Kendim için sadece kendim için

Melih Can Şenol

Melih Can Şenol

Tüm Yazıları

Bir süredir Kocaeli Üniversitesi öğretim üyeleriyle, Akademik Bakış adlı bir röportaj serisini sürdürüyorum. Bu röportajların konularını bazen ben bazen ise gündem belirliyor. Yeri geliyor Kocaeli özelindeki bir sorun yahut ihtiyaç; yeri geliyor çok daha genel konular oluyor bunlar. Fakat bu konular arasında özellikle çevre sorunları büyük bir yer tutuyor. Açıkça ifade etmeliyim ki bu durum aslında çok da bilinçli bir yönelim olmadı benim için. Yani öyle çevre aktivisti olduğum sanılmasın. Ancak gündelik siyasetin abesliği ve vasatlığı içerisinde birçok saçmalığın benim için normalleşmemesi için gerçek sorunlara yönelme arzusu beni bu yöne itti diyebilirim.

Her gün farklı yerde aynı şeyleri tekrarlayan insanları takip etmek, niyet okumaya çalışmak ve yalana yalan diyemeden bir hayat yaşamak, insan zekasının kıvrımlarını bir düzlüğe mahkûm edebilir. Ayrıca insanın alışkanlıklardan yapılmış bir canlı olduğunu göz önünde bulundurursak, ahlâkî çözülmeden söz etmiyorum bile. Bu topluluklar içerisinde “torpil” meselesinin kültür haline gelmiş olması yeterince açık ve güçlü bir örnek. Sürekli olarak “ben de buradayım, ben de” demek gibi bir narsisizm ve “dava” yüceltmesiyle kendi megalomanisini yaratan bir kitle. —Haklı çıkmaya görsün, şeytana rahmet okutur— Her konu hakkında kendisinde konuşma hakkı buluyor ve zorunluluk hissediyor. Çünkü; “ben de buradayım”.

Çevre sorunlarını sürekli olarak bu kişilerden dinliyoruz. Dinliyoruz fakat soru sorulamıyor. Her şeyin söyledikleri şekilde kabul edilmesi gibi hayli tuhaf isteklere sahipler. Oldukça “vakur” bir biçimde çevre konularının siyasi bir mesele haline getirilmemesi gerektiğini yine kendileri söylüyor. —Bunu da onlar söylüyor— Ama tabi ne de olsa yapılanların halka anlatılması gerekiyor(!) Fakat hangi halk? Söylem biçimine bakılırsa, bu gruplar için halk; bireylerden oluşmayan soyut bir kavram. Toplum değil topluluk. Kendi sadık toplulukları.

TOPLUM VE TOPLULUK

Bireyin olmadığı, bireyselliğin gelişmediği yerde toplum da gelişmez. Toplum ile topluluk, cemiyet ile cemaat arasındaki farklı göz önüne getirin. Toplum, bireylerin bir araya gelmesiyle oluşur. Toplulukta ise birey, bireyliğini yitirir, erir. Benliğini yitiren kişi kendi kararlarını alamayacağı için topluluk halinde hareket etme zorunluluğu duyar. Ayrıca bu durum oldukça konforludur.

“Benim yerime düşünen bir kitabım, vicdanımın yerini tutan bir din adamım, perhizim ile ilgilenerek sağlığım için karar veren bir doktorum oldu mu, zahmete katlanmama hiç gerek kalmaz artık. Para harcayabildiğim sürece düşünüp düşünmemem de pek o kadar önemli değildir; bu sıkıcı ve yorucu işten başkaları beni kurtaracaktır çünkü.” Aydınlanma Nedir? İmmanuel Kant.

Kişisel ölçekte kesinlikle düşünülmesi gereken bir olgu. Fakat bu konforun da bir bedeli var:

“Başkalarının denetim ve yönetim işlerini lütfen üzerlerine almış bulunan gözeticiler insanların çoğunun, bu arada bütün latif cinsin ergin olmaya doğru bir adım atmayı sıkıntılı ve hatta tehlikeli bulmaları için, gerekeni yapmaktan geri kalmazlar. Önlerine kattıkları hayvanlarını önce sersemleştirip aptallaştırdıktan sonra, bu sessiz yaratıkların kapatıldıkları yerden dışarıya çıkmalarını kesinlikle yasaklarlar; sonra da onlara, kendi kendilerine yürümeye kalkışırlarsa başlarına ne gibi tehlikelerin geleceğini bir bir gösterirler.” (a.g.e.), Kant.

Peki ülkemizdeki siyasilerin, Türkiye’yi bir topluluk olarak değil de bir toplum olarak görmeyi arzulamaya yetecek ufukları var mıdır? Yoksa süregiden durumdan sağladıkları menfaatler daha mı ağır gelmektedir?

“Devletin malı domuz yemeyen keriz” ve “ağlamayana meme vermezler” gibi sözlerin düstur edinildiği memleketimizde, aç kalmayı çoktandır göze almış birisi olarak önümüzdeki günlerde kenti yönetenlere çevre konularıyla ilgili bir iki soru yönelteceğim. Sakın bu sözlerimden bu konuya büyük anlamlar verdiğim sanılmasın. Ben bunu sadece kendim için yapacağım. —Bir de unutmadan söyleyeyim; Türkiye’yi bir toplum olarak görmek istediğim için—

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız