Gaf Cambazları
Memlekette öyle bir dönemden geçiyoruz ki, artık siyasetçiler konuşurken millet değil kahvehanedeki dayılar bile utanıyor.
Eskiden siyasetçinin biri kürsüye çıkınca millet “ne diyecek acaba” derdi, şimdi “ne diyecek de gülsek biraz” diye bekliyor.
Bir bakıyorsun biri “enflasyon düşüyor” diyor, aynı gün etiketler uçuyor.
Diğeri “biz sözümüzün arkasındayız” diyor, arkasına bakıyorsun: söz yok, sadece boş sandalye!
Kimi konuşurken kelimeler diz çöküyor, cümleler yalpalıyor; Türkçe bile “ben bu işte yokum” deyip kenara çekiliyor.
Birisi geçenlerde “ülkemizin refah seviyesi artıyor” dedi, vatandaş elektrik faturasına baktı, “herhalde başka ülke kastetti” dedi.
Bazıları var ki, iki kelimeyi bir araya getiremiyor ama yine de sabah akşam konuşuyor.
Cümle kurarken kelimeler isyan ediyor, fiiller emekliye ayrılıyor, yüklemler greve gidiyor!
Birinin “ekonomimiz şahlanıyor” cümlesi, aynı gün markette süt fiyatının şahlanmasına sebep oldu.
Yani artık “lafla peynir gemisi yürümez” değil, “lafla milletin siniri yürür” devrindeyiz.
Bir de “dil sürçmesi” bahanesi var ya…
Ne zaman biri saçmalasa hemen “ağzımdan kaçtı” diyor.
E kardeşim, ağzından bu kadar çok kaçıyorsa, bari o ağzı karantinaya alalım.
Halk “bir şey yakalasın” diye aşı kuyruğuna giriyor, siyasetçi “laf yakalamasın” diye basın toplantısına!
Eskiden nutuklar ezberlenirdi, şimdi gaflar trend oluyor.
Bir gün biri “halkımız mutlu” diyor, ertesi gün halk doğalgaz faturasını görünce “kim mutluysa onunla tanışmak istiyorum” diyor.
Bir başkası “işsizlik azaldı” diyor, ama iş bulan sadece kendi damadı oluyor.
Kısacası sevgili okur, biz artık “icraat” bekleyen bir millet değil, “doğru cümle kuracak mı” diye heyecanla izleyen bir topluma dönüştük.
Eskiden siyaset meydanıydı, şimdi stand-up sahnesi!
Ama aradaki fark şu: komedyen bizi güldürmek ister, siyasetçi konuşunca biz kendiliğinden gülüyoruz.
Ve son söz:
Kelimelere bile sahip çıkamayan, ülkeye nasıl sahip çıksın?
Eskinin laf cambazları oldular gaf cambazları
Vesselam..