Karın yağmasına izin vermiyoruz!
İnsan bazen siyasetten uzak bir gün geçirmek, havadan sudan konuşmak, öylece uzaklara dalmak istiyor. Bizim meslekte uygulanması mümkün değil ama insan istiyor işte...
Bugün sabah ofise gelirken geçmişi özlediğimi fark ettim. Dün akşam tüm Kocaeli’nin heyecanla beklediği kar yağdı. Bu yağışa kendini gösterdi diyebiliriz aslında. Şehrin yüksek noktalarında yer yer tutsa dahi şehir merkezinde sadece araçların üzerini süsledi...
O yüzden bugün çocukluğumdaki karı konuşmak istiyorum. 27 yaşında olduğuma göre çok eskileri konuşmayacağız. Yani sizi sadece 2000’li yılların başlarına götürebileceğim.
O yıllarda her mevsim kendine özel geçerdi. Yaz yaz gibi, kış kış gibi, ilkbahar ilkbahar gibi, sonbahar ise sonbahar gibi. En sevdiğim mevsim kıştı. Kar yağardı, dışarıda kar topu oynardık. Dilimle kar tanesi yakalamaya çalışır ve bir dilek tutardım. Genellikle anneme dair, babama dair, kardeşime dair ve bana dair dileklerdi bunlar.
Evimiz sobalıydı. Bazen sobanın üzerinde kestane kızartırdık. Okullar tatil olurdu, çok mutlu olurdum. Kışın okulu sevmezdim mesela... İçerenköy’de oturduğumuz sokakta bulunan hafif yokuştan aşağıya bir poşet ile kayardık. Belki de bu anılar bir elin parmaklarını geçmez ama hala dün gibi hatırlıyorum hepsini.
Kış aylarında sokağımızı kaplayan beyaz örtüyü ve onun getirdiği huzurlu atmosferi özledim. Küçükken camdan baktığım zaman her taraf bembeyaz olurdu şimdi ise bir sokak lambasının ışığında görüyorum kar tanelerini.
Artık karın doya doya yağmasına izin vermiyoruz. Kar hayallerimizde kaldı. İklim değişikliği ve küresel ısınma mevsimlerin hak ettiği gibi geçmesini engelliyor. Buna sebep olanlar ise biziz. İnsanlar...
Atmosferdeki karbon ayak izi miktarı ve her geçen gün artması tüm mevsimleri birbirine soktu. Kocaeli’deki zevk aldığım son yoğun kar yağışı sanırım 2017 yılındaydı. Tam 8 senedir kar tanelerini sadece havada görüyoruz. Kış mevsimini seven biri olarak benim üzüntümü sadece bu mevsimi sevenler anlar.
Kocaeli’deki yoğun sanayileşme, şehirleşme, betonlaşma kara engel oluyor. Belediyeler daha kar yağmadan vatandaş tarafından tepki çekmemek için çalışmalara başlıyor. Karın toprak ile buluşmasına izin vermiyoruz.
Şehirleşme büyük şehirlere kar yağmasının önündeki en büyük engel. Yeşil alanların yok olması, asfalt artışı, beton yığınları sebebiyle ilerleyen zamanda çocuklar karla tanışamayacak. Sanayi kuruluşları ve yüksek katlı binaların hepsi aslında birer soba. Isı haritamızı yükseltiyorlar.
Çocukluğumuzda özlediğimiz kışların geri gelmesi için en büyük çaba merkezi yönetim ve yerel yönetimlere düşüyor. Acilen büyük şehirlerde nüfusların azaltılması, taşınabilen sanayi kuruluşlarının Anadolu'nun başka şehirlerine taşınması ve daha fazla sanayi kuruluşu açılmaması gerekiyor. Elimizde olan yeşil alanlara ise sıkı sıkı sarılmalıyız.
Kar biraz da sessizlik demektir. Büyük şehirlerde insan sessizliği de özlüyor. Sessizliğin peşinde lapa lapa yağan karın ortasında yürümeyi çok özledim. Toprağın beyaz örtüyü, benim de çocukluğumu özlediğim gibi...