Son sözü DYO işçisi söyleyecek! Peki biz grev ve işçilerden ne öğrenebiliriz?
Kocaeli ve İzmir’de iki fabrikası bulunan DYO Boya fabrikası işçileri grevin 27’inci günündeler. DYO işçisi şu an brüt 38 bin lira, net ise 25 bin TL dolaylarında maaşla çalışıyor. İşçiler yüzde 117 zam talep ederken, işveren ise en son yüzde 60 önerdi. DYO işçisi Petrol İş Sendikası Gebze Şubesi önderliğinde onuru ve geleceği için direnmeye devam ediyor.
Biz şunu soralım: Bir grevden ve işçilerden neler öğrenebiliriz?
Bir gazeteci olarak hiçbir zaman işçi olduğumu unutmuyorum. Pozisyonum haber müdürü, yazı işleri müdürü ya da başka ne olursa olsun bir emek karşılığında, kesin olmayan bir gelecekle ve değer üreterek yaşadığımı biliyorum. Lakin gazetecilikte kendi mesleğimizle ilgili grev görme şansımız çok düşük çünkü bizim sektörde örgütlenmek zordur. Bu nedenle fabrikalardaki grevlerden hep çok şey öğrenmişimdir, hatta direkt öğrenmek için giderim…
Bir grev nasıl icra edilir? Grev yapan işçinin psikolojisi nasıldır, nasıl direnilir; aslında kısaca bir işçi kendi onurunu nasıl kurtarır? Onur diyorum çünkü her işçinin kadın ya da erkek, bir iaşe, yaşam kaygısı vardır. İyi bir hayat az parayla yaşanmaz, iyi para kazanamayan işçinin omuzları düşer. Bir işçinin hele de çocuğu varsa, çocuğuna vereceği ‘yok’ cevabının ne kadar yok edici bir cevap olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Var etmesi gereken bir anne ve babanın ‘yok’ demesi yıkımdır…
GREV BİR HATIRLATMADIR
Grevdeki işçi maaş alamaz ama bir amaçla oradadır. Grev ara vermektir, bir anlığına düzeni teşhir etmektir. Daha sonra toplamak üzere dağıtmaktır. Grevdeki işçi ara verir, böylece işçinin üretimden gelen gücünü gösterir. Bu aynı zamanda patronun güçsüzlüğünü ve eğer güçlü olacaksa gücünün kime dayanacağını gösterir. Grev bu nedenle bir hatırlatmadır. Patrona, patronun asıl kim olduğunu gösterir. İşçi sınıfının yazarı Orhan Kemal’in Grev isimli öyküsünde işçi patrona şöyle seslenir, “Sen? Bana ekmek veriyorsun ha? Sen kimsin de bana ekmek vereceksin? Çalışıyorum ben, alnımın teriyle kazanıyorum onu...Bana ekmek veriyormuş. Ben çalışmayım da sen bana ekmek ver. Ulan siz değil ekmek, günahınızı bile vermezsiniz bedavadan!” İşçi bedavaya çalışmadığını ve çalışmayacağını gösterir grevde patrona… Bu anlamda da öğreticidir. Hak aramak isteyen herkese örnek olur işçi. Bu nedenle işçi sınıfı tarihini bilmek aslında hak mücadelesi tarihi bilmektir, önemlidir. Hafıza yoksa hareket de yoktur çünkü.
ZAFER SONSUZA DEK SÜRMEZ
Dünyanın neresinde bir grev kazanıldıysa o dünyanın her yerindeki işçileri ilgilendirir çünkü emek gibi sömürü de evrenseldir. Zaferler ve mağlubiyetler de evrenseldir… Bu arada işçi grevden zaferle çıkabilir ama bilir ki bu zafer sonsuza dek sürmez. İki ya da üç yılda bir bu döngü yaşanır, bunu bilerek yaşar işçi. Mücadele hayatının parçasıdır çünkü fabrika dişlilerin arasında hayatı öğütülür, bunu bilir. Bunu bile bile nasıl mücadeleden vazgeçebilir ki?
HİÇ AÇ GÖZLÜ İŞÇİ GÖRMEDİM
İşçi çadırlarına gidip çay içtiğimde hiç değişmeyen fakat beni şaşırtan bir durum görüyorum. Hayatımda hiç grev çadırında grev yapan bir işçinin açgözlü olduğunu duymadım. Talebini sorduğum işçi iki şey söyler, “İnsan gibi yaşamak istiyorum ve en azından yoksulluk sınırı üzerinde yaşamak istiyorum”. Bu taleplerin hangisi aşırı? Hangisi aç gözlülük? Bir insanın, ‘insan’ gibi yaşamak istemesi nasıl suç olabilir ki? Şu an Türkiye’de açlık sınırı 35 bin, yoksulluk sınırı ise 85 bin lira dolaylarında. DYO Boya işçisi kendine dayatılana günlerdir itiraz ediyor. Her sabah tekrardan kalkıp, maaş alamadıkları fabrikanın önünde saatlerce bekleyip, görevlerini diğer arkadaşlarına devrediyorlar. Bu kararlılıktır, bu devamlı bir hatırlatmadır. İktidara, sermayeye ve sömürüye karşı bir hatırlatma...
GREV ALANLARI BİR OKULDUR
Şöyle söylerler aslında, “Buradayız ve hakkımızı alana dek burada olmaya ve gücümüzü hatırlatmaya devam edeceğiz”. Bu nedenle bazen diyorum ki grevler neden halktan kopuk? Grev alanlarına neden halk ilgi göstermiyor çünkü biliyorum ki eğer hak aramayı öğreneceksek grev alanları iyi birer okul. Bu soru üzerine düşüneceğim, grev alanları neden halktan kopuk? Bence önemli bir soru çünkü bizim hak aramayı öğrenmemiz şart. Yazı burada bitiyor, son söz yazmayacağım çünkü son sözü DYO işçisi söyleyecek…