Milli kimlik: Türk olmanın şerefi ve değişmezliği

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Anadolu toprakları, binlerce yıllık bir tarihin, medeniyetlerin ve nice kahramanlık destanlarının harman yeridir. Bu toprakların adı Türk yurdu, Türk yurdunun adı ise asil Türk milletidir. Zira Türklük, bu coğrafyanın alın teriyle, kanıyla, irfanıyla yoğrulmuş köklü bir kimliktir; sadece bir etiket değil, bir ruh, bir şuur, bir karakterdir.

Bugün kimi çevreler, küreselleşmenin getirdiği sinsi oyunlarla, milli kimliğimizi sulandırmaya, Türk milletinin asaletini bir etnik tartışmaya indirgemeye çalışıyor. Oysa bilinmelidir ki, bu milletin kimliği asla değiştirilemez ve değişmeyecektir! Çünkü Türklük, bin yıldır bu coğrafyanın harcına karışmış, Alparslan’ın Malazgirt’ten açtığı kapılardan Osman Gazi’nin sancağına, Atatürk’ün Cumhuriyet devrimine kadar hep aynı şuurla büyümüştür.

Türklük, birleştirici bir kimliktir. Anadolu’yu yurt yapan Türkmen obalarının otağlarından, Balkanlar’a uzanan fetih yollarına kadar; Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da omuz omuza dövüşen yiğitlerin kardeşlik yeminiyle kurulmuştur. Bu milletin kimliği, mezhep, meşrep veya köken ayrımı gözetmeksizin herkesi kucaklayan bir ocaktır. Bu ocağı söndürmek isteyenlerin ise tarih boyunca hevesleri kursaklarında kalmıştır ve kalacaktır!

Milli kimlik dediğimiz şey, Türk milletinin haysiyetidir. Bu haysiyet; ne uluslararası baskılarla ne de içimizdeki kimlik tüccarlarının sahte sloganlarıyla sarsılamaz. Türk milletinin kimliği ne pazarlık konusu yapılır ne de küresel güçlere peşkeş çekilir. Kimliğimizin temeli, “Ne mutlu Türküm diyene!” haykırışında saklıdır.

Bugün gençliğimize düşen görev, Türklüğün asaletini bir bayrak gibi taşımak, milli kimliğin değiştirilemez ve tartışmaya kapalı olduğunu bilerek hareket etmektir. Zira kimliğini kaybeden millet, tarih sahnesinde yok olmaya mahkûmdur.

Türk milletinin kimliği; başı dik, alnı ak, yüreği vatan aşkıyla çarpan birer yiğit olarak her ferdimizin yüreğinde yaşamalıdır. Bu kimlik, kök saldığı bu topraklarda yıkılmaz bir kale, yeri göğü titreten bir nidadır. Bugün de yarın da bu kaleyi korumak, Türk olmanın şerefiyle yaşamak ve yaşatmak her Türk evladının vazifesidir.

Hiç kimse bu milletin kimliğini tartışmaya açamaz! Hiçbir oyun, hiçbir sözde demokrasi veya insan hakları maskesi bu kimliği yıkmaya yetmez. Türk kimliği, ecdadın bize emanetidir; o emanet namusumuzdur.

Türk milleti; kökü mazide, gözü atide bir ulu çınardır. Ve bu çınarın adı Türk’tür!
Vesselam...