Birbirimize güveni kaybediyor muyuz?

Dr.Öğr.Üyesi Serkan Engin

Dr.Öğr.Üyesi Serkan Engin

Tüm Yazıları

Gün geçmiyor ki günlük hayatımızda sıradışı bir olay ile karşılaşmayalım. Televizyonda, sosyal medyada bu kadar da olmaz dediğimiz pek çok olay, görmek istemesek de gözümüzün önünde bir şekilde beliriyor.

Özellikle hepimizin günlük rutini olan trafikte başınızın belaya girmesi işten bile değil!

Trafikte tartıştığı kişiye ateş edip kaçan mı ararsın, diğer aracın üstüne direksiyon kıran mı, tartıştığı kişinin aracı üstüne çıkıp zıplayan mı ararsın, küçük bir konuşmayla halledilebilecek bir olayda levye alıp araçtan inen mi ararsın hepsi her gün öyle ya da böyle karşımıza çıkıyor.

Kavga ve tartışmalarımız maalesef sadece bununla da sınırlı değil. Annesini, babasını, eşini, sevgilisini, kardeşini, sokaktaki hiç tanımadığı birini döven, bıçaklayan, çekip vuranlara ilişkin haberlere de çok uzak olmayan aralıklarla rastlıyoruz.

Belki de akıl sağlımızı korumak adına bu haberleri kanıksayıp - belki de kendi başımıza gelmediğine şükrederek - sonraki olaya kadar hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz.

Doğru ya da yanlış çoğumuzun algısı toplumun ne kadar bozulduğu, birbirimize tahammülümüzün kalmadığı yönünde.

Acaba durum gerçekten böyle mi yoksa günümüzde iletişimin ve haberleşmenin çok kolaylaşması sonucu her şeyden haberdar olduğumuzdan algıda seçici davrandığımız için mi böyle düşünüyoruz?

Belki de bu ve buna benzer olaylar her zaman vardı ancak biz haberdar olmadığımız için sanki daha az sayıdaymış gibi düşünüyoruz.

Aklımıza takılan soruların cevabı aslında devletimizin verilerinde saklı.

Verilen grafikteki mavi renkli eğri TÜİK tarafından açıklanan 2015-2024 yılları arasındaki nüfus değişimini gösteriyor.

Kırmızı renkli eğri, Adalet Bakanlığı tarafından 2025 yılı Mart ayında açıklanan istatistiklere göre Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yıl içinde açılan soruşturma dosyası sayılarının, yeşil renkli eğri ise Ceza Mahkemeleri tarafından yıl içinde açılan ceza davası dosya sayılarının 2015 yılına göre değişimini göstermektedir.

Birbirimize güveni kaybediyor muyuz? - Resim : 1

Grafikten ülkemiz nüfusunun 2015 yılından 2024 yılı sonuna toplamda %9 oranında arttığı görülmektedir.

Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından açılan soruşturma dosyası sayılarında - pandemi döneminde değişim oranı azalsa da - 2015 yılına göre 2024 yılı sonunda toplam %62 oranında artış olduğu anlaşılmaktadır.

Ceza Mahkemelerinde açılan ceza dosyası sayılarına bakıldığında ise bazı yıllarda 2015 yılına göre düşüşler olsa da 2024 yılına geldiğinde 2015 yılına göre açılan ceza dosyası sayısının %52 oranında arttığı görülmektedir.

Grafikte verilen eğriler bir arada değerlendirildiğinde özellikle 2020 yılından sonra Ceza Mahkemeleri tarafından açılan dava dosyası sayısı ve Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından açılan soruşturma dosyası sayılarının nüfus artış oranına göre çok daha yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Bu sayılar da bize toplum olarak birbirimize tahammülümüzün kalmadığını ve suç işleme eğiliminin arttığını göstermektedir.

Peki bu neden böyle?

Bu durumun sebebini kırık cam teorisi ile belli ölçüde açıklayabiliriz.

ABD’li suç psikoloğu Philip Zimbardo 1969 yılında yaptığı bir çalışmada, toplumun suç oranının yüksek, maddi durumunun kötü olduğu bir bölge ve yüksek yaşam standartlarına sahip olan bir diğer bölgeyi seçerek her iki bölgeye 1959 model, plakasız ve kaputu aralık birer araba bırakır.

Arabaların bırakılmasından üç gün sonra suç oranının yüksek olduğu ilk bölgede arabanın tamamen yağmalandığı görülürken diğer bölgedeki araca kimse dokunmamıştır bile.

Bunun sonucunda Zimbardo ve birkaç yardımcısı sağlam olan aracın yanına gider ve bir alet yardımıyla araca zarar verir. Birkaç darbeden sonra yüksek yaşam standardına sahip bölgede yaşayan insanlar da araca zarar vermeye başlar ve bir süre sonra otomobil büyük hasar almış olur.

Bütün deneyin neticesinde Philip Zimbardo “İlk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz” sonucuna ulaşır.

Kıssadan hisse, o zaman biz de ülke olarak istatistiklere yansıyan bu suç işleme eğiliminin önüne geçmek istiyorsak - belki ilk camın kırılmasını önleyemedik ama - bunu yapanlara hukuken gereken cezaları vermeliyiz ki diğerleri canları kırmaya cesaret edemesin.

Böylelikle sabahları daha güzel bir dünyaya uyanabiliriz.