Dilek Tosun

Dilek Tosun

17 Ağustos 1999

Çok sıcak bir gündü. İşten gelip sıcaktan uyuyamazken yine, ev arkadaşım Hande ile elektriklerin yine bir akşam saati kesilmesine kafayı takıp 50 kere TEDAŞ'ı aradık cep telefonlarından ve sabit hattan. İkimiz ayrı odalarda uyuyakalmıştık ki elektrik geldi. Gece 00.00 gibi. Yorgunluktan yerimizden bile kalkamadık ve birbirimize seslendik. "Boşver açık kalsın" diye seslendi Hande. Ben bir şeyler mırıldandım, arkamızdaki tren yolundan bir ses geldi, hiç esmeyen hava tül perdeyi biraz havalandırdı ve tekrar uykuya daldım. Selamiçeşme Kadıköy'deki evimiz üç katlı ve yaklaşık 30 yıllık bir bina idi. En üst kattaki eve yeni geçmiştik. Daha önce ön tarafa bakan ve Ihlamur Ağacı neredeyse evin içine giren serince bir dairede idik. Üst kat hesaplamadığımız şekilde sıcaktı.

Sonra bir şekilde yataktan yere düşerek uyandım. Dizlerimin üzerinde doğrulmaya çalışırken bir gürültünün beni uyandırdığını ve gürültüyü Hande'nin beni uyandırmak için yaptığını düşündüm ve "Hande ne oldu?!" diye ona seslendim. " Dilek salona git, televizyonu tut, deprem oluyor !" diye bağırdı. Sallanarak ayağa kalktım ve önce onun odasına baktım, yatağın başlıklarına tutunmuştu ve ağlıyordu. Salona gittim. Televizyona baktım. Fişi çektim ama tutmadım çünkü Hande şok ile deprem oluyor sanıyordu ama başka bir şeydi bu. Müthiş bir uğultu ve bize doğru yağan taşların sesi gibiydi. İzlediğim filmler ve bize savaştan kaçanların anlattıkları, bunun ancak bir bombalama olabileceğini düşündürüyordu bana o an. Bunları düşünürken Hande de salona geldi. Anahtarları, telefonları, cüzdanlarımızı, üzerimize kıyafet tomarı alarak elini tuttum ve dışarı çıkarmak istedim.

Kapıyı açarken beni durdurdu. "Dilek inme!" Deprem bu! Bitmedi daha inme merdivenlere!" Diye bağırdı ağlamaya devam ederken. Baktım ki indiremiyorum onu kapıyı kapadım ve bekledik. Tam durmuştu ki yeniden başka yönde sallamaya başladı. Dua etmeye başladım. Dışarıda gökyüzünde bir aydınlık ve inanılmaz seslerle dolu bir uğultu vardı. Durduğunda Hande önde ben arkada üçüncü kattan aşağıya doğru inerken Nokia kızaklı telefonumdan babamı aradım. Sabit hattını. " Kaçın! Kaçın canınızı kurtarın!" diye inilti gibi bir üzüntüyle canhıraş bağırdı babam. Telefon kesildi ve biz zemin kata indik. Hızla bahçeye çıkarken babamın sesi kulaklarımda çınlıyordu. Bize söyledi diye düşündüm. Kaçın ve canınızı kurtarın dedi bize.

Yazının Devamı

Memento Mori: Ölümü Hatırla!

"Yaşlı Adam Ölür, Yük Kalkar" latin deyişini takip ederken bir podcast serisine - aslen Nietzsche'ye özel hazırlanan birkaç yayına denk gelerek tanıştım bu genç adamla. Yazı başlığına latin alfabesini tam olarak yazamayacağım için yine bir değerli başka deyişi almak istedim. Aslen her gün kendimize hatırlatmamız gereken salt gerçek. Ama biz genç adama dönelim.

Doğduğunda, ailesinin yaşadığı şehrin çoğunluğu bir dini işle uğraşıyormuş bu genç adamın İbadethanede ya da dönemin diyanet ya da din işlerinde çalışmayanlar da, kentin okullarında ve akademide çalışıyorlarmış. Çok az bir nüfus da ticaretle uğraşmak zorunda kalıyor bu durumda. İşte bu genç adamın babası, az sayıdaki ticaret erbabından biri o şehirde. Oldukça saygıdeğer ve sevilen bir iş adamı.

Doğduktan bir süre sonra zorunlu toprak/ yer değişimi gereği başka bir şehre taşınmak zorunda kalmışlar. Orada da babası yine tcaretle uğraşmaya devam etmiş. Ama tüm hassas insanlar gibi, bu zorunlu yer değişimine ruhu zorlanarak katlanmış. Duygusal boşluklara düşersiniz, alışamazsınız ve anlatamazsınız ya bazen. Sonra hayatınızı yazarken sizin için de "Dengesiz ya da bipolar'dı" derler kolayca. İşte sonraları, bu genç adamın babası için de böyle söyleniyor.

Yazının Devamı

Küresel bölünen dünyada YZ nerede, biz neredeyiz?

BCG'nin "AI at Work 2025: Momentum Builds, But Gaps Remain" (İşte Yapay Zeka 2025: Hız Kazanıyor, Ancak Boşluklar Devam Ediyor) başlıklı raporu, yapay zeka (YZ) kullanımının yaygınlaşmasına rağmen, YZ araçlarını kullanmakla iş dönüşümü için tüm potansiyelini gerçekleştirmek arasında önemli bir boşluk bulunduğunu vurguluyor. 11 ülkeden 10.600'den fazla çalışanın katıldığı bir ankete dayanan rapor, gerçek değerin, YZ'yi yalnızca kurmakla kalmayıp, iş akışlarını temelden yeniden tasarlayan şirketler tarafından elde edildiğini belirtiyor.

Raporun öne çıkan başlıklarına göz atıp, gelecek ile ilgili biraz düşünelim birlikte arzu ederseniz.

* Güçlü Benimseme (Adaptasyon), Ancak Cephede Duraklama: YZ kullanımı genel olarak güçlü olsa da, ön saflarda çalışan personelin düzenli kullanımı %51'de durgunluk gösteriyor. Özellikle en yüksek YZ benimseme oranına sahip ülkelerde, işini kaybetme korkusu da artışta ki bu da anlaşılabilir bir şey.

Yazının Devamı

Yalnız değiliz ve iyi ki de değiliz

Tabiat ananın kollarıyla şefkatle ve cömertlikle sarmaladığı canlılardan, yeryüzünün tek sahibi gibi yürüyen tek tür olan insanın, tek tür olmadığına şükür şarkısı.

"We Are Not Alone" Şarkısının İlham Kaynağı: "Kar Leoparı" Filmi.

Şarkının hikayesi, Nick Cave ve Warren Ellis'in Fransa yapımı bir belgesel film için besteledikleri müzikle başlıyor.

Yazının Devamı

Hafifletici ve umut verici bir konu: Trendler

Aslında Arthur Miller’ın The Crucible oyunundan ve orada anlatılan insanlara kıyasla çocuksu bile kalabilecek olan The Black Rider’dan, yani iyi ve kötünün sonsuz savaşını sahneleyen tiyatro oyunlarından bahsedecektim ama vazgeçtim. Biraz daha pozitif şeylere odaklanmak şart bu hava şartlarında. Sonbahar gelsin, bu iki oyunu da yazacağım.

Trend Hunter yaklaşık 10 yıldır - belki daha uzun bir süredir takip ettiğim bir site. 2026 yılı için bir rapor yayınladılar, kısa bir süre önce.

Değişen dünyamız için, yakın geçmişe doğru baksak bile ne çok ve önemli kilometre taşları var vuruşuyla başlıyor rapor. Hatırlayalım mı?

Yazının Devamı

Yas ve Yurttaşlık Hüznü Üzerine

Storytel'de Nilay Örnek'in 23 Temmuz gibi benim için kişisel olarak anlamlı bir tarihte, Şengül Hablemitoğlu ile yaptığı röportajı dinlemek zorundaydım elbette.

Burada kişisel yas süreçlerinden başlayan sohbet, "Yurttaşlık Hüznü" ve "Politik Yas" gibi kavramlarla, hepimizin yaralarına isim koyarak ilerliyor. Dinlemenizi tavsiye ederim.

"Acıyla karşılaştığınızda, kayıp yaşadığınızda sıfır noktasındasınız. Yas sizi değişmeye mecbur kılar."

Yazının Devamı

2125 Vizyonu

Gelecek ya da zaman kavramı üzerine günlerce konuşabiliriz ama zamanın yokluğunu ispatlasak bile yeryüzünde az bir zamanımız olduğu gerçeğini değiştirmek imkansız.

“Ben gidince, arkadaşlarım kavga etmeyi bırakacaklar, Annemi arayacak ama kardeşime ulaşacaklar, Gizli olan her şey ortaya dökülecek. Eski öğretmenimi arayacaklar, Benim dünyanın en üzgün varlığı olduğumu söyleyecek. Polis şefini arayacaklar, o sessizce bir oh diyecek. Hakkımda 6 sayfalık bir sayı yapacaklar, Eserlerime başka bir gözle bakacaklar, Ben gidince.”

Çok dindar biri Nick Cave. Alternatif rock müzisyeni, sanatçısı, vokalisti, bestecisi ve lirik yazarıdır Nick Cave. – Lay Me Low , Let Love in albümünden. Daha o zaman öleceğini düşünmüş tüm dindar insanlar gibi, günahkar olduğunu düşünen ince ruhu ile. Hala hayatta ve ama iki oğlu genç yaşta öldü. Hayatı bu acılar için onu, zamanında hazırlamış adeta.

Yazının Devamı

Bu Bir Ağlama Şarkısı

Kaç gün ya da kaç ay oldu böyle hissetmeye başlayalı? Hani gözyaşınız, göz pınarınızı adeta yırtar ama çalışıyorsunuzdur, ama gülümsemeniz, ama kibar olmanız ve ama hissiyatınızla maddeci dünyanın ilişkilerini araba farına yakalanmış tavşan gibi avlamamanız gerekiyordur ve tutarsınız.

Bir noktaya kadar dayanabiliriz ama. 1 haftadır bekliyordum ve dün gece gördüğüm, uzun süre aç bırakılmak suretiyle öldürülen, ölüme mahkum edilen çocuklardan biri ve onun temsil ettiği binlerce çocuk için hıçkırarak ağladım. Siz de ağlayın. Acilen hepimiz ağlamalıyız.

Bizde tuhaf karşılanır ağlamak. Oysa insani ve insana yakışan bir refleks. Bir süredir ağlamıyordum. Acı haberler arasında geçiş yaparken bir linkte tanıdığım bir sese denk geldim. O çok sevdiği Weeping Song – Ağlayan Şarkı-’dan bahsetti ve hem onu ve duygularını hiç saklamadan direkt sözlerine döken kişiliğini ne kadar özlediğimi sancıyla hatırladım önce. Sonra da ne kadar üzgün olduğumu kemiklerime kadar hissettim. Böyle. İçimizdeki zehirden kurtulmamıza vesile olur bazen sevdiklerimiz, zamanın ötesinden bile.

Yazının Devamı

Fintech

Pazar yazısı olarak en konuşmak isteyeceğiniz konuyu, parayı seçtim. Hafta sonunda, balya balya para harcarken, finans servisleri için gelecek projeksiyonları nedir, bilgilenmek, durumumuzda belki gelecek günler için bir değişiklik yapabilir.

“Önümüzdeki yıllar, finansal hizmetlerde risk ve fırsatın nadir görülen bir şekilde bir araya geldiği bir dönemi temsil ediyor. Yapay zeka, müşteri deneyimlerini ve uyumluluğu yeniden şekillendiriyor. Eski sistemler, dijitale öncelik veren nesillerin talepleriyle karşı karşıya. Bir zamanlar inovasyonun önünde bir engel olarak görülen düzenlemeler, daha akıllı ve teknoloji destekli bir dönüşümün katalizörü haline geliyor. Bu rapor, hiper kişiselleştirme ve nesiller arası servet aktarımından Regtech'e, yapay zekaya güvene ve akıllı otomasyona kadar sektör genelinde değer yaratımını tanımlayacak beş mega trendi vurguluyor.” Salim Laouiti, Girişim Ortağı, Fintech

Raporun sahibi Plug and Play, merkezi Sunnyvale, Kaliforniya'da bulunan bir girişim sermayesi şirketi, küresel inovasyon platformu ve girişim hızlandırıcısı ve misyonu herkese, her yerden açık bir platform oluşturarak inovasyonu teşvik etmek. Bunu, girişimlerin işlerini büyütmelerine yardımcı olmak için finansman, mentorluk ve ağ oluşturma fırsatları sunarak yapıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Asya, Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika'daki önemli merkezler de dahil olmak üzere dünya çapında 60'tan fazla lokasyonda faaliyet gösteren Plug and Play, her yıl binlerce girişime destek veriyor. Portföylerinde PayPal, Dropbox, LendingClub ve N26 dahil olmak üzere 30'dan fazla unicorn var. Kısaca raporun başlıklarına göz atalım.

Yazının Devamı

Zeitgest ve gece yaşamı trendleri

2026'ya bir bakış raporu elime geçti. Üstelik gece hayatı trendleri ile ilgili. "Bu kadar sıkıntının ortasında neden gece hayatı trendleri ilgimizi çeksin?" diyebilirsiniz. İçinde yaşadığımız günlerde, bin türlü kedere gömülmek ve içinden çıkmadan bir ömür geçirmek mümkün. Zor zamana denk geldik. Ama biraz kafamızı kaldırmak, "Başka türlü bir hayat da mümkün ve var!" diyebilmek önemli bence.

Zeitgest yani çağın ruhunu yakalamak zorunda olan, işi eğlence sektöründe olan insanlar için de önemli bir araştırma. Bazılarının da işi bu malum.

"Buharlaşan sıcak lav üzerinde her şeyin piştiği çöl ortasındaki yemek alanları..."

Yazının Devamı

Yalnızlıktan sosyal bağlara

Dünya Sağlık Örgütü’ nün Sosyal Bağlar üzerine çalışan komisyonu, geçtiğimiz günlerde “Yalnızlık” üzerine bir araştırma sonuçlarını paylaştı. Dünya insanları 2025 yılında kendini ne kadar yalnız hissediyor, görelim.

Raporun başındaki temel kavramlar bölümündeki tanımlamalarla başlamak isterim:

Sosyal bağlantı, insanların başkalarıyla nasıl ilişki kurduğunu ve etkileşim kurduğunu ifade eder.

Yazının Devamı

Gallup 2025 İşyeri Raporu

Gallup'un “State of the Global Workplace 2025” raporu, 160 ülkeden, milyonlarca çalışanın sesi niteliğinde. Kulak verilmesi gerek.

Aynı zamanda şirketler için bir yön gösterici / yol haritası. Elbette öncelikle çalışanlarını umursayan CEO'lar, yöneticiler, İK liderleri, strateji ekipleri, girişimciler ve küresel ölçekte çalışan profesyoneller okumalı.

Öne çıkan 5 veri var Gallup 2025 raporunda. Bir; çalışanların sadece %23’ü işine bağlı hissediyor.

Yazının Devamı

Suspus yaz mı? Almayalım

Çıt çıkmayan bir yaz geçirdiniz mi hiç? Babamın ve annemin plaklarının, radyonun, televizyonun sustuğu bir yaz hatırlıyorum.

Uzaktaydık. Aile büyükleri plak dinlemiyordu. Radyo ya da TV açmıyordu. Gazete almıyorlardı. Erken kalkıyor ve bahçeye iniyorlardı. Kimse konuşmuyordu. Kimse tartışmıyordu. Sessizce bahçe çapalıyorlardı. Beni bile fısıltı ile seviyorlardı.

“Günaydın yavrum” “Aynı babası/aynı annesi”

Yazının Devamı

Vicdan

“Vicdanı olan adam, günahını kabul ederken acı çeker. Bu onun cezasıdır.” Fyodor Dostoyevski, Suç ve Ceza

Sakarya’da yavru bir kedinin ön kollarını kesmişler. Acı çekerek ölsün diye terkedilmiş. Sanırım melek oldu. O zaten melekti. Tüm masumlar gibi.

Bunu yapan iblisler ise aramızda.

Yazının Devamı

Bir tasvir, bir tablo, bir dünya

Lucifer'i üzüntü ve öfke içinde tasvir eden, tek bir gözyaşı damlası içeren detayına bakıyorum. Düşmüş Melek (Fransızca: L'Ange déchu), Fransız ressam Alexandre Cabanel'in bir tablosu. 1847 yılında, sanatçı 24 yaşındayken yapılan eser, şeytanın cennetten düşüşünü tasvir ediyor. Bu tablodaki öfke dolu ve üzüntülü düşmüş melekten daha korkunç ve daha kötü insanların yüzlerini gördüğümüz, hatta aralarında yaşadığımız bir dünyada nasıl yaşamaya devam edebiliyoruz diye düşündürdü uzun uzun bakınca...

Düşmüş melekler, genellikle İbrahimi dinlerin mitolojilerinde yer alan bir kavram. Bir zamanlar Allah’a hizmet eden meleklerden, isyan edip düşenleri ifade ediyor. Hristiyanlar için Lucifer, Müslümanlar için İblis. Kibirle isyan ettikleri için kovulanlar. Kibir ve isyan. Denk olmayan adaletsiz savaşlar ve kötülüklerle dolu dünyada gördüğümüz kötü yüzlerin içinde gerçekten -düşmüş bile olsalar- birer melek gibi duruyorlar bu tasvirlerde. İnsanın cennetten kovulanlardan daha kötü olması mümkün olduysa bir şekilde, peki bu ne demek? Üstelik hala kendisini en iyi olarak görüyorsa, bu bize ne söylüyor?

Yazının Devamı

Z kuşağı için savaş nedir?

Deloitte Global'in 14. yılına giren Z kuşağı ve Milenyum Araştırması, 44 ülkeden 23 bin 482 Z kuşağı ve milenyum katılımcısının dünya görüşlerini şekillendiren faktörleri inceledi. Sonuçlar, kariyer tatmini ve nihayetinde mutluluk arayışında kuralları ve eski yapıları reddeden bir profesyonel grubunu ortaya koyuyor.

Ama ben Deloitte Global'in bu çok değerli çalışmasına göz atarken bir de Youtuber TommyNFG'nin "Why War Doesn't Work On Gen Z" başlıklı "Savaş Neden Z Kuşağında Çalışmaz" babındaki videosunu izledim ve çok güzel bir özet yaptı gerçekten en azından Amerikan Z kuşağı için. "10 Z kuşağı kişisini bir odaya toplasalar, 8'i Donald Trump'ı istemez" gibi nokta atışı oklar atıyor. "Bizim adımıza birilerine savaş açıp, o savaşta bulunmamızı istemeleri gerçekten sanrılarla dolu bir kafaları olduğunu gösteriyor" diyor. "Milenyum kuşağına kadar bile insanların bir ev alma ihtimalleri vardı, savaşa gitmişlerdir onlar da ama bizim böyle bir umudumuz yok ve savaş da bizim savaşımız değil" diyor TommmyNFG. İzlemenizi öneririm.

LİDERLİK KAVRAMI DEĞİŞİYOR

Yazının Devamı

Yol ve Erdem

"78. İçtenlik

Hasmına eğilmekte su gibisi yoktur;

ona gelen katı ve güçlüyken bile

Yazının Devamı

Olan hep halka olur

Dün, İran televizyonunu hackleyenler, 2022 yılında İran Ahlak Polisi tarafından tutuklanıp, ağır işkencelerle öldürülen Mahsa Amini'nin ardından iki yıl boyunca süren protestolardan görüntüler göstermiş kısa bir süre.

İsrail ve tüm işgalci güçler “Sizi diktatörlükten, baskıdan kurtarmak için” diyor ya hep, yani hatırlayın babında kısa bir şov olmuş, ama... Ama savaş başka ve korkunç bir şey..

Keşke baskıcı rejimler olmasa. Keşke kadınları giyinme şekilleri için öldürmeseler. Ayrıca hangi hakla? Bütün dinler, “Öldürmeyeceksin” der. Bütün dinler, dini öğretiler barışçıldır. Organize hale getirip, zarar veren bir makinaya çevirmemeliydi insanoğlu bu kurumu.

Yazının Devamı

Savaş

“Karanlıkta, parlayan tüm ışıkları hayal edemediğimiz sürece, karanlıkta kayboluruz."*

Annemle BABAMIN birlikte defalarca izledikleri, en sevdikleri filmlerden biriydi. Babamı kuralsız biçimde büyük yazıyorum çünkü; bu Pazar “Babalar Günü” ve onu çok ama çok özledim. Canım benim.

Elbette Boris Pasternak romanını okumuşlardı. Onlar çok okuyan iki sevgiliydi. Annemin kitaplarında annemin, babamın kitaplarında babamın imzaları olduğu için ayırt edebildiğim bazı değişik kitaplar vardı. Ayrıldıkları konular:/ Ama klasikler ve tüm edebiyat tarihinin en iyilerinde, en iyi şairlerinde birleşmişlerdi.

Yazının Devamı

Geleceğin Havalı Mesleklerine Giriş:Agent Specialist

The Matrix’teki Ajan Smith’i hatırlarsınız. İnsan türünü virüs gibi gören bu antagonist karakter, bir tür şekil değiştiren yapay zekaydı. Bahariye’de Süreyya Sineması’na gelir gelmez izledik Matrix’i biz bir grup arkadaşla. Bizi yere yapıştırmıştı. Sonra 3 kere daha izledik.

Wachowski kardeşlerin 25 yıl önce hayal ettiği bu bilimkurgu dünyası, bu hepimizi büyüleyensimülakra31 Mart 1999'daki ilk gösteriminden bu yana yapay zekanın yaklaşan tehlikelerinin ve onu durdurmak için insanlığı kucaklamanın gerekliliğinin güçlü bir örneği gibi görülüyor bazı çevrelerce. Filmin felsefi tarafı bir tarafa, yapay zekanın -kodlarla anında şekil değiştiren Agent’lar üretebildiği bir gelecek elbette distopik ama artık yapay zekadan korkmak, yani, eski bir şey biraz, kabul edelim😊

Yapay Zeka en azından uzunca bir süredir sadece bize daha iyi hizmet edecek bir şekilde gelişmeye devam ediyor ve kendi adıma hayranlıkla izliyorum, çoğumuz öyle muhtemelen. Çok ama çok severek kullanıyorum bazı yapay zeka araçlarını, muhtemelen pek çoğunuz gibi. Hiç yorulmayan bir iş arkadaşı gibi. Çok entelektüel bir dost gibi. Ama tabii henüz ufak editlere ihtiyacı oluyor. O da her saniye öğrenmeye devam ediyor. Gelecekte muhtemelen mükemmel araçlar olacak yapay zeka araçları.

Yazının Devamı

Bize gönderilenler

Piti'yi arıyorum. Bayramın 2. Günü akşamı kayboldu birden. 3. Gün sabah dolaştım, aradım, bulamadım.

Her şeyin üzerime geldiği bir akşamdı. Kaburgaları görünen bir avuç büyüklükteki Kara'yı aç ve susuz bulup eve getirdiğim akşam, balkonda ayaklarıma dolandı sarı beyaz ve avuç içi kadar olan Piti. “Neden ben?” dersiniz bazen. Bizi aşan yükler altında ezilirken bir karar vermeniz gerekir. Kutuyla balkona bırakılmış hasta minik bir yavru. Birine bakan, diğerine de bakabilir dedim. Toparlanmaları aylar sürdü. Şanssız bebekler böyledir. 1-0 yenik başlarlar.

Piti neredesin?

Yazının Devamı

Damadı öpebilirsiniz

Düğün Sezonu malum. Birileri birileriyle evlenmeye cesaret edecek kadar birilerini sevebiliyor, bu iyi haber elbette. Çocuk yapmak istiyorlar, bu da ülke için iyi haber. Hala insan hayatının en pahalı etkinliği olma niteliğindeki düğünler için maliyetler çok yüksek artık ve artık altın fiyatları da yüksek olduğu için takılan altınlar da 0.25 gram altınlara kadar evrildi. Hatta oradan da zarf içinde para takmaya kadar indi düğün seven gençlere yapılan katkı.

Bu, duygusal olduğu kadar bir maliyet meselesi biraz da. Hatıralarımızın içine, belki de tek başrol oyuncusu olduğumuz film olarak katılmak üzere planlanan düğün etkinlik senaryomuz, pahalı bir prodüksiyona dönüşmeye mahkum. Hep öyleydi, ama ucunu alamadığımız artan fiyatlarla ve enflasyonla bakın nerelere nerelere geldi.

Boğaz’ın serin sularına bakan bir otelde, 200 kişilik bir yemekli düğün ve kokteyl için aşağı yukarı 900 bin TL vermeniz gerek minimum. Tasarım bir gelinlik, aşağı yukarı 50-100 bin TL. Damatlık 30 -60 bin TL. Çoluk çocuk ve düğün eşlikçileriniz için de kıyafet düşünürseniz minimum 20’şer bin de onlara ekleyin. (Nedime Stayla) Kuaför derseniz minimum 30 k.

Yazının Devamı

Kriz ve pazarlama trendleri

Pazarlamacılar 2025'e iyimserlik ve korkunun karışımı bir gözle bakıyor. Özellikle ülkemizde. Ekonomi iyi sinyaller vermiyor ve siyasi krizin de neden olduğu piyasa sıkışıklığı yüzünden bütçeler büyük baskı altında.

Kriz dönemleri için bir Kriz Yönetim Planı’nız varsa, ne mutlu size. Bu trendleri ufak ufak Pazarlama planınıza enjekte ederek, Kriz Yönetim Planınızın daha iyi çalışmasını sağlayabilirsiniz. Elbette daha iyi koşullarda çalışmayı umut etmeyi sürdürerek…

İÇERİKLER, İÇERİKLERİMİZ...

Yazının Devamı

Önümüzdeki dönemin riskleri

Avrupa Risk Yönetimi Dernekleri Federasyonu (FERMA), yakın zamanda 2025 ve sonrası için kuruluşların karşılaşacağı temel risk ve zorluklara dair önemli bir bakış açısı sunan ilk NEXT (Yeni Maruziyet Eğilimleri) Raporu'nu yayımladı. Bu raporun ana teması, işletmeleri ve hükümetleri gelişmekte olan risk eğilimlerinin uzun vadeli, geniş kapsamlı etkilerine karşı savunmasız bırakan kısa vadeli düşünce ve bilişsel önyargılara karşı bir uyarı niteliğinde.

Rapor, orta ve uzun vadede Avrupa işletmelerini önemli ölçüde etkilemesi beklenen dört temel, birbiriyle bağlantılı gücü vurguluyor:

* Jeopolitik Değişimler:

Yazının Devamı