Bırakın da yaşayalım!

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Yahu bir rahat bırakmadınız gitti! Nefes alıyoruz, gölge ediyorsunuz. Bir lokma ekmek yiyoruz, vergi diyorsunuz. Seviyoruz, yasaklıyorsunuz. Düşünüyoruz, fişliyorsunuz. Sokağa çıkıyoruz, kamerayla takip ediyorsunuz. Uyuyoruz, rüyamıza bile müdahele etmeye kalkıyorsunuz! Bu nasıl bir dünya düzeni, bu nasıl bir “yönetenler sendromu”?

Dünyayı yönetenler… Ki bu tabir bile başlı başına bir saçmalığın özetidir. Hani şu arka odalarda toplanıp “Bugün hangi halkın hayatını karartsak acaba?” diye zar atan, uydurma krizlerle ülkeleri diz çöktüren, barışı kelime oyunlarıyla kirleten, özgürlüğü reklam panolarına afiş yapıp gerçekte boğan o ‘büyük akıllar’...

Bizi koyun yerine koydular, ama unutuyorlar: her koyun bir gün kasabı şaşırtır!

Bakın dostlar, bu dünyada insan gibi yaşamak artık lüks sayılıyor. Öyle pahalı ki nefes almak bile kira sanki. Ruhumuzdan stopaj kesiyorlar. Zihnimizi vergiye bağlamışlar, düşünce suçu değil artık düşünmek suç! Özgürlük mü dedin? Aman diyeyim, fişlenirsin! Demokrasi mi? Sadece seçim dönemlerinde kullanılan bir kelime, sonra ambara kaldırılıyor, bir dahaki seçimde raflardan indiriliyor.

Bizi yönetmek yetmiyor, düşüncemizi de formatlamaya çalışıyorlar. Öyle bir dünya düzeni ki bu: gülersen “yetersizsin”, ağlarsan “tehlikelisin”, susarsan “şüphelisin”, konuşursan “düşmansın”! E peki ne yapalım? Ya toprak olup çiçek büyütelim, ya da taş olup ayaklarına takılalım!

Şimdi buradan sesleniyorum:
Ey ekran arkasından insanlık dizayn eden gözlüklü gölgeler!
Ey komplo sofralarında milletlerin kaderiyle oynayan masa başı cellatları!
Ey çok uluslu şirketlerin vicdansız CEO’ları, efendiler, baronlar, monarklar, şatolarda kibirlenip halkı “veri” zanneden teknoloji tanrıları!

YETER! BIRAKIN DA YAŞAYALIM

Bir fidan gibi serpilmek, bir çocuğun kahkahasında huzur bulmak istiyoruz.
Bir sabah güneşi gibi doğmak, yağmur gibi saf, rüzgâr gibi özgür olmak istiyoruz.
İktidarlarınızın gölgesinde değil, gökyüzünün altında yaşamak istiyoruz.
Nüfus sayımıyla değil, nefesimizle var olmak istiyoruz.

İnsan olmak suç değil, kul olmak zorunluluk değil!

Ve hatırlatmakta fayda var: Bu dünya kimsenin tapulu malı değil, siz gideceksiniz, biz yine yaşarız ama… önce bir bırakın da yaşayalım.

Vesselam...