Çalıştığım iş yerinin müştemilatında bulunan, benimse olağandan biraz daha fazla oturduğum-tamam tamam olağandan çok fazla oturduğum- çay ocağında, iş yerinde yaşanan bir olay üzerine konuşurken; benden on üç –on dört yaş küçük, değerlendirmelerine önem verdiğim, “akıl yaşta değil baştadır” sözünü hak eden bir iş arkadaşımın “insan biraz bencil olmalı” sözü, sanki uzun zamandır içimde dönüp duran ama bir türlü kelimelere dönüşemeyen bir duygunun karşılığıydı.
Geçenlerde “canım kızımla“ insanın hayata bakışı ve yaşamın getirdiği sorunlar ve aldığı sorumluluklar karşısında duruşu üzerine tartışırken bu ifadeyi kullandım. Zannederim bu defa biraz açıklayıcı oldu. Bende bu haftaki yazımı bu ifadeye ayırmaya karar verdim. Ama bu köşe ekonomi konularına ayrılmış bir köşe olması hasebiyle konuyu bir şekilde ekonomiye bağlamam gerekecek. Nasıl bağlayacağımı henüz bilmiyorum ama bir başlayalım hele… Kervan yolda dizilir.
Bencillik, insanı nitelemek için kullanılan, olumsuz bir anlam taşıyan, diğer olumsuz anlam taşıyan nitelikler gibi, başkalarını nitelerken kullandığımız, ama asla kendimizi açıklarken kullanmadığımız, daha doğrusu kendimiz gerçekte bencil olsak bile bunu kendimize yakıştırmadığımız, insanı niteleyen, açıklayan, hayata ve olaylara karşı bir insanın tavrını gösteren bir kavram.