CHP Kocaeli’nin sır gibi sakladığı rapora ulaştım! İşte satır satır gerçekler
Yazımın başlığı bir ironi ve gönderme…
Haber ve yazılara ilgi çekici başlıklar atmada fena değilimdir, beraber çalıştığımız arkadaşlar da bunu sık sık takdir eder. Başlık atarken duyguları harekete geçirmeyi önemserim, işin sırrı buradadır lakin yine de her kuralı çiğnemem… Mesela ilgi çekici bir başlık atıyorsam, içeride incecik bir ipliğe bağlı da olsa bir gerçek bulunur. Mesela başlıkta ‘skandal’ diyorsam yazdığım şeyin hakikaten skandal olduğundan emin olmak isterim…[1]
EMEK, ORTAK AKIL, TARTIŞMA KÜLTÜRÜ
Bu yazıyı CHP Kocaeli’yi savunmak için değil, başından sonuna kadar takip ettiğim bir süreci hakkıyla yazma ve sorumluluğumu yerine getirme isteğim yüzünden yazıyorum.
CHP Kocaeli’nin hazırladığı danışma kurulu raporunda skandal var mı? Bence yok, yeni bir şeyler var, emek var, ortak akıl var, tartışma kültürü var, yazı var, önemli tespitler var lakin skandal yok. Eksik var mı? Eksik olabilir, hatta her metin, her rapor, her şey biraz eksiktir. Nereden bakıyorsunuz temel mesele budur. Ben CHP Kocaeli’nin danışma kurulunun formatının değişmesine dair 9 Aralık’ta bir yazı yazmıştım, “Kürsü hiyerarşidir, masa eşitlik… CHP Kocaeli doğrusunu yaptı!”[2] demiş sürecin takipçisi olacağımı ilan etmiştim. Danışma kurulunun yeni formatına dair fikirlerimi merak edenler oraya bakabilir, bugün biraz rapordan bahsedeceğim. Bu arada başlığa aldanıp yazıya takılanlara bir iyi bir kötü haberim var; kötü haber ortada sır filan yok, iyi haber raporda hakikaten gerçekler var…
CHP Kocaeli 12 ilçede, ikişer kez olmak üzere toplamda 24 danışma kurulu gerçekleştirdi. 30 masa, 1 moderetör ve 1 raportör olmak üzere 300 katılımcı belirlenen 7 soruyu tartıştı. En sonunda ise tüm süreci raporlaştıran ve elde edilen çıktılara dair ortaya bir metin çıktı.
İKTİDAR VE MUHALEFET
Hayatta her şey öğrenilir, iktidar olmak da muhalefet yapmak da. İslamcılar 40 yıldır muhalefette kaldılar, birbirlerinin evinde kaldılar, ceplerinde para olmadan günlerce gezdiler, o cenahın anılarını okursanız görürsünüz, büyük emek verdiler ve en sonunda iktidar oldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30 yıl önceki videolarını izlediğinizde ne kadar da açık fikirli bir adammış diyeceğiniz konuşmalarla karşılaşmanız da normal. Değişen Erdoğan değil, pozisyonu. İktidarda olan muhafazakarlaşır, savunur, olduğu yerin üzerine kapanır, uzun süreli plan yapar, tek sesliliği önemser; muhalefet ise aksine daha saldırgandır, günlük düşünür, tek sesli değildir çok seslidir. İlki gibi davranarak muhalefeti, ikincisi gibi davranarak iktidarda kalmayı başaramazsınız.
YENİ FORMATIN KAZANIMLARI
CHP Kocaeli kavgalı, ‘parti içi demokrasi’ adı altında çok çirkin görünen eski danışma kurullarının formatını değiştirip bambaşka bir şey çıkardı ortaya. Yeni formatı 9 Aralık’ta yazdığım yazıda şöyle tanımlamışım, “Sıkılanlar biraz kürsü aramış, lakin ortada kürsü yok masa vardı. Kürsü hiyerarşi demektir, masa ise eşitlik. Eşitlik ise birlikte çalışma kültürünü geliştirir, cepheleşmeyi değil. Masalardaki katılımcıları duyunca bu fikrim iyice pekişti. Misalen eski milletvekilleri, mevcut belediye başkanları, mevcut milletvekilleri partinin gençleri ve üyeleriyle aynı masada buluştu. Esasında bu çok önemli bir şeye işaret ediyor. Yeni kuşak partililer masa sayesinde milletvekilleri ve daha tecrübeli partililerle hiyerarşik olarak değil yatay bir şekilde, yani eşit bir şekilde konuşma fırsatı yakaladılar.”
İKTİDARA HAZIRLIK
Yeni formatı iktidara hazırlanan bir siyasal partinin projesi olarak görüyorum, iktidarı hedefleyen, çok sesliliği kaybetmeden ortak bir söylem oluşturmaya çalışan bir hareket bu. Mesela raporda bu da var, katılımcılara sorular 5. Soru, “CHP’nin politikalarını uygulaması ve ilkelerini hayata geçirmesi için gereken iktidar stratejisi hakkındaki görüşlerinizi yazınız.” diyor. Cevapta tam olarak şöyle söyleniyor, “İl danışma kurulumuzda bu soruya en çok verilen cevap, açık ara "sözde ve eylemde birliktir." ve şöyle devam ediyor, “Temel konularda büyük farklılıklar, partinin toplum nezdindeki güvenini zedeleyerek, partinin iktidar için tek bir hedefe yönelmeye henüz hazır olmadığı imajını uyandırmaktadır. Parti; politikasının güven veren tavrını net bir şekilde belirtmelidir.” ve bitiriyor, “Özellikle siyasal iletişim, aktif her parti üyesi için önem arz etmektedir.”
RAPORDA BAŞKA NE VAR?
Danışma kurullarında katılımcılara 7 soru iletilmiş ve sorulmuş, “Türkiye ve Kocaeli için en önemli üç politika nedir?”
Kocaelili katılımcılar öncelikle; Eğitim, Ekonomim Kalkınma, Adalet ve Hukuk Devleti” konularını belirlemişler. Kente dair ise “Dirençli, Şehirler, Sağlık ve Sanayi.”
Sonra ise seçilen başlıklarda çözüm önerisi soruluyor, “Bir önceki soruda seçtiğiniz alanlarla ilgili temel politika önerileriniz nelerdir? Bu alanlardaki sorunların çözümü için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini kısaca açıklayınız.”
Bu sorudan sonra uzun uzun katılımcıların önerileri ve tespitleri özetleniyor. Ben iki üç başlıkta önemsediğim satırları aktarıp yazımı bitireceğim…
DEMOKRASİ VE HUKUK
“Demokrasi ve Hukuk Devleti” başlığında tek adam rejimine, kuvvetler ayrımına vurgu yapıldıktan sonra, “Öyleki ülkemiz son yıllarda açıklanan ‘dünya demokrasi indexlerinde’ 10 üzerinden 4 puanla ‘hibrit demokrasi’ olarak değerlendirilmekte, 4 puanın altı ‘otokrasi’dir ve ülkemiz demokrasisi bu eşikte risk altındadır.” tespiti yapılıyor. Evet bugün sosyal bilimler alanında siyasal bilimciler Türkiye’nin rejimini bir ‘hibrit’ rejim, ismini de rekabetçi otoriter rejim olarak koyuyor. Bu şu demek: Türkiye’de demokrasi ipince bir ipe bağlı, bir sonraki adımda hibrit rejim de ortadan kalkar ve tam otoriter/otokratik bir düzene geçilebilir. Bu yokmuş gibi davrananlar yaşadığımız şeylerin pek farkında değil!
GÖÇ KRİZİ
Bir diğer önemsediğim başlık Göç Krizi oldu. Herkesin malumu Suriye’de yaşanan iç savaşın bir tarafı da Türkiye oldu. Nihayetinde beş milyonu aşkın Suriyeli Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Bu göç planlı ve stratejik olarak yönetilemedi. Bu nedenle bu bir ‘kriz’ olarak ele alınıyor, yanlışlık yok. Raporda, “Doğu sınırlarımızdan gelen sığınmacıların sayısının artması, kent güvenliği, afet güvenliği ve konut krizi gibi bir dizi önemli sorunu da beraberinde getirmiştir. Sığınmacıların sayısındaki belirsizlik, yaşam alanlarındaki kontrolsüzlük ülkemiz için tehdit oluşturmaktadır.” Yerinde bir tespit, kim itiraz edebilir ki? Devamında ise, “Sığınmacıların güvenli bir şekilde ülkelerine döndürülmeleri amaçlanmalıdır. Geri dönüş anlaşmalarına özen gösterilmeli bir yandan ülkelerine dönmeleri sağlanırken diğer yandan da can güvenlikleri ve yaşam haklarına yönelik duyarlılık gösterilmelidir.
Aynı zamanda, ülkemizde yaşamlarına devam edecek Suriyelilerle birlikte yaşama duygusunu güçlendirici faaliyetler devam etmelidir.” deniliyor. Bu satırları iki açıdan önemsiyorum. Bir taraftan Suriyelilerin dönüşü önemsenir ve öncelenirken, diğer taraftan da ‘rasyonel devlet aklıyla’ eğer birileri kalacaksa-gerçekçi olunursa evet birileri istemesek kalacak- bu duruma dair de ‘birlikte yaşama kültürünü’ geliştirecek adımlar atılmalı deniliyor. Raporlarda ‘sırf’ birilerinden övgü almak için tespit yapılmaz, raporlar soğukkanlı ve gerçekçi olmalı. Bu nedenle bu satırları önemsedim.
EMEK
Son yazacağım başlık ise “Emek” başlığı olacak. Bu başlıkta yazılanlar sendika muhabiri olarak beni yakından ilgilendiriyor. Hemen başında, “Örgütlü toplum savunulmalıdır” deniliyor. İşçi kenti Kocaeli’den bahsedip, “işçilerden ve emekçilerden yana tavır alınmalı” deniliyor. Emek başlığına ek olarak, “belirlenen politikaların hangi toplum kesimine erişmek gerekir?” diye sorulduğunda çok önemli bir tespit yapılıyor. Şöyle bir öneri var, “Bu fabrikalarda çalışan işçilerin çoğunluğu muhafazakâr kesime mensuptur. Mevcut duruma muhalif olsalar da, CHP’ye yönelik kaygıları sebebiyle sağ muhalefet içerisinde hareket etmektedirler. Partimiz, bu muhafazakâr çalışanlara seslenmek için kendi araçlarını geliştirmelidir” ve bu satırlara ekleniyor, “doğrudan teması önemsemeliyiz.”
EKSİKLER
Toplanan öneri ve tespitlerden çok daha iyi bir metin çıkarılabilirdi ortaya. Bu yazı çizi işlerinden biraz anlayan biri olarak metinde yer yer acemilikler görmedim değil, lakin 24 oturumlu yapılan, yüksek katılımlı ve bol tespit/önerili, üstelik ilk kez yapılan bir şeyin acemilik barındırması gayet normal.
TAKİP ETMEYE DEVAM EDECEĞİM
Kocaeli’deki tüm siyasi partilerin organizasyonlarını takip ediyorum, etmeye devam edeceğim. Kamuya açık, ortak sese kulak veren, yeni şeyle deneyen herkes beni çağırabilir, fikrimi sorabilir… Onlara dair de yazı yazar takip ederiz. CHP Kocaeli’nin raporundan sonra yapılan tespit ve önerilere ne kadar uyulacak zamanla görülecek, o sürecin de takipçisi olacağız…
Not: İl Divan Kurulu’nda, yani raporda imzası olanlar: İl Başkanı Bülent Sarı, İl Sekreteri Sadun Azak, İl Eğitim Sekreteri Turgay Seyis, İl Saymanı Tülin Keçeci Güngör ve İl Bilişim Sorumlusu Eray Akbal.
[1] https://www.bagimsizkocaeli.com.tr/yazarlar/chp-kocaelide-buyuk-skandal
(2) https://www.noktagazetesi.com.tr/yazarlar/emirhan-akman/kursu-hiyerarsidir-masa-esitlik-chp-kocaeli-dogrusunu-yapti-307781