İzmitli büyük oyuncu Atıf Kaptan'ı hatırlar mısınız?
İzmit'te doğmuş büyümüş, neredeyse tüm ülkenin tanıdığı kaç isim sayabilirsiniz? Peki o saydığınız isimlerin içinde Atıf Kaptan var mı?
300'ün üzerinde filmde rol almış, Dar-ül bedayi'de "Hamlet" oynamış, "Bir Millet Uyanıyor" Yahya Kaptan olmuş bir isim Atıf Kaptan...
Mavi, anlamlı gözleri, sert ifadeli yüzü, babacan bile olabilen tavırları ile her rolün altından kalkabilecek ender oyunculardandı.
Türk Sineması'nın en önemli karakter oyuncuları arasında yer alan Atıf Kaptan, 1908'd İzmit'te dünyaya geldi. Babası İzmit'in eski ailelerinden Terzizade Emin Bey, annesi ise Kafkas'tan gelme bir ailenin kızı olan Naciye Hanım'dır.
Hayatının büyük bir bölümü, özellikle çocukluk ve ilk gençlik yılları, İstanbul'da Beşiktaş Sarayı'nda geçer. Büyük Teyzesi Ünsiyar Hanım, Sultan Mehmet Reşat'ın oğlu Şehzade Ziyaettin Efendi'nin ikinci hanımıdır. Atıf Kaptan'ın çocukluk yılları sarayın eğlenceli ve de gösterişli hayatı içinde teyzesinin çocukları ile dopdolu geçer. Her yaz Yıldız Sarayı'na göç edilir, kış geldiğinde ise tekrar Beşiktaş Sarayı'na dönülür.
Amcası ise Ünlü Enver Paşa'nın fedailerinde, daha sonra İzmit’te tütün tüccarlığı yapan, Kocaeli Bankası’nın kurucularından Yaprak Tütün Tüccarı İzmitli Mümtaz'dır.
1915'de öğrenim çağına gelen Kaptan, Teşvikiye'deki İttihat ve Terakki okuluna başlar. Daha sonra da yatılı olarak Nişantaşı Sultanisi'nde öğrenimini devam ettirir. Birinci Dünya savaşı tüm şiddeti ile devam etmektedir, bu ara Sultan Reşat vefat eder. Teyzesi Ünsiyar Hanım da Ziyaettin Efendi'nin Haydarpaşa'daki köşküne taşınır. Hal böyle iken Atıf Kaptan okuldan alınarak İzmit'e babasının yanına gönderilir.
Ancak İzmit'te düşman işgaline uğramıştır. Bu nedenle okul kapatılır. Buna rağmen Kaptan ve pek çok arkadaşı evini okul haline getiren Recep Hoca isimli bir kişi yardımı ile eğitimlerini sürdürürler. Tam bu yıllarda anneleri hasta olur ve onu kaybederler. Savaş hala devam etmektedir. Beş oğlu ile yalnız kalan baba bir süre sonra ikinci evliliğini yapar. Ezine Belediye Başkanı Talip Beyin kızı Nebile Hanım'la evlenir.
İzmit'in işgal yılarının canlı tanığı olan Kaptan, bakın o günleri nasıl anlatıyor;
“Bir gün memleketin ileri gelenleri, bu arada babamı, Enver Paşa'nın yaverlerinden amcamız Kaymakam Mümtaz Bey'i işgal kuvvetlerinin tutuklayarak hapsettiklerini gördük. Bu tutuklu kişilerin Malta'ya sürülecekleri söyleniyordu. Binbir zorlukla babamı, tutuklu bulunduğu tersanenin yanında hapishane olarak kullandıkları binada ziyarete gittik. Nihayet bazı nafiz dostların tavassutu ile peder, bu Malta yolculuğundan yakayı sıyırabildi. Bu defa evimiz işgalciler tarafından basılmaya başlandı. Silahlar arıyorlardı. İki günün biri, tersane bahçesinde, binbir iftira ile bir Türk kurşuna diziliyor ve biz bunları görüyorduk.”
Artık savaş bitmiş, Cumhuriyet ilan edilmiş ve Kaptan tekrar İstanbul'dadır. 1926'da İstanbul Umum Sigorta Şirketi'ne memur olarak girer. Ancak memur hayatı Kaptan'ı pek sarmamıştır. Aklında hep tiyatro vardır. Aynı yıl Muhsin Ertuğrul Avrupa'dan dönmüştür ve yeniden Dar-ül Bedayi'yi kurmaya çalışmaktadır. Bu arada da genç sanatçılar aranmaktadır.
Kaptan burada ilk olarak Hamlet piyesinde Talat Artemel, Zihni Rona, Avni Dilligil, Lütfi Ay gibi dönemin genç, bugünün ise tiyatronun temel taşları olarak bilinen oyuncuları ile sahneye çıkar. Piyeste ancak üç kelimeden oluşan konuşması ile bir papazı canlandırır. Ardından Taş Parçası, Hisse-i Şayia, Ceza Kanunu, Müfettiş, Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi, Hülleci ve Paydos isimli piyeslerde çeşitli roller alır.
Bu yoğun ve tempolu çalışma döneminin ardından Dar-ül Bedayi'den ayrılan Kaptan, 23 Mart 1931'de Dar-ül Bedayi Sanatkarları isimli küçük bir tiyatro topluluğuna katılarak İzmir'e gider. Sinemaya girişi ise 1930 yılında Kaçakçılar filmi ile oldu. Çekim sırasında meydana gelen kaza nedeniyle ancak bir sene sonra tamamlanabilen bu filmde Kaptan ikinci dereceden bir rol almaktadır.
1932'de Muhsin Ertuğrul'un yönetiminde, Nizamettin Nazif'in "Bir Millet Uyanıyor" isimli eseri filme alınır. Filmde öncelikle Atıf Bey'e Yahya Kaptan'ın yardımcısı Galip isimli küçük bir rol verilir ve film çekilmeye başlanır. Ancak filmin başrolü Yahya Kaptan tipi için uygun bir oyuncu halen bulunamamıştır. Rol Raşit Rıza'ya teklif edilir. Fakat istediği ücret çok yüksek bulunur ve anlaşamazlar. Sonradan role talip olan oyuncuların tipleri ise Yahya Kaptan rolü için uygun değildir. Bunun üzerine Muhsin Ertuğrul karizmatik yapısı ile dikkatini çeken Atıf Bey'e bu rolü teklif eder. Böylece oyuncu Yahya Kaptan rolü ile son anda filmde yer alır. Doğrudan sesli olarak çekilen filmde oyuncu öylesine büyük bir başarı elde eder ki "Kaptan" soyadını da bu filmden sonra alır.
Tür ayrımına girmeksizin 300'e yakın filmde irili ufaklı pek çok roller alan Atıf Kaptan çoğu zaman 'gücü' ve 'kötülüğü' temsil eden tiplerde; para ve iktidar düşkünü fabrikatör, zalim baba, ağa, casus ve yabancı albay rolleri ile tanınmıştır. Saray görgü ve terbiyesi ile yetişen Kaptan'ın karizmatik kişiliği, fiziki görüntüsü ve oyunculuktaki performansı bir araya geldiğinde küçük büyük oynadığı tüm rollerde başarı elde edebilmiş ve dikkatleri üzerine çekebilmiştir.
Sinemada yer aldığı belli başlı filmlerden söz etmek gerekirse bunlardan en ilginç olanları 1950'li yılların ilk dönemlerinde çekilen, fantastik ve bilim kurgu türünün Türkiye'deki ilk örnekleri olan Drakula İstanbul'da (Mehmet Muhtar, 1953) ve Görünmeyen Adam İstanbul'da (Ö. Lütfi Akad, 1955) filmleridir. Drakula'nın uzun dişlerini dünya sinemasında ilk kez gösteren bu filmde Kont Drakula'yı canlandıran Atıf Kaptan bu filmde belki de en iyi rollerinden birini oynama fırsatını buldu. Bilim-kurgu sinemasının Türkiye'deki ilk örneği olan Görünmeyen Adam İstanbul'da ise, H.G. Wells'in yine aynı isimli romanından sinemaya aktarılmış. Maalesef tüm örnekleri kaybolan bu filmi seyretme fırsatımız olmadığından Atıf Kaptan'ın buradaki performansından söz edemiyoruz. Ancak Kaptan'ın türünde dünya klasikleri arasına giren bu filmde yer almasını ilginç bir çalışma olarak değerIendirebiliriz.
Kore savaşını anlatan Şimal Yıldızı'nda (Atıf Yılmaz, 1954) Kaptan, kendisini komünist Koreliler'e silah satan bir tüccar olarak tanıtan ancak ABD gizli servisi adına çalışan bir subayı canlandırmaktadır. Otobüs Yolcuları'nda (Ertem Göreç, 1961), malzemeden çalarak inşaat yapan, halkı dolandıran bir müteahhidi, Duvarların Ötesi'nde (Orhan Elmas, 1964) çete reisini, Ankara Ekspresi'nde (Aydın Arakon, 1951) Nazi albayı von Klinger'i, Kızıl Tuğ'da (Aydın Arakon, 1952) ise, Hasan Sabah tiplerini oynamaktadır.
1935'te Yıldız Dergisi, 1954'te ise Türk Film Dostları Derneği tarafından En İyi Aktör ödüllerini kazanan Atıf Kaptan, 22 Nisan 1977'de film çevirmek için gittiği Ürdün'de hayata veda etti.
Bu vesile ile hemşerimiz, büyük oyuncu Atıf Kaplan'ı saygıyla anıyoruz...