Hiçbir şey yıkılmaz değildir.
Toprağa kök salmış ulu çınarlar da bir gün devrilir. Beton gökdelenler, kibirle göğe yükselse de bir sarsıntıda çöker. İnsan dediğin de, içinden kırılır bazen; görünmez bir darbe alır da yüreğinden yıkılır.
Tarih boyunca nice kalabalıklar ardına dizilmiş figürler gördük. Konuşurken kelimeleri heybetli, dururken omuzları kalabalıktan geniş. Oysa bu kalabalık, onların şahsına değil; verdikleri sözlere, hayallere, vaatlere inanmış emekçilerin yüreğiydi. Ne yazık ki bazı sendika başkanları, bu güveni bir miras değil, ganimet bellediler. O koltuklara halkın alın teriyle oturup, sonra o alın terini kendi ikballerine mürekkep ettiler. Kendilerine dokunulmasın diye örgütlülüğü perde yapanlar, aslında en büyük ihaneti o örgüte ettiler.