Bize gönderilenler
Piti'yi arıyorum. Bayramın 2. Günü akşamı kayboldu birden. 3. Gün sabah dolaştım, aradım, bulamadım.
Her şeyin üzerime geldiği bir akşamdı. Kaburgaları görünen bir avuç büyüklükteki Kara'yı aç ve susuz bulup eve getirdiğim akşam, balkonda ayaklarıma dolandı sarı beyaz ve avuç içi kadar olan Piti. “Neden ben?” dersiniz bazen. Bizi aşan yükler altında ezilirken bir karar vermeniz gerekir. Kutuyla balkona bırakılmış hasta minik bir yavru. Birine bakan, diğerine de bakabilir dedim. Toparlanmaları aylar sürdü. Şanssız bebekler böyledir. 1-0 yenik başlarlar.
Piti neredesin?
Her yere çiğ et bırakıyorlar. Dışarıdan bir yerden koku alıp, peşinden mi gitti? Misafir bir aracın içine mi girdi? Biri çarptı ve veterinere mi götürdü ? Götürmezler. Çok az insan var. Biri çarptı ya da öldürdü mü? Bilemiyorum.
Birlikte kardeş gibi büyüdüler. İlaç, iyi yemek, sevgi. Kara ve Piti. Kara Caravaggio, Piti Pittsburgh. Çocuklar isimlerini sorunca tekerleme gibi olsun diye.
Bayramın 1. Günü ikisini birlikte kucağımda severken, “Bu bayramı birlikte geçirdiğimizi unutmayın” dedim. Hayat sadece anlardan ibaret. Gerisi saçma sapan ve hayatla ilgili olmaması gereken bir dolu mücadele. Kediler anlar. Siz anladıklarını anlamazsınız.
Birini kaybetmek, normal sıradan zihnimizin üzerinde bir seviyeye çıkarır bizi. Size de olmuştur. Yukarıdan bakarsınız her şeye birden. Sıradan ve önemsiz olan her şey olması gerektiği gibi sıradan ve önemsiz olur, silinir hatta zihninizden uzunca bir süre. Allah’ın hikmeti. “ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLACAK” demiştim annemi kaybettiğimde. “Şu ana kadar olmadığı kadar kötü şeyler olacak...” 2018’di. Çok kötü şeyler oldu gerçekten. Birini kaybetmek sizi bir süreliğine olması gerektiği gibi belki, başka bir yere yükseltir ve oradan bakarsınız. Gidenin hediyesi ve bir anlığına açılan bir kapı gibidir. Ama sizi olmadığınız bir şeye dönüştürecek kadar uzun değildir bu kapının süresi. Biraz olmanız lazım önce. Kayıplar bizi büyütmeye yetmez ve tekamül etmezsek de, sıradan seviyemize ineriz yine.
Piti neredesin?
İyi biri olmak zor. Piti ve balkon grubunu yemek yaparken ayağıma dolanmasınlar diye kovaladım dün önce. Sonra yemek yedirirken sevdim, birlikte kahve içtik. Hangisi aklında kalır gidenin? Ya kalanın?
Veda etmekte zorlanıyoruz. Her şey hep böyle kalacak diye düşünmezsek belki de hayata devam edemeyiz. Ama hiçbir şey öyle kalmaz, olduğu gibi devam edemez hayat. Değişir.
Kayıplarla büyürüz. Çok acı ama korkarım ki böyle. Kaybetmeyen de büyümez ve aradaki seviye farkı kapanmaz diğerleriyle. Uzaylılarla yaşarız adeta bu yüzden, ömrümüzün büyük bir bölümünde. Ne anlaşılmak umrumuzdadır aslen, ne de anlayabilirler.
Piti neredesin?
Sevdiklerimizden koparıldığımız hiçbir bayram bayram gibi değildir. Ama bir şekilde, bir seviyede sevdiklerimiz aslen hep bizimledir. Alışılmadık bir biçimde de olsa.
Bizi aşan bir tarafı var hayatın.
“Elimizde olmayan nedenler yüzünden”
Elimizde olan imkanlarla onu değiştirip sevdiklerimizle birlikte “daha iyi bir hayat” yaşamak için, sandığımız kadar çok zamanımız ya da fırsatımız yok. Çok az ışık, çok az sinyal, çok az “Köprüden Önce Son Çıkış “ tabelası var. Yakaladık, yakaladık. Eğer biz “daha iyi biri, tekamül etmiş insan olmak” için ekstra çaba harcamazsak, gram değişmeden, bizi aşan dalgalara tamamen teslim olarak yaşar ve tamamen teslimiyetle gideriz.
Piti geldi ve şimdi de gerçekten gitti belki de. Bize kalan, kısacık anlar ve mesaj... Umarım bu kısa birlikteliğin mesajını iyi anlamışımdır.