Tersane işçisinin yolu kesmesiyle Cuma namazının ne alakası var?

Emirhan Akman

Emirhan Akman

Tüm Yazıları

Türkiye’de binlerce kamu işçisi iktidardan gelecek maaş zammı teklifini bekliyordu. İlk teklif 6 ay için yüzde 16’ydı. İşçiler haklı olarak tepki gösterdiler dediler ki, “Aklımızla dalga mı geçiyorsunuz?”. İkinci teklif yapıldı. Yeni teklif yüzde 17’ydi… İkinci teklif 27 Haziran Cuma günü, Cuma namazı sonrasına denk geldi. Cuma namazında ise konu, “Kamu hakkı dokunulmazdır” başlıklıydı. Hayatın bu yönünü hep sevmişimdir. Olmayacak şeyler bazen üst üste gelir.

CUMA NAMAZINDAKİ TERSANE İŞÇİSİ

Gölcük Tersanesi’nde bir işçi olduğunuzu düşünün ve Cuma namazına gittiğinizi. Aklınızda ikinci teklifin ne kadar olacağı sorusu var, henüz yanıt bulmamış ama ilk teklif sizi yeterince sinirlendirmiş. Türkiye’nin ‘stratejik’ bir kurumunda 35 ile 40 bin lira arası net maaşla çalışıyorsunuz… Çalıştığınız kurum o kadar önemli ki, ekmeğiniz için grev yapamıyorsunuz… Türkiye’nin savunması söz konusu. Yaşadığınız ülkede ortalama kiralar 20 bin liradan başlıyor, iki çocuğunuz var. İyi kötü bir arabanız olsun istiyorsunuz ama eşiniz çalışmıyor. Cuma namazındasınız, Allah’ı anmak, imanınızı kanıtlamak ve dua etmek için… Hutbeden bir ses yükseliyor ve hoca anlatıyor, “…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...” diyor Rabbimiz. Evet diyorsunuz ne kadar önemli bir konu, şüphesiz hepimiz için öyle diyorsunuz. Sonra Hz. Peygamberin uyarısını okuyor hoca, “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.” Nasıl itiraz edebilirsiniz ki? Elbette diyorsunuz, amin boynuna dolansın her kim alıyorsa… O ara ikinci teklifin 14.00’da duyurulacağı geliyor aklınıza, aklınızdan çıkarmaya çalışıyorsunuz. O arada hoca bitiriyor hutbeyi, “Kamu malından haksız kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır.” Şüphesiz diyorsunuz içinizden, “amin, inşallah herkes için” diyorsunuz. O an aklınıza kamu malını çatır çatır yiyen siyasiler geliyor, yaratılan rantlar, bildiğiniz kirli ilişkiler, hepsi gözünüzün önünde oluyor. Lüks araç konvoyları, havaya atılan onlarca milyon lira, ihaleler ve fazlası. Çocuğunuz işe giremiyor ama birileri gözünüzün önünde zenginleşiyor… Siz Cuma namazında saat 14.00’daki teklifi düşünüyorsunuz, buna mecbur bırakılmışsınız. Kızgın ama umutlusunuz.

İÇ CEPHEYE DAİR SORULAR

Üstelik haber kanallarında birileri size diyor ki, “iç cephe çok önemli, etrafımız düşmanlarla çevrili”. Sizin bu önermeye hiçbir itirazınız yok lakin kafanızda sorular var. Hepsi kafanıza uçuşuyor, kafanız karışıyor… Madem iç cephe bu kadar önemli, iç cepheyi bizim maaşlarımızdan kıstığınız paralarlar mı güçlendiriyorsunuz diyorsunuz içinizden. Üstelik siz iç cephe için değil, dış cephe için doğrudan çalışanlardan birisisiniz. İç cephede en huzurlu olması gereken, en rahat etmesi gereken işçi gruplarından birisisi sizsiniz; öyle ya sınırların öteki tarafında savaş varsa dev savaş gemilerini, denizaltılarını inşa eden işçi eve omuzları düşük, çocuğuna mahcup mu dönmeli? Cuma namazı bitiyor. Umutlusunuz, umut önemli şey diyorsunuz içinizden, önyargılı olmamak gerek.

GÖLCÜK TERSANESİ İŞÇİSİNİN PAYINI KİM YEDİ?

Sonra saat 14.00 oluyor, 15.00 oluyor ve en sonunda teklif açıklanıyor. Yüzde 16 olan teklif, yüzde 17’ye çıkmış. Dakikalarca ‘Kamu hakkı dokunulmazdır’ başlıklı bir hutbe dinlediğiniz geliyor aklınıza. Yapılan yeni teklif sadece yüzde 1 güncellenmiş! Eğer kamu hakkı dokunulmazsa, benim istediğim 1.800 lira net taban ücreti ve yüzde 50 zam talebim karşılanmıyorsa, kamunun bana ayıracak payı yoksa… Kamu hakkına kim dokundu? Kim Gölcük Tersanesi işçisinin payını yedi? Devamlı aklınıza sabrınız, umudunuz, hayalleriniz geliyor… Sonra birden teklifi sadece ‘yüzde 1’, sadece ‘yüzde 1’ güncelledikleri aklınıza geliyor, yankılanıyor zihninizde. Sinirleniyorsunuz, ama bu bir farkındalık hali, mükemmel bir an bu. Yüzde 1 aslında bize bir mesaj, “sizi umursamıyoruz, sizin hayatınızı, sizin çocuklarınızı, sizin dertlerinizi umursamıyoruz”, aslında bu bir sınama fark ediyorsunuz. Böyle anlarda insanın aklına tek bir şey gelir, kendini ispatlama ve varlığını yeryüzüne duyurma. Yok sayana karşı, var olduğunu ispat. İşte Gölcük Tersanesi işçileri böyle kapattılar yolu. Tam 30 dakika İzmit ve Yalova arasında hiçbir araba hareket edemedi… Sadece onlar istediği için iki şehir arasındaki ulaşım durdu. Böylece Cuma hutbesinde söylenen, ‘Kamu hakkı dokunulmazdır’ cümlesini hayata geçirdi Gölcüklü işçiler ve şöyle söylediler, “halkın sesi hakkın sesidir, bizi duyun!”.

Yorumlar (9 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...