Dilovası yangınının raporunda vicdan eksik!
8 Kasım Cumartesi sabahı Dilovası’ndaki kaçak parfüm dolum atölyesinde meydana gelen yangında, sigortasız çalışan 3’ü çocuk 7 işçi hayatını kaybetti. Adeta 1700’lü yılları andıran ilkel koşullarda çalıştırılan bu insanların sigortalılığı ise SGK tarafından sadece öldükleri gün göründü.
Belki de hayatları boyunca yok sayılanlar, ancak ölünce bir kalemde ‘işçi’ kabul edildiler.
Atölye, Mevlana Mahallesi’nin tam ortasında, mesken bölgesinde, üstelik İŞKUR binasına iki bina uzaklıkta bulunuyordu. Çalışanların tamamına yakını sigortasız çalışıyordu. Kimyasallarla tehlikeli üretim yapılan bu yerin 40 metre yakınında bir akaryakıt istasyonu vardı. Yangına karşı tek bir önlem bile yoktu.
Yangınla ilgili bilirkişi raporu açıklandı. Rapora göre Ravive Kozmetik asli, belediye ise tali kusurlu olduğu belirtildi. Evet, şirket sahibinin sorumluluğu tartışmasız. Zaten suçlu olduğunu biliyorduk.
Ama şu sorulara kim cevap verecek?
- Bu tehlikeli tesisin mahallenin orta yerinde çalışmasına izin verenler suçsuz mu?
- Sigortasız işçilerin varlığından haberi olmayan SGK’nın hiç mi suçu yok?
- 2021’de hakkında yıkım kararı alınan, fakat bir türlü mühürlenemeyen bu kaçak binayı yıllarca görmezden gelen Dilovası Belediyesi ağır sorumlu değil mi?
- Denetim mekanizmasını işletmeyen, görevini eksik yapan kamu kurumları gerçekten sadece tali kusurlu mu?
Öfkeliyim. Hem de çok öfkeliyim. Yoksulluğun ittiği ağır koşullarda çalışan insanlar, üstelik çocuklar, ihmaller nedeniyle can verdi.
Bilirkişi raporunda, belediyenin yıkım ve denetim süreçlerindeki gecikmesi ‘tali kusur’ sayılmış. Gecikmenin gerekçesi olarak ise pandemi ve ekonomik sıkıntılar gösterilmiş. Oysa ihmali süreklileştiren, göz göre göre büyüten idari bir körlükle karşı karşıya değil miyiz?
Patlamada hayatını kaybeden Şengül Yılmaz, Tuğba Taşdemir, Cansu Esetoğlu, Nisanur Taşdemir, Esma Gikan, Hanım Gülek ve Tuncay Yıldız dahil 13 işçiden 12’sinin sigortasız olduğu raporda açıkça yer alıyor. Bu insanlar çalışırken yoktular. Peki öldükten sonra var olmaları neyi değiştiriyor?
Bu olayda kamu görevlilerinin yargıdan kaçırılmaması gerekiyor. Çünkü bu kurumlar görevini doğru ve zamanında yapsaydı, o bina çoktan yıkılmış olacaktı. Ve bugün bu yedi can yaşıyor olacaktı.
Bilirkişi raporu vicdanları tatmin etmedi. Kamu kurumları, bu olayın gölgesinde akıllarda daima sorumlu ve suçlu olarak kalacak. Çünkü toplumların hafızasında bazı kararların değil, bazı suskunlukların izi çok daha derin kalır.
Bu kentte yaşayan bir gazeteci olarak bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağım.