İzmit Ateşkes Anlaşmasını duydunuz mu?

Hüseyin DAVUTOĞLU

Hüseyin DAVUTOĞLU

Tüm Yazıları

İzmit Ateşkes Anlaşmasını duydunuz mu, duymadınız çünkü öyle bir anlaşma yok ama olabilirdi de...

Bunu nereden mi biliyoruz, Nutuk’tan…

Nutuk'ta pek çok olayda İzmit'i bulmak mümkün. Atatürk'ün gönlünde İzmit'in ayrı bir yeri olması bu büyük eserde kendini açıkça gösteriyor.

İstanbul ve Boğazları kontrol altında tutmak isteyen işgalci devletler için Kocaeli Yarımadası, Anadolu ile irtibatı sağlayan haberleşme ve ulaşım hatlarının bulunduğu stratejik bir coğrafyaydı. İki denize kıyısı olan Kocaeli, her anlamda Payitahtın anahtarı konumundaydı.

Milli mücadele yıllarında ise İstanbul ile Ankara arasındaki en önemli kilit noktaydı. İstanbul ile Ankara arasındaki tüm irtibat, lojistik sevkiyat İzmit üzerinden yapılırdı.

Nutuk'ta İzmit'in bu stratejik özelliğine önemli bir vurguyu Türk esirlerinin serbest bırakılması konusunda görmek mümkün.

Mesela Atatürk, Yunanistan ile yapılacak bir anlaşmada esirlerin serbest bırakılması gündeme geldiğinde bu işin yapılabileceği yerler arasında İzmit'i de gösterdi. Atatürk bu durumu Nutuk'ta açıkladı.

Atatürk, Büyük Taarruzu resmi bildirilerde önemsiz bir harekât olarak gösteriyordu. Maksadı durumu mümkün olduğu kadar dünyadan gizlemekti. Çünkü düşman ordusunu tamamen yok edebileceklerinden emindi. Bunu anladıklarında düşman ordusunu kurtarma girişimlerini olacağını tahmin ediyordu.

Gerçekten de taarruzun hemen ardından 4 Eylül 1922 tarihli bir telgrafla ateşkes konusunda İstanbul'dan haber geldiği bildirildi. Atatürk bu talebe verdiği 5 Eylül 1922 tarihli cevapta Yunan ordusunun kesin bir yenilgiye uğratıldığını, yeniden toparlanmasının mümkün olmadığını, Anadolu için değil artık Trakya için ateşkesin söz konusu olabileceğini söyledi. Eylülün sonuna kadar Ankara Hükümeti'ne başvurmaları halinde Yunanlılarla anlaşma yapılabileceğini dile getirerek şartlarını şöyle açıkladı:

-Ateşkes Anlaşması tarihinden başlayarak on beş gün içinde Trakya, 1914 sınırlarına kadar kayıtsız şartsız Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin sivil memurlarına ve askerî kuvvetlerine teslim edilmiş bulunacaktır.

-Yunanistan'daki esirlerimiz on beş gün içinde İzmir, Bandırma ve İzmit limanlarında bize teslim edilecektir.

-Yunan Hükümeti, Yunan ordusunun üç buçuk yıldan beri Anadolu'da yaptığı ve yapmakta olduğu tahribatı tamir etmeyi şimdiden taahhüt edecektir.

Atatürk, Eylül’ün sonundan sonra talep gelmesi halinde şartların değişebileceğini söyleyerek o zaman durumun kendisine ayrıca bildirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu yaklaşımıyla Atatürk, Yunanistan'ı bir an önce barış yapmaya zorluyordu. Aynı zamanda İzmit stratejik konumuyla bu önemli göreve aday yerlerden biri olarak kabul ediliyordu.

İzmit'in adını Nutuk'ta çok önemli bir yerde daha buluyoruz. O da mütareke görüşmelerinin yapılacağı yer konusunda. Büyük Taarruzdan sonra Ankara Hükümeti'ne İtilaf Devletleri Dışişleri Bakanları imzasını taşıyan 23 Eylül 1922 tarihli bir nota geldi.

Burada iki önemli nokta yer alıyordu. Bunlardan biri askeri harekâtın durdurulması diğeri de Barış Konferansı ile ilgiliydi. Ayrıca bu notada Boğazlardan, azınlıklardan ve Milletler Cemiyeti'ne girilmekten bahsediliyordu.

Konferansın toplanmasından önce, Yunan birliklerinin, itilaf Devletlerinin çizecekleri bir hattın gerisine çekilmesi için onların nüfuzunu kullanacağına da söz veriliyor ve bu konuda görüşmeler yapmak üzere Mudanya veya İzmit'te bir toplantı yapılması teklif ediliyordu.

Ancak Atatürk, 29 Eylül 1922 tarihinde bu notaya verdiği cevapta Mudanya Konferansı'nı kabul ettiğini bildirdi. Bu durum İzmit'in itilaf Devletleri tarafından da stratejik bir bölge olarak kabul gördüğü anlaşılıyor.

Bunun üzerine 11 Ekim 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Müttefik Devletler arasında Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı.