Bazen bir milletin hafızası, sandığımızdan çok daha derin bir kuyudur. Üstünü ne kadar tozla örtmeye çalışırsanız çalışın, dipten yine bir sızı yükselir; adına kimileri “vicdan”, kimileri “onur” der.
Son günlerde toplumun gündemine düşen bazı görüntüler, bazı ziyaretler, bazı “dostça tebessümler” var. Hani derler ya, “Gören de bilmeyen de sanır ki her şey doğal bir selamlaşma…” Oysa herkes bilir ki bazı kapılar, öyle kolay çalınmaz; bazı odalar, öyle rastgele açılmaz. Hele yılların iz bıraktığı meselelerde, insanların boğazına oturan düğümler vardır ki kolay çözülmez.
Memleket, acılarla yoğrulmuş bir toprak. Evine dönmeyen nice delikanlının ayak izleri hâlâ dağlarda dolaşırken, kimi sahnelerin toplumda burukluk yaratması pek şaşırtıcı değil. “Unutun artık” demekle unutulmaz bazı şeyler. Unutulur sananlar da, halkın hafızasının zayıf olduğunu düşünenler de, yanılır.