Ayılıp bayıldığınız o Pepe var ya…
13 Mayıs'ta, 89 yaşında hayatını kaybetti…
En yoksul devlet başkanı, eski gerilla, devrimci, bu uğurda senelerce hapislerde yatan, eziyet gören, bilmem kaç senelik Vosvos kullanan, yaşlı, tonton ve sempatik amca…
"Pepe" Mujica olarak bilinen José Alberto Mujica Cordano, Uruguay'ın eski devlet başkanı…
Ne kadar romantik değil mi?
Severiz tabi ki böyle insanları. Mütevazi, halk adamı, bizden biri…
Yaşam tarzı, duruşu, ülkesi için yaptıkları, elbette bunlara takdir edilecek davranışlar.
Ama benim ülkeme saygı duymayan birine, saygı duyamam…
Bizim “solcuların” romantizmi maalesef bende yok.
Benim güzel ülkeme “soykırımcı” diyen birine saygım yok.
Nereden mi çıktı bu fasıl, anlatayım o zaman.
Jose Mujica’nın memleketi Uruguay, Türkiye’nin Ermeniler’e soykırım yaptığını 1965’te kabul etmiş olan ilk ülke olduğunu biliyor musunuz?
2010 yılından devlet başkanı seçilen Jose Mujica’nın görevi devralmasından yaklaşık iki ay sonra, 24 Nisan 2010 sabahı Montevideo’nun Ermenistan Meydanı’na Ermeniler tarafından dikilen soykırım anıtını bizzat açtı! Mujica sonraki aylarda “Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915’te Ermeniler’e karşı yaptığı soykırımın uluslararası alanda kabul edilmesini” istedi ve Uruguay’ın Yukarı Karabağ konusunda Ermeni görüşlerini desteklediğini açıkladı.
Montevideo’da bir “Soykırım Müzesi” kurulması kararını onayladı, bu senenin yine devlet başkanı görevi sırasında, 1915 olayları konusunda konuşurken “Türkiye tarihindeki bu karanlık sahife ile yüzleşmeli ve yaptığı vahşeti kabullenmelidir” dedi, “Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü Organizasyon Komitesi” ne katılması için o gün yapılan daveti de kabul etti ve görevden ayrılacağı 1 Mart 2015’ten sonra Komite’nin çalışmalarında hazır bulunacağını bildirdi.
Ölümümün ardından methiyeler düzülen, başlara taç edilen, Mujica, Soykırım Komitesi’nin faal bir üyesiydi.
Peki nasıl olacak şimdi?
Sırf mütevazi yaşadığı için saygı mı duyalım düşmanlığına?
Öldü diye bahsetmeyelim mi bunlardan?
İşte bizim en temel sorunumuz da bu maalesef. Bir yere takılıp kalıyoruz, arkasındaki görmüyoruz.
Bindiği bilmem kaç senelik Vosvos, “soykırım” suçlamasını gizliyorsa, söyleyecek sözüm biter…