Vakit tamam! Zülfüyare dokunmaya geldim

Serhat Güneş

Serhat Güneş

Tüm Yazıları

Kimi zaman bir kelime yeter, bir taş yerinden oynar. Kimi zaman bir satır, yıllardır üstü örtülen bir gerçeği gün yüzüne çıkarır. İşte ben o satırların peşindeyim...

2018 yılından bu yana Kocaeli sokaklarında, salonlarında, meydanlarında haberin izini süren bir muhabirim. Sırasıyla En Kocaeli, Kocaeli Fikir, Kocaeli Gazetesi derken yaklaşık 3 yıldır Nokta Medya Bünyesinde bulunan Nokta Gazetesi ve Nokta TV’de emek veriyorum. Bu kez muhabir not defterimi bir kenara bırakmıyorum ama yanına bir de köşe ekliyorum. Çünkü artık zamanı geldi.

Daha önce teklif edildi, “Yaz” dendi. Ama ben “Henüz değil” dedim. Çünkü köşe yazmak, sadece kelimeleri yan yana dizmek değil; bir duruş sergilemektir. Ve o duruşun neye, kime dokunacağını bilerek yazmak gerekir. Şimdi o zamanı yaşıyorum.

Benim gazetecilik anlayışımda 'iyi yapanı alkışlamak' yok. Çünkü bu şehirde iyi iş yapan zaten kendi alkışını kendi tutar. Sosyal medyada, açılış kürsülerinde, reklam panolarında “ben yaptım” diye bağıran çok. Onlara bir de ben methiye dizmeyeceğim.

Benim işim, gösterilmek istenmeyeni göstermek. Saklananı bulmak. Üstü örtülmeye çalışılanı açığa çıkarmak. Rahatsızlık yaratmak pahasına da olsa, o yanlışlara dokunmak. Çünkü gazetecilik, konfor alanında yapılmaz. Hele ki köşe yazarlığı, hiç yapılmaz.

Bu köşede herkes kendinden bir parça bulamayacak. Hatta bazıları rahatsız olacak. Kurumlar, kişiler, makamlar… Belki de en çok onlar. Ama rahatsızlık, bazen iyileşmenin ilk adımıdır. Ve ben bu şehirde bazı şeylerin iyileşmesini istiyorum.

Bu bir “merhaba” yazısı. Ama aynı zamanda bir uyarı. Bu köşede suskunluk olmayacak. Bu köşede dostlar alışverişte görsün yazıları yazılmayacak. Bu köşede, Zülfüyâre dokunulacak.

BAŞKAN İZİN Mİ ALACAK OPERASYON YAPARKEN?

Bir süredir Türkiye’nin büyükşehir belediyelerinde yaşanan operasyonlar ülkenin bir numaralı gündemi haline gelmiş durumda. Hatta öyle ki kimilerinin Çözüm Süreci, kimlerinin ise Terörsüz Türkiye dediği süreci bile ikinci plana itti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile başlayan süreç, dalga dalga diğer CHP’li belediyelere yayılıyor. Gözaltılar, tutuklamalar, sabah baskınları… Hukukun işlediği söyleniyor ama siyasetin gölgesi her adımda daha da belirginleşiyor.

İktidar cephesi, “Biz karışmıyoruz, yargı görevini yapıyor” diyor. Ancak bu söylem, sahadaki pratikle çelişiyor. Son örnek, AK Parti İzmit İlçe Teşkilatı’nın danışma meclisi toplantısında yaşandı. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, yaptığı konuşmada öyle cümleler kurdu ki, yine kafalar karıştı. Ya da sadece bana yanlış geldi.

“Randevu mu alacağız operasyon yapmaya gelirken?” diyor Büyükakın. “Müsaitseniz size operasyon yapacağız mı diyecekler?” diye soruyor. Bu ifadeler, bir belediye başkanının ağzından değil de, bir savcının ya da emniyet yetkilisinin ağzından çıkmış gibi. Oysa kendisi yürütmenin bir parçası. Yargı sürecine dair bu kadar içerden konuşması, “Bu operasyonlar gerçekten bağımsız mı?” sorusunu daha da güçlü hale getiriyor.

Eğer süreç yargı eliyle yürüyorsa, neden bir belediye başkanı bu kadar rahat konuşabiliyor? Neden operasyonları sahiplenir gibi bir üslup kullanıyor? “Yurt dışına kaçanlar var” diyerek, henüz yargı kararı çıkmamış kişiler hakkında hüküm veriyor? Bu, sadece siyasi bir söylem değil; aynı zamanda yargıya müdahale izlenimi veren bir dil. Oysa Tahir Büyükakın, tüm konuşmalarında söylemlerini tartarak, gideceği yeri hesap ederek konuşan biri. Neden bu denli şahsi bir dil kullandı anlamadım.

İktidarın, muhalefet belediyelerine yönelik bu operasyonları “hukuki süreç” olarak sunma çabası, kendi içinden gelen bu tür açıklamalarla boşa düşüyor. Çünkü vatandaş artık sadece ne söylendiğine değil, kimin söylediğine ve nasıl söylediğine de bakıyor. Ve bu söylemler, sürecin siyasi bir hesaplaşma olduğu algısını güçlendiriyor.

Bu ülkede yargı bağımsız olacaksa, siyasetçiler susmalı. Operasyonları savcılar yapar, belediye başkanları değil. Eğer bir belediye başkanı operasyonları bu kadar içselleştirmişse, o zaman ortada bir yargı süreci değil, siyasi bir mühendislik vardır.

Ve biz gazeteciler, bu mühendisliğin çizdiği projeyi değil, perde arkasındaki planı sorgularız.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız