Yıkılmaz sanılanlar ve onurlu direnişin sessiz gücü Bask
Hiçbir şey yıkılmaz değildir.
Toprağa kök salmış ulu çınarlar da bir gün devrilir. Beton gökdelenler, kibirle göğe yükselse de bir sarsıntıda çöker. İnsan dediğin de, içinden kırılır bazen; görünmez bir darbe alır da yüreğinden yıkılır.
Tarih boyunca nice kalabalıklar ardına dizilmiş figürler gördük. Konuşurken kelimeleri heybetli, dururken omuzları kalabalıktan geniş. Oysa bu kalabalık, onların şahsına değil; verdikleri sözlere, hayallere, vaatlere inanmış emekçilerin yüreğiydi. Ne yazık ki bazı sendika başkanları, bu güveni bir miras değil, ganimet bellediler. O koltuklara halkın alın teriyle oturup, sonra o alın terini kendi ikballerine mürekkep ettiler. Kendilerine dokunulmasın diye örgütlülüğü perde yapanlar, aslında en büyük ihaneti o örgüte ettiler.
Ama tarih sadece ihanetleri değil, direnişleri de yazar. Tıpkı Kürşad’ı yazdığı gibi…
Çin sarayının ihtişamı, koca imparatorluğun gölgesiyle kuşatılmışken; o yalnız ve onurlu Türk, sadece 40 yoldaşıyla dev sarayı bastı. Çünkü sayıdan değil, inançtan güç alıyordu. Kürşad bilirdi; eğer haklıysan, yüreğin kalabalıksa, ne saray duvarı dayanır ne de zulmün surları. Başarısız oldu belki, ama o gece, Türk’ün ruhu zincirleri kırdı. O kıvılcım, sonraki isyanlara, bağımsızlık ülküsüne ve bir milletin yeniden doğuşuna ilham oldu.
Bugün de bir sendika düşünün, gücünü rakamdan değil, ilkeden alır. Üye sayısı azdır belki; ama başı diktir. BASK gibi… Onların mücadelesi, gösterişli salonlardan, alkışlı kürsülerden değil; adalet duygusundan beslenir. Onların gücü, tabelalarında değil, vicdanlarındadır. Onlar, ne kimseden nemalanır, ne de kimsenin boyunduruğuna girer. Çünkü bilirler ki; sayılarla ölçülen her şey, bir gün eksilir. Ama ilkeyle yürütülen her dava, zamana direnç kazanır.
Bir ağacın devrilmesi, ormanın tükenmesi değildir. Yıkılan her bina, yerine daha sağlamı için bir fırsattır. İnsanın kırılması da son değildir; bazen o kırılma, yeniden var olmanın başlangıcıdır. Ve bazen kalabalığın arasında yitip giden bir ses, yalnız bir çınar gibi yankılanır tarihte. İşte o ses, hakikatin sesidir.
Yıkılmaz sanılanlar da yıkılır. Ama onurlu direnişler, zamana direnip geleceğe umut olur.
Ve bir gün tarih, sayıların değil, yüreklerin hesabını yazar.
Vesselam