Gerçeği görmeyip görüntüyü yönetmeye çalışıyorlar
Geçtiğimiz günlerde Kocaeli’deki Saat Kulesi restorasyon çalışmaları sırasında çektiğim bir kare, ülke gerçeğini görünür kıldı. Aynı gün hem restorasyon haberini yaptım hem de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Saygınlar Kulübü’nün hemen yanında ağır demirleri sırtlayan yaşlı bir işçiyi fotoğrafladım. Bu fotoğrafı haberleştirdim çünkü orada gördüğüm şey yalnızca fiziksel bir çaba değil, sınıfsal bir çelişkiydi.
Bir yanda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin 65 yaş üstü vatandaşlara hizmet verdiği Saygınlar Kulübü’nde dinlenen emekliler; diğer yanda aynı yaş grubundan bir yurttaşın ağır demirleri sırtlaması. Bu kare, Türkiye’de emeklilik hakkının nasıl iki farklı gerçekliğe bölündüğünü gösteriyor: dinlenenler ve direnenler.
Haberin kamuoyunda büyük yankı uyandırmasının ardından CHP İl Başkanı Bülent Sarı’nın yaptığı açıklama, bu fotoğrafın taşıdığı sembolik yüke siyasi bir boyut da kattı. Ancak ne yazık ki İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) konuyu ele alış biçimi, bu sembolizmi gölgelemeye yönelik bir çaba olarak karşımıza çıktı.
Türkiye’de milyonlarca emekli, yaşlılık dönemini dinlenerek değil, çalışarak geçiriyor. 2023 verilerine göre Türkiye’de 15 milyonu aşkın emekli bulunuyor. Ancak TÜİK’in verilerine göre 65 yaş üstü çalışan sayısı 1 milyonun üzerinde. Avrupa ülkelerinde bu oran çok daha düşük. Bu fark, yalnızca ekonomik değil; sosyal politikaların da bir yansıması.
Emeklilik, sosyal devletin sunduğu bir dinlenme hakkı olmalıydı. Ancak Türkiye’de bu hak, birçok yurttaş için hâlâ erişilemez durumda. Bayram Ordukaya’nın çalışması, onun şahsı ile alakalı bir mesele değil sembolik bir durum.
Gazetecilik mi, Gölgeleme mi?
İHA’nın Bayram Ordukaya ile yaptığı röportajda kullanılan başlık, haberin özünü saptıran bir yaklaşım sergiliyor. “CHP il başkanının paylaştığı işçiden tokat gibi cevap” Bu başlık, meseleyi kişiselleştiriyor ve sınıfsal bir fotoğrafı bireysel bir tercihe indirgemeye çalışıyor. Oysa ben bu haberi Bayram amca olduğu için değil, Bayram amca üzerinden görünür hale gelen Türkiye gerçeği için yaptım.
Bayram amcanın çalışmasına duyduğu güven elbette saygıyı hak ediyor. Ancak bu güven, sistemin adaletsizliğini görünmez kılmamalı. Bayram amca röportaj verdi, ama onun açıklamasından daha uzun ve sert ifadeler barındıran açıklamaları ise aynı şantiyedeki diğer işçiler yaptı.
İHA’nın haberi, gazetecilikten çok bir pozisyon alma refleksiyle yazılmış gibi görünüyor. Kamuoyunun vicdanını yaralayan bir fotoğrafı, siyasi bir polemiğe dönüştürmek yerine, yapısal sorunları tartışmaya açmak gerekirdi. Ama belli ki bu tercih edilmedi. Ya da birilerinin ricası böyle olmasını sağladı.
Gerçekle yüzleşmeniz yeterliydi
Ben bu fotoğrafı çekerken, bir çelişkiyi belgeledim. Haberi yazarken, bir sınıf gerçeğini görünür kılmak istedim. Bu yazıyı kaleme alırken ise, o fotoğrafın anlamını korumak istiyorum. Çünkü mesele Bayram amcanın sırtındaki demir değil; o demirin neden hâlâ orada olduğudur.
Gazetecilik, perdeyi aralamaktır. Ve bu fotoğraf, o perdeyi araladı. Geriye kalan, bu gerçeklikle yüzleşmek. Fotoğraf ile yüzleşmek istemeyenler ise konuyu farklı uçlardan çekerek bükmeye çalışıyor.
Üstelik bu haber, benim çektiğim fotoğraf, bana sorulmadan ve iznim alınmadan servis edildi. Normalde bu etik dışı tutuma alışkınım, pek önemsemem ancak o görselin anlamının çarpıtılmasına nedeniyle haberi servis edenlere karşı gerekli aksiyonu da alacağımı belirtmek isterim.

Bir karede iki yaşlılık... Dinlenmek ve direnmekGündem
Nokta Gazetesi’nin fotoğrafı gündem oldu; Bülent Sarı; O anlar, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ispatıdırGündem
Bülent Sarı'nın paylaştığı işçi konuştu: Bir şeyler bildiğimiz için çağırdılarGündem