Erdoğan ile Davutoğlu’nun arasını açan 3 isim!
Parolamız belli.
Gazeteciliğe emek veriyoruz.
Yerel medyada Türkiye’ye örnek bir iş çıkardık.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ve son olarak Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu Nokta Medya’da ağırladık.
Her isim özel manşetler verdi ve ulusal medya gündem oldular.
Üç yayını sorunsuz şekilde tamamlayan Nokta TV ekibine, her açıklamayı anında gazetemizde yayınlayan bütün arkadaşlara gönülden teşekkür ederiz.
*
Son konuğumuz ise Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile ekonomiden yargıya, dış politikadan erken seçim tartışmalarına, düşen uçak krizine kadar her soruyu sormaya çalıştım.
Davutoğlu röportajımızı gazetemizden detaylı okuyabilirsiniz.
Köşeme ise dikkatimi çeken üç açıklamasını taşımak istedim.
*
Suriye’de yaşananları sorduğumda Davutoğlu, Türkiye’nin hamlelerini destek verdiğini belirtirken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açıklamalarını örnek göstererek dikkat çeken bir açıklama yaptı.
“ATATÜRK’ÜN MECLİS KONUŞMASINI ÖRNEK VERDİ”
“Şimdi Suriye’de bizim ne işimiz var? Suriye'de bulunmak Yeni Osmanlıcılık mıdır? Bunlar maceracı diyenler sesleniyorum: 24 Nisan 1920’de TBMM yeni açılmış. Osmanlı’ya karşı çıkan Emir Faysal Gazi Mustafa Kemal’den yardım talep eder. Gazi Mustafa Kemal, mecliste gizli oturumda yaptığı konuşmada Arap Kardeşlerimiz sonunda gerçeği gördüler, kendi hudut dahilimizde istikbalimiz için mücadele ediyoruz. Onlar da mücadele etmeye devam etsinler. Savaş sonrası biz kendileri ile Federatif ve Konfederasyon bir yapıda bir araya geliriz diyor. Bu Kemalizim adına bizi eleştirip Suriye’de ne işiniz var diyenlere sesleniyorum. Atatürk 1920’de Osmanlı Devleti’nin yıkıntıları üzerinde Cumhuriyeti kurarken Suriye ile konfederasyon kuralım diyor. Şimdi siz nasıl Suriye sınırını duvar kabul edersiniz.”
Davutoğlu, gelecek yıllar için konfederasyona dikkat çekti.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasını açan 3 ismi saydı.
Evet yanlış okumadınız.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Başbakanlığı bıraktığı süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasını açan 3 ismi açıkladı.
“Tek hedefim vardı Cumhurbaşkanımızı başarılı kılmak. Onun başarısını Türkiye’nin başarısı olarak gördüm. Ne zaman Sayın Erdoğan’a bir ok gelmişse göğsümü siper ettim. Cumhurbaşkanı ile bizim aramıza girip bedel ödettiren ‘Davutoğlu sizin elinizden liderlik alıyor’ diye tahrik eden 3 isim vardı. Sayın demeyeyim artık Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak. Ne oldu sonları. Berat Albayrak kendi kayınpederine istifasını yüzüne bile söylemeden İnstagram’dan istifa etti. Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanını zora sokan bir sürü iddialar ile kenara çekilmez zorunda kaldı. Binali Yıldırım son Aksakallar sürecinde gösterdiği zafiyet dahil Cumhurbaşkanı ile konuşacak bir şeyleri kalmadı.”
*
Ve son kritik sorum...
-Rus uçağının düşürülmesi olayında ‘emri ben verdim’ dediniz. Hala aynı noktada mısınız? O kararınızın arkasında mısınız?
“Rusya ile ilişkilerin düzelmesine en çok katkı yapan benim. Devlet yönetiyoruz. Sanal bir oyun içinde değiliz. 2010 yılında Rusya ile vizelerin kaldırılmasına, ticaret anlaşmasının geliştirilmesine benim Dışişleri Bakanlığı dönemimde karar verdik. Bütün Rus yetkililer 1 Mart tezkeresinde Amerika’ya bağımlı tutum almaktan çıkan Türkiye’nin Rusya’ya açılmasında beni önemli bir aktör olarak görürler ve çok da saygı duyarlar. Ne Putin ne de herhangi bir Rus yetkilinin bana karşı bir tutumu olmamıştır. Hiçbir Rus yetkilinin de Davutoğlu emir verdi uçağımız düştü dememiştir. Hepsi o dönem Sayın Cumhurbaşkanını eleştirdi.
“YARDIM UÇAĞININ İÇİNDE FÜZE PARÇALARI ÇIKTI”
Türkiye Cumhuriyeti kendi sınırlarını korumakla muktedirdir. 2012 yılında Suriye bizim bir MİT uçağımızı düşürdü. İstihbarar uçağımızı. 2015 yılında diğer uçak olayı yaşandı 2012 yılında bizim uçağımız düşünce biz Suriye’ye ambargo koyduk ve hava sahasını kapattık. Rusya bir kaç ay sonra başvuru yaptı. Suriye’ye insanı yardım göndereceğiz dediler. Rus tarafında söyleyin insani yardım indirdiklerini söylüyorlarsa geçsinler ama Ankara’ya indirip kontrol eder öyle geçiririz cevabını vermiştim. İnsani yardım değil de füze varsa bizim uçağımızı düşüren bir ülkeye yardım götürülmesine izin vermeyiz dedim. Ruslara bu bildirildi. Ruslar yok, indirip bakabilirsiniz şeklinde yanıt verdi. Bizim Merzifondan ve Balıkesir’den kalkan uçaklarımız eskortluk yaptı ve Ankara’ya indirdik. Millet bunu çok bilmez. Ruslar bizim indireceğimizi düşünmediler herhalde. Uçağın içinden füze parçaları çıktı. Gece yarısı arkadaşlar kaldırdı ve uçağın içinden füze parçaları çıktığını söyledi. Ben de füze parçalarına el koyun mürettebatı iyi ağırlayın yemek yedirin daha sonra geldikleri gibi Rusya’ya geri gönderin dedi.
“FÜZELERİ İADE ETMEDİK”
Putin o dönem Türkiye’ye gelecekti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bu tavır karşısında Putin gelmeyebilir şeklinde bir açıklama yaptı. Onun üzerine Sergey Lavrov’u aradım. Aramızda hukuk var. Bak dedim Sergey. Biz büyük devletleriz. Biz size bizim uçağımızı düşüren bir devlete malzeme gönderilmesine izin vermeyiz dedik. Bizim tarafımızdan Rusya tarafına yapılan bir saygısızlık değil. Yaptığınız yanlış askeri yardım gönderemezsiniz dedim. Ertesi gün Lavrov tekrar açıklama yaptı Türkiye ile aramızda sorun yok, Sayın Putin Türkiye’yi ziyaret edecek dedi. O füzeleri de hiçbir zaman iade etmedik.
“DAHA ÖNCE UYARDIK”
Türk Hava sahası yol geçen hanı değildir. Kara sahası gibidir. Edirne’den Yunan’lar tanklar ile girse izin verir miyiz? Veya Ermenistan veya başka bir ülkeden. Uçak düşürülmesi olayında da biz bir ay iki ay boyunca Sayın Putin’e Birleşmiş Milletler toplantısında söyledim, Sayın Erdoğan Sayın Putin’e G-20 dolayısıyla söyledi. Bakın dedik uçaklarınız hava sahamızı ihlal ediyor, etmesin dedik. Angajman kuralı 2012 yılında koyuluyor. Benim emir vermem mümkün olabilir mi? Rus uçağı 10 saniye ihlal ediyor. O uçağın pilotu Ankara’yı arayıp bana mı soruyor. Sormuyor. Ben en başından Başbakan olarak Genel Kurmay Başkanına talimat veriyorum. Genel Kuruma Başkanı Hava Kuvvetleri Komutanına, Hava Kuvvetleri Komutanı üs komutanına, Üs komutanı Filo Komutanına, filo komutanı da pilota emir veriyor. Bu şartlar oluşursa sormana gerek yok vururuz diyor.
“BENİM AÇIKLAMAMA RAĞMEN CUMHURBAŞKANLIĞINDAN AÇIKLAMA YAPILDI”
O gün o uçak Türk hava sahasını ihlal etti. Aynı gün hükümeti kuruyordum. Sabah genel kurmay başkanı aradı. Bir Rus uçağını düşürdük dedi. Sakın Rus uçağı düşürdük demeyeceksiniz. Kimliği belirsiz bir uçak sınırımıza yakın bir yere düştüğü görülmüştür diyeceksiniz dedim. Bunu Rusya ile askeri olarak Gerekirse Putin ile görüşerek hallederiz dedim. Ben bu talimatı vermeme rağmen Cumhurbaşkanlığı makamı Rus uçağını düşürdük diye açıkladı. Cumhurbaşkanı bunu açıklayınca Ruslar gurur meselesi yaptılar. Halbuki biz perde arkasında Ruslar ile görüşmeye başlamıştık. BU uçak bizim hava sahamızı ihlal edip Bayırbucak Türkmenlerini vuruyordu.
“KÜLLİYE İLE BAŞBAKANLIĞIN FARKLI HAREKET ETMESİ YANLIŞ”
Genel Kurmay Başkanımızı arayıp derhal Cumhurbaşkanımıza anlatın dedim. Cumhurbaşkanlığından bir işgüzar bu işi yaptı herhalde dedim. Açıklamayı çeksinler dedim. Cumhurbaşkanlığı açıklamayı çekti. Orada bir işgüzarın yaptığı işgüzarlık ile Türkiye Rusya ilişkileri krize girdi. Kim tarafından yapıldığı da araştırılmalı. Sonra niye sahip çıktım. Silahlı kuvvetlere sahip çıkmazsanız ordunun eli tetiğe gitmez. O pilota sahip çıkmazsanız, suçu orduya atarsanız ordu huzurlu olmaz. Şimdi görevde olsam bırakın Rusya'yı kim olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti hava sahasını ihlal edemez. Kriz çıktığında yönetmeyi bileceksin. Biz o süreci yönetecektik eğer o açıklama olmasaydı. Ruslarla daha sonra gayet düzenli ilişkilerimiz oldu. Görevden ayrılan başbakanı suçlamak kolay. Sonra herkes Davutoğlu dedi. Türkiye Rusya ilişkilerinin en iyi ilişki olması lazım. Ama o uçak Rusya Değil Suriye uçağı olsaydı ve İskenderun’u vursaydı. Kim hesap verirdi? Kim divan’ı harbe giderdi? Ben giderdim. Hesabı kim verecekse onun söylediği geçerli olur. En tutarlı kararı alır daha sonra izah ederdim daha önce yaptığım gibi.”