Makam koltukları babanızın malı değil, haddinizi bilin

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Makam dediğin emanettir, sorumluluktur, halkın, kurumun, çalışanların hakkını gözetmektir. Ama siz… O koltuğa oturur oturmaz yüzünüz değişir. Aynı çayı içtiğiniz, aynı koridorda yürüdüğünüz insanlara yukarıdan bakar hale gelirsiniz. Sanki o koltuk babanızdan miras kalmış gibi kibirlenirsiniz.

Kendinizi imparator sanarsınız, çalışanları tebaa…
Adalet kelimesini lugatınızdan siler, yerine torpil ve kayırmacılığı koyarsınız. Fikrini söyleyeni sürer, boyun eğmeyeni ezer, “Ben burada olduğum sürece” diyerek tehditler savurursunuz. Oysa siz de bilirsiniz ki “orada olma” süreniz, duvardaki takvim yaprakları gibi hızla erir.

Ama ne yaparsınız? İnsanları yıldırmak için mobbing uygular, hak yiyerek terfi eder, emek hırsızlığına ortak olursunuz. Size itaat eden yalakaları ödüllendirir, çalışanın alın terini görmezden gelirsiniz. Kendinizi vazgeçilmez sanırsınız.

Bir şeyi unutuyorsunuz:
Sizden önce de o koltukta birileri oturuyordu, sizden sonra da oturacak. Ama o koltukta adam gibi durmayanın adı ya alay konusu olur ya da lanetle anılır.
Günü geldiğinde kapının önüne konduğunuzda, o dalkavuklarınız bile yüzünüze bakmaz. Çünkü makamlar geçer, geriye sadece karakter kalır.

Ve unutmayın: Zulümle oturan, rezillikle kalkar.

"Koltuklar geçicidir, insanlık bakidir. Kibriyle oturan, bedduayla anılır."

Vesselam...