Erdoğan çok haklı ama cüzdanımız buna müsait değil!
TÜİK’in verileri pek çoğunuza gerçekçi gelmese de sanırım nüfus ile ilgili rakamlara da itiraz etmezsiniz. “Enflasyonu düşük gösteren TUİK kesin nüfus rakamları ile de oynamıştır” demeyin ne olur, o kadar da değil. Ne kadar eleştirseniz eleştirin, TUİK dünya standartların iş yapan çok önemli bir kurum. Ülke ile ilgili tüm verilere ulaşabileceğimiz de tek yer.
Kocaeli’de istatistik verileri ile haber yapabilme, bu verileri yorumlayıp bir perspektif çıkartabilme yeteneğine sahip olunca da iş başa düşüyor.
TÜİK verilerinin tartışması bir kenara aslında açıkladığı veriler içinde satır aralarında kalan çok önemli bir sorun var, o da nüfus.
“Nüfus artışı mı sorun?” diye sorabilirsiniz ebette ama sorun nüfusun artması değil aslında, artmaması.
Her yıl nüfusunun biraz daha artması, ülke nüfusu 85 milyonu geçmiş olması sizi aldatmasın. Ülkemiz maalesef yaşlanıyor. Doğurganlık hızı ise her geçen yıl biraz daha azalıyor.
Ülkemiz her geçen yıl biraz daha yaşlanırken açıklanan nüfus projeksiyonu ise gelecek yıllarda durumun çok daha ciddi boyutlara ulaşacağını gösteriyor. Türkiye’de yaşlı nüfus oranının, 2030 yılında yüzde12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörülüyor.
Hani hep övündüğümüz, “genç nüfusa sahibiz” sözü var ya, işte o da yavaş yavaş yalan olmak üzere. TÜİK’in son verilerine göre, ülkede genç nüfus da azalıyor.
Kocaeli’de durum pek de farklı değil. Kocaeli’de de maalesef genç nüfusu her geçen yıl biraz daha azalıyor. Doğum rakamları ise önümüzdeki tabloyu daha da karamsar hale sokuyor.
Kocaeli’de 2019 yılında 29 bin 121 olan doğum sayısı, 2024 yılında 23 bin 396’ya düştü. Toplam doğurganlık hızı ise 2019 yılında 1,86 çocuk iken 2024 yılında 1,42 çocuk olarak gerçekleşti.
Doğurganlık hızı ülke genelimde 2014 yılından itibaren aralıksız düşüş eğiliminde. Toplam doğurganlık hızı son sekiz yıldır nüfusun yenilenme seviyesi olan 2,10'un altında kalmaya devam etti.
Bu tablonun altında şimdi bir sürü sosyal sebep sayılabilir ama hemen hemen her sorunda olduğu gibi bunda da temel sebebi ekonomi…
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla dile getirdiği “en az 3 çocuk” söylemi sonuna kadar haklı ama…
İşte o "ama"lar var ya "ama"lar, Orhan Veli’nin "Beni bu güzel havalar mahvetti" sözü gibi işte bizi de bu "ama"lar mahvetti…
Tamam, 3 çocuk yapalım, genç nüfusumuzu alttan gelecek olan yeni nesille çoğaltalım, enerjimiz, dinamik yapımız hep var olsun da nasıl olacak?
Çocuk bezi, maması, giysisi, daha sonra eğitimi ve benzer ihtiyaçları alt alta yazdığımız zaman ortaya çıkan rakamı kaldırabilecek aile sayımız ne kadar?
Ekonomik sorunlar sebebiyle var olma mücadelesi veren, çok fazla çalışmak zorunda kalan ailelerin çoğu için artık birinci çocuktan sonrası maalesef çok büyük bir lüks haline geldi.
Bu durumu da TÜİK'in verilerinde görmek mümkün. Yenilenmeyen nüfus evlerinde küçültüyor. Türkiye'de 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hanehalkı büyüklüğünün, azalma eğilimi göstererek 2024 yılında 3,11 kişiye düştü. Tek çekirdek aile olarak ifade edilen, yalnızca eşlerden veya eşler ve çocuklarından veya tek ebeveyn ve en az bir çocuktan oluşan hanehalklarının oran da azalıyor. Tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının oranı, 2016 yılında yüzde 66,4 iken 2024 yılında yüzde 63,5'e geriledi.
Yani işin sorunda ortaya çıkan tabloya göre, ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sonuna kadar hak vermek istiyorum ama cüzdanım buna müsait değil.