Sundance Kid'e Veda
18 Ağustos 1936'da Santa Monica'da doğdu, 16 Eylül 2025'te, Sundance Mountain Resort, Utah'da, bir Salı sabahı öldü. Hollywood'un unutulmaz, efsane aktörü ve çevre aktivisti Robert Redford'a, dün akşamdan beri tüm film dünyası tek tek veda ediyor. Ama önce ne kadar muhteşem olduğunu hatırlayarak yapıyorlar bunu, yapıyoruz.

California'da mütevazı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Yukarıda babasının avuç içinde duran bu çocuk- ki babasının kopyası imiş gerçekten- ergenlik yıllarında beyzbola merak sardı önce. Ama Hollywood'da büyüyordu ve spor kariyeri de istediği gibi gitmiyordu. Colorado Üniversitesi'ne beyzbol bursuyla girmişti. Hayal kırıklığı ile okulu yarıda bırakıp, Avrupa'ya gidip resim dersi aldı. Paris'te bir süre yaşadı ve orada bir sanat okuluna gitti. Her şeye bakış açısını değiştiren bu dönem oldu Robert Redford için.
Amerika'ya döndüğünde California'ya dönmek yerine New York'ta Amerikan Dramatik Sanatlar Akademisi'ne (American Academy of Dramatic Arts) kaydoldu. Bu dönemde televizyon şovlarında ve sahnede küçük rollerle profesyonel oyunculuk kariyerine başladı. İlk Broadway performansı, 1960'ta sahnelenen Tall Story
Robert Redford'un ilk sinema filmi, 1962 yapımı War Hunt'tı. Ancak onu asıl üne kavuşturan yapım, 1967 tarihli Barefoot in the Park filmiydi. Bu filmde, şu anda gözyaşları içinde olan Jane Fonda ile birlikte başrolü paylaştı ve bu rolüyle Hollywood'daki imajını pekiştirdi.
Robert Redford'u sinema efsanesi yapan roller, genellikle karizmatik, asi ve karmaşık karakterler ki biz bunların bazılarına da aşığız, Robert Redford'un kendisine aşık olduğumuz gibi.
Unutulmazlar arasındaki Sonsuz Ölüm (Butch Cassidy and the Sundance Kid, 1969), Paul Newman ile birlikte başrolü paylaştığı bir Western filmi, Redford'un "Sundance Kid" lakabıyla özdeşleşmesini sağlayan filmdir aynı zamanda ki bu da bizi Sundance Film Festivaline kadar götürecek bir hikayedir.
Kanunsuzlar (The Sting, 1973) yine Paul Newman ile bir araya geldiği bir film ve En İyi Film Oscar'ını kazandı. Bu filmdeki dolandırıcı Johnny Hooker rolüyle büyük beğeni topladı.
Muhteşem Gatsby'yi nasıl unutabiliriz? (The Great Gatsby, 1974): F. Scott Fitzgerald'ın klasik romanından uyarlanan bu filmde, zengin ve gizemli Jay Gatsby karakterine hayat verdi.
Ve gelelim efsane filme: Başkanın Bütün Adamları (All the President's Men, 1976): Watergate Skandalı'nı anlatan bu politik gerilim filminde, gazeteci Bob Woodward'ı canlandırdı. Film, hem eleştirel hem de ticari olarak büyük bir başarı elde etti. Enaz 3 kez izlemişimdir ben de pek çoğunuz gibi.
Benim Afrikam (Out of Africa, 1985): Meryl Streep ile başrollerini paylaştığı bu epik romantik filmde, Kenya'da yaşayan bir avcı olan Denys Finch Hatton'ı canlandırdı.
Oyunculuğunun yanı sıra, yönetmen ve yapımcı olarak da büyük başarılara imza attı. 1980'de yönettiği ilk film olan Sıradan İnsanlar (Ordinary People) ile En İyi Yönetmen Oscar'ını kazandı.
Spy Game, Lions for Lambs, Brubaker, The Candidate, 3 Days of the Condor ve The Way We Were... Mutlaka izlemeniz gereken filmlerden.
Robert Redford, sadece bir oyuncu ve yönetmen değil, aynı zamanda bağımsız sinemayı destekleyen önemli bir figürdür. 1981 yılında kurduğu Sundance Film Festivali, bugün dünyanın en prestijli bağımsız film festivallerinden biri olarak kabul ediliyor.
Düşünün ki -film- kariyeriniz, pek çok insanın "Mutlaka İzlenmesi Gereken Filmler" listesine en az 5 film ekliyor. Ne şahane yaşanmış bir hayat.
Hoşçakal Hubbell, hoşçakal Sundance Kid.
