Cansu Kızılkaya

Kuraklık doğal bir afet. Fakat kaçımız bunun farkında?

Yıllardır belirli periyotlarla kuraklık yaşıyoruz; ancak bu periyotlar artık sıklaştı. Çünkü kontrolsüz tüketim, artan nüfus ve insan eliyle hızlanan küresel iklim değişikliği, su kaynaklarını her zamankinden daha kırılgan hale getiriyor.

Bugün dünya bu gerçeği kabul etti. Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası girişimlerin amacı da tam olarak bu: Küresel iklim değişikliği kaynaklı sıcaklık artışını mümkünse sınırlamak ve durdurmak. Çünkü biliyoruz ki sıcaklık artışı, ciddi bir kuraklık ve çölleşme riskini beraberinde getiriyor.

8 Kasım Cumartesi sabahı Dilovası’ndaki kaçak parfüm dolum atölyesinde meydana gelen yangında, sigortasız çalışan 3’ü çocuk 7 işçi hayatını kaybetti. Adeta 1700’lü yılları andıran ilkel koşullarda çalıştırılan bu insanların sigortalılığı ise SGK tarafından sadece öldükleri gün göründü.

Belki de hayatları boyunca yok sayılanlar, ancak ölünce bir kalemde ‘işçi’ kabul edildiler.

Atölye, Mevlana Mahallesi’nin tam ortasında, mesken bölgesinde, üstelik İŞKUR binasına iki bina uzaklıkta bulunuyordu. Çalışanların tamamına yakını sigortasız çalışıyordu. Kimyasallarla tehlikeli üretim yapılan bu yerin 40 metre yakınında bir akaryakıt istasyonu vardı. Yangına karşı tek bir önlem bile yoktu.

Gebze’deki Arslan Apartmanı çökeli bugün tam bir ay oldu.

Bir ay…

Soruların cevapsız kaldığı, geride kalanların belirsizliğe mahkum edildiği koca bir ay. Oysa ilk günlerde ‘5 güne rapor açıklanacak’ denilmişti. Ha bugün, ha yarın derken tam 30 gün geçti, hala ortada tek bir rapor yok.

Kocaeli’yi anlat deseler, sanırım ‘mozaik şehir’ vurgusunu da yaparım. Kocaeli gibi büyük ve sürekli göç alan, nüfusu 2 milyonu geçkin bir şehir için bu tanım çok uygun. Peki, nedir mozaik şehir?

Mozaik sanatını düşünün: Küçük, farklı renklerdeki camların ya da taşların yan yana gelerek tek bir resim oluşturması… İşte Kocaeli tam olarak böyle bir şehir. Kocaeli’de Türkiye’nin dört bir yanından insanlar bir araya geliyor, kendi renklerini ve şekillerini koruyarak yan yana yaşıyor.

Kocaeli, pek çok insan hikayesini taşır. Her köşe başında farklı bir gelenek, farklı bir enerjiyle karşılaşabilirsiniz. Bu kültürel zenginlik, Kocaeli’yi Kocaeli yapan en önemli değerlerden birisi değil mi sizce?

Sanayileşmenin hız kazandığı büyük şehirlerde çevre sorunları kaçınılmaz bir gerçek. Yaşadığımız şehir Kocaeli yoğun nüfusu ve sanayi yüküyle bu sorunları en net yaşayan kentlerden biri.

Marmara Denizi ise müsilaj ve alg patlamalarıyla hepimize çevre yönetiminin önemini hatırlatmıştı. Bu nedenle atıksu arıtımı da teknik bir süreçten öte, kent yaşamı ve deniz ekosistemi için hayati bir ihtiyaç.

Kocaeli bugün 23 atıksu arıtma tesisine sahip. Bu tesislerin 21’i ileri biyolojik arıtma yapıyor; diğer iki tesisin de ihale süreci tamamlandı yakın zamanda ileri biyolojik arıtmaya geçmesi planlanıyor. İşte bu güçlü altyapının en önemli halkalarından biri olan Başiskele Kullar İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ni Nokta Medya olarak ziyaret ettik.

Bugün tam 1 hafta.

Geçen hafta bugün, 5 kişilik Bilir ailesi 7 katlı Arslan Apartmanı’nın enkazı altında kaldı. Belki 29 Ekim sabahı yapacak planları vardı... İhmaller zinciri, bir aileyi hayattan kopardı. Geriye sadece 18 yaşındaki Dilara Bilir ve onun omuzlarına çöken ağır bir yük kaldı.

Dilara’nın o gece uyurken bir ailesi vardı.

Kocaeli Gebze Mevlana Mahallesi’nde bulunan 7 katlı Arslan Apartmanı bir gecede yerle bir oldu.

2013 yılında yapılan, yani henüz 12 yıllık bir bina çökerken aynı aileden dört kişi ise hayatını yitirdi. 5 kişilik aileden yalnızca 18 yaşındaki Dilara kaldı. Hayata tek başına devam edecek olan genç bir kızın arkasında, ihmaller zinciriyle yok olan bir aile kaldı.

Peki, 1999 Marmara Depremi sonrası çıkartılan yönetmeliklere göre inşa edilmiş bu bina neden devrildi? Arslan Apartmanı bir anda devrilmedi. Belki de bina, çökmeden önce birçok alarm verdi.

Öncelikle bu yazıyı mesleki bir refleks ile kaleme aldığımı belirtmek istiyorum.

Gazeteciliğin en temel ilkesi tarafsızlıktır. Gazeteciler de insandır. Bu yüzden ‘taraf’ olduğu konular elbette vardır. Ama gazeteci ‘taraf’ olduğu konularda bile gerçeği çarpıtamaz. Çünkü gazetecinin tek tarafı gerçektir.

Öte yandan dünyanın her yerinde ülkeleri, şehirleri ya da kasabaları yöneten siyasetçi ve bürokratlar bir şeyleri saklama eğilimindedir. Oysa demokrasilerde yönetenlerin şeffaf olması, gerektiğinde hesap verebilmesi gerekir.

Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli İl Kongresi bugün sonuçlandı. Ben sabah 10.30’dan kongre bitimine kadar salondaydım. Nokta Medya olarak biz de saat 12.30 gibi canlı yayına başladık. Daha önce demiştim, yine diyorum: Nokta TV mikrofonlarında herkesin söz hakkı var. Bugünkü yayında bunu bir kez daha kanıtladık.

CHP’yi kongre sürecine hazırlayan İl Başkanı Bülent Sarı ve bugünkü kongrede il başkanı seçilen Erdem Arcan başta olmak üzere; milletvekilleri, belediye başkanları, kongreye iki gün kala Sarı lehine adaylıktan çekilen İsmet İşeri ve daha birçok isme Serhat Güneş mikrofon uzattı.

İlk olarak CHP’nin yeni başkanı seçilen Erdem Arcan’ı tebrik ediyorum. Kongrenin başında bir grup partili gazeteci Erdal Sertel’e saldırdı. Bir gazetecinin darp edilmesi kabul edilebilir bir durum değil. Buradan o saldırıyı kınıyorum. Gazetecilik suç değildir.

Nefesler tutuldu, tüm Kocaeli siyaseti yarın gerçekleşecek CHP Kocaeli İl Kongresi’ne kilitlendi. Günlerdir parti kulislerinde hareketlilik hakim. Adaylar delegelerle birebir temas kuruyor, özel görüşmeler yapılıyor.

Mevcut başkan Bülent Sarı ile İzmit Belediyesi Meclis Üyesi Erdem Arcan yarışacak. CHP’nin köklü isimlerinden İsmet İşeri de geçtiğimiz hafta adaylığını açıklamıştı ancak dün geri çekilerek Bülent Sarı’yı desteklediğini duyurdu. Ben İsmet Bey’in zaten çekileceğini tahmin ediyordum.

Sarı’nın karşısında ise İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in desteğiyle yola çıkan Erdem Arcan var. Fatma Hanım geçtiğimiz günlerde Ahmet Akçaalan’ın programında oldukça dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

“Kocaeli, deprem açısından dünyadaki en riskli bölgelerden biri.”

Yukardaki cümle Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özkan Coruk’a ait.

Bu önemli yazıya bu bilimsel gerçekle başlamak istedim. Çünkü biz, bu gerçeği bildiğimiz halde unutuyoruz...

Cumhuriyet Halk Partisi, 19 Ekim’de sandık başına giderek yeni il başkanını belirleyecek. Bu seçim yalnızca üç aday arasındaki bir rekabet değil; partinin ilimizdeki geleceğini ve yerel dengelerini de şekillendirecek bir yarış...

Şu an tablo net: Mevcut Başkan Bülent Sarı, Erdem Arcan ve İsmet İşeri arasında nezaketli ama bir o kadar da stratejik bir rekabet var.

Bu yazıda İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in Nokta TV’de söylediği ve partide tartışma yaratan sözlerine değinmeyeceğim. Zaten bu konu ile ilgili herkes konuştu. Yorumunu yaptı.

Bu şehrin en büyük sorunu trafik. Matematikte 2 kere 2’nin 4 etmesi ne kadar kesin ise, Kocaeli’de trafiğin en büyük dert olduğu da o kadar net.

Bir gazeteci olarak bu sorunları gündeme getirmek, halkın çıkarları için kalem oynatmak ise benim görevim. Bugün sokağa çıkıp on kişiye ‘Kocaeli’nin en büyük sorunu nedir?’ diye sorsam, eminim ki en az sekizi, belki de dokuzu ‘trafik’ der. Çünkü bu şehirde 7’den 77’ye herkes trafiğin bir parçası. Hepimiz günümüzün önemli bir bölümünü araç kuyruklarında geçiriyoruz.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de her geçen gün büyüyen bu sorunu görüyor elbette. Geç kalınmış olsa da atılan bazı adımlar var.

Şubat 2025’te Antikkapı Genel Müdürlüğü görevine getirilen İsmail Yıldırım, Kocaeli’nin çok yakından tanıdığı bir isim. 20 yıl Karamürsel’e belediye başkanlığı yapan Yıldırım, siyaseti ve belediyeciliği çok iyi biliyor.

Geçtiğimiz Pazartesi günü Şehrin İçinden programında kendisiyle sohbet etme fırsatı buldum.

Antikkapı, ilimizin en değerli oluşumlarından biri. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli iştiraklerinden Antikkapı, şehrin dört bir yanında var olmayı hedefliyor. Ben de şehir dışından gelen misafirlerimi zaman zaman Antik Köfte, Maide ve Taze’ye götürüyorum.

Bu kentte yaşayan herkesin ortak bir paydası var: kentimizin sorunları. Çünkü burada yaşayan, çalışan, nefes alan herkes bu sorunların etkisini doğrudan hissediyor.

Benim için sorunların konuşulması kadar, çözümlerinin de masaya yatırılması ve tartışılması önemlidir. Sadece şikayet etmek, bağırmak çağırmak gürültü kalabalığından başka bir şey değil. Hem mesleki hem de kişisel yaşamımda bu anlayışı kendime ilke edindim.

Nokta TV 15 Eylül’de yeni yayın dönemine başladı. Ben de geçen yıl başladığım Şehrin İçinden programını bu sezon da sürdürüyorum. Geçtiğimiz yıl boyunca siyasetten sendikalara, meslek örgütlerinden yerel yöneticilere kadar birçok değerli konuk ağırladım.

Türkiye’de siyaset yeni bir şekillenme sürecinde. Adeta yeniden dizayn ediliyor. Şimdilik bu değişimi yalnızca silik bir şekilde gözlemleyebiliyoruz; ancak önümüzdeki yıllarda çok daha net bir biçimde karşımıza çıkacak.

İstanbul İl Kongresi’nin iptalinin ardından kayyum olarak atanan Gürsel Tekin’in polis eşliğinde il binasına girmesi, hafızalardan kolay kolay silinmeyecek.

CHP’de yıllarca önemli görevlerde bulunmuş Gürsel Tekin’in, ‘Baba ocağım’ dediği partiye yargı kararı ve polislerle girmesi, aslında siyasette derin bir kırılma anı olacağını gösteriyor. Kimileri de Tekin’in bu tavrını ‘hayırsız evlat’ olarak değerlendiriyor.

Kocaeli büyük bir şehir. Aynı zamanda nüfusu sürekli artan altyapısı bu hıza yetişmekte zorlanan bir şehir. Yanlış kararlar, geç kalınmış çözümler, baştan yapılan hatalı planlamalar…

Bunlar şehrin gündeminde sık sık tartışılıyor, biz de tartışıyoruz. Ama tüm bunların yanında, bir şey daha var: halkla iç içe olmanın gücü.

Zaman zaman Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Sekapark’ta tek başına bisiklete biniyor. Kocaeli Valisi İlhami Aktaş ise korumasız bir şekilde sokakta yürüyor, bisiklete biniyor. Aslında basit bir görüntü. Her insanın yaptığı doğal aktiviteler. Bir açıdan baktığımız zaman ise çok anlamlı.

Kocaelispor için 16 yıl, sadece rakamla ölçülebilecek bir zaman dilimi değil. Bu şehir, bu taraftar geçen her sene daha büyük bir hasret yaşadı. Ve şimdi... Kocaelispor yeniden Süper Lig’de. Ait olduğu yerde.

Yıllardır kaybedilen maçlar, yaşanan düşüşler... Kocaelispor taraftarı yıllardır çok acı çekti. Ama bu şehir hiçbir zaman pes etmedi. Bu bir yeniden doğuş değil sadece, bu belki de Türk futbol tarihinin en gerçekci ‘ayağa kalkış’ hikayesi.

Kocaelispor’da sezon hazırlıkları 1 Temmuz’da Topuk Yaylası’nda başladı. Ardından Kartepe ve Brunga’da devam etti... Hazırlık maçında Fas’ın köklü kulübü Casablanka’ya karşı alınan net 2-0’lık galibiyetimiz var.

İzmit’in göbeğinde, Tepecik Mahallesi Acısu mevkiinde senelerdir saklı kalan bir tarih nihayet nefes aldı. Fransız Mektebi ya da halk arasındaki bilinen adıyla Sörler Okulu’ndan bahsediyorum.

Uzun yıllar Sörler Okulu’nun önünü kapatan Vergi Dairesi binası dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkıldı. Bu yıkım ardında sadece bir boşluk bırakmadı. Bu yıkım kent hafızasındaki önemli bir boşluğu dolduracak büyük bir fırsat bıraktı. Alanın hemen arkasında, L şeklinde iki yapıdan oluşan, 300 metrekare taban alanına sahip 4 katlı tarihi taş bina, nefes almaya başladı.

Ancak bu dönüşüm kolay olmadı. Büyükşehir Belediyesi bu alana bölge sakinlerinin ihtiyacını karşılayacak 7 katlı mekanik bir otopark yapmak istedi. Bu fikir kent kamuoyunu ikiye böldü. Esnaf büyük bir ihtiyaç olan otopark fikrini desteklerken, şehir plancıları, mimarlar ve akademik odalar alanın tarihi dokusunun öne çıkması gerektiğini savundu.

Gazetecilik mesleğinde en önemsediğim şey, sahada olabilmek. O tramvaya binmek, Seka Park’ta yürümek, otobüs durağında beklemek, bir mahallenin kahvehanesinde oturabilmek…

Elbette, saydığım her şeyi her zaman yapamıyoruz. Yoğun gündem ya da farklı nedenlerle zaman zaman sahadan uzak kaldığımız oluyor. Ama benim için öncelik hep aynı: Sokakta olabilmek.

İnsanlarla birebir iletişim kurmak, göz temasıyla konuşmak, bir olayı anlatırken yaşadıkları öfkeyi, umudu ya da çaresizliği hissedebilmek çok önemli. Protokol toplantılarının yoğun gündeminden çıkıp, Kocaeli’yi gerçekten Kocaeli yapan insanların yaşadığı mahallelerde, köylerde olmak oldukça değerli.

Her sabah güne yeni bir olayla uyanıyoruz. Artık yaşananlara anlam veremiyoruz. Gerçeklik algımız sarsıldı. Normalde ‘olamaz’ dediğimiz şeyler artık olağan geliyor.

Bu, sağlıklı bir toplumun işareti değil. Ülke olarak psikolojik bir çöküşün içerisindeyiz. Ve evet, topyekün tedaviye ihtiyacımız var!

Henüz birkaç gün önce, 12 askerimizi metan gazı zehirlenmesi sonucu kaybettik. Dile kolay. 12 can, 12 ocak, 12 şehit...

Yerel yönetimlerde 1 yıl aslında çok kısa bir süre... Ancak belediye başkanları için sistemi oturtmak, ekip kurmak, bütçe, proje derken bu yıl oldukça yorucu geçer. Yeni bir belediye başkanı için ilk 1 yıl hiç kolay değildir.

Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe, belediye başkanlığındaki ilk yılını bugün basın mensuplarına anlattı. Yelken Kafe’de gerçekleştirilen toplantıya ilgi büyüktü. Ama en dikkat çekici detay CHP Kocaeli örgütünün programa tam kadro katılmasıydı.

İl Başkanı Bülent Sarı’dan, milletvekilleri Mühip Kanko, Harun Özgür Yıldızlı, Nail Çiler ve ilçe başkanı Orkun Utkubaş'a kadar herkes oradaydı. Bu fotoğrafı bugünün CHP’li belediyeleri içinde herkes veremez. Gökçe’nin en büyük avantajı bu, yalnız değil. Önümüzdeki yıllarda Gökçe’nin bu tabloyu koruyabilmesi onun hedefleri için oldukça önemli olacaktır.

Yarımca Kocaeli’nin en eski yerleşim yerlerinden biri. Bir zamanlar adıyla, kirazıyla, yarışmalarıyla anılan, nefes alan bir kentti. Ama 37 yıl önce alınan bir kararla Yarımca Belediyesi’nin adı Körfez Belediyesi olarak değiştirildi. O günden sonra Yarımca adı resmi kayıtlardan yavaş yavaş silinmeye başladı.

Ama Yarımca ismi insanların hafızasından kolay kolay silinmedi. Bugün hala birçok kişi Körfez Belediyesi yerine Yarımca ya da Hereke gibi tarihi kökleri olan isimlerin geri gelmesini istiyor. Zaman zaman bu konuyla ilgili tartışmalar yaşanıyor.

Çünkü bu iki isim de yalnızca bir coğrafyayı değil, aynı zamanda geçmişi ve kimliği temsil ediyor. 31 Mart yerel seçimlerinde CHP Körfez Belediye Başkan Adayı olan Tayfun Balıkçı ise yer yer bu konuya sosyal medya paylaşımlarında değiniyor. Tayfun Balıkçı’ya pek çok kişi destek veriyor, yorumlar yapıyor. Bölgenin yerel halkı hala eski Yarımca’yı özlüyor.

Trafikte geçirdiğim sıkıntılı saatlerde denize baktığım her an, hep aynı şeyi düşündüm: Aslında o boşluk, yani deniz, en büyük çözümümüz...

Şubat ayında yine bu köşede, “Neden İzmit Körfezi’nde vatandaşlar için düzenli arabalı vapur ya da yolcu motoru seferleri yapılmıyor?” diye sormuştum. Tarihimizde arabalı vapurun örneğinin çok eskiye dayandığını anlatmıştım.

Dünyanın ilk modern arabalı vapuru Suhulet, 19. yüzyılda İstanbul Boğazı’nda çalışmaya başlamıştı. 1871’de İstanbul için başlayan bu ulaşım serüveni, ne yazık ki yazıyı yazdığım zaman henüz Kocaeli için gündeme bile gelmemişti.