Part-time hayatlar: Ücretli öğretmenler iş arıyor!
Türkiye’de 80 binin üzerinde ücretli öğretmen görev yapıyor. Peki nedir ücretli öğretmenlik?
Öğretmen açığı bulunan okullarda geçici görevlendirilen ve ders başı ücret alan eğitmenlere ücretli öğretmen deniyor. Bir bakıma devlet öğretmen açığını kabul ediyor ancak atama yapmak yerine kısmi veya part-time çalışan istihdam ediyor.
Ders başı ücret karşılığı çalışma ise öğretmenlerin sadece girdiği ders saati kadar ücret alması ve tatillerde bu ücretlerin kesilmesi demek.
Resmi tatil, kar tatili ücret kesilir...
Hastalandın, rapor aldın ücret kesilir...
İzin almak zorunda kaldın ücret kesilir...
Peki sigorta? 30 gün yatmaz!
Sosyal hak yok!
Yılın sadece birkaç ayında ancak asgari ücret kadar alabilir. Bu da haftalık tüm ders saatlerinin(30 ders saati) tamamlanması durumunda. Yani öğretmen sınıf öğretmeni ya da özel eğitim öğretmeni olarak görevlendilmişse. Branş bazında ücretli öğretmenlerinin durumu daha kötü.
Ücretli öğretmenliğe hak kazanan bir kişi yılın başında takvimi açar ve tüm resmi tatilleri gözden geçirir. Resmi tatillerin hafta içine denk geldiğini gördükçe üzülür. Tatil üzer yani...
Çok sayıda ücretli öğretmen ek iş yapmak zorunda kalır. Okullardan çıkar markette, mağazada, fabrikada, depoda çalışır.
Bir anlamda ücretli öğretmenlik “Part-time hayat” demektir. Çift part-time... Part-part çalışıp tam zamanı göremezsiniz.
Devlet kadro açığı olduğunu kabul eder ama boşluğu ucuz iş gücü ile doldurur.
Üniversite mezunudur yetmez, formasyon alır yetmez, KPSS’ye girer yetmez, mülakata girer yetmez...
Haksızlık köprü olmuştur...
Okullar merdiven altı tekstil atölyesi midir? Okullarımıza, okumuşlarımıza bu reva mıdır?
Mevsimlik işçi muamelesi görürler.
Anne babalara, çocuklara da haksızlıktır.
Su ürünleri mezunu bir ücretli öğretmen 10 yaşındaki çocuğunuzun sınıf öğretmeni olabilir. Çünkü lisans, ön lisans mezunu olması fark etmeksizin görevlendirmesi yapılabilir.
Balık mı bu çocuklar?
Kurumlarımızda niteliğin azalması hayati öneme sahiptir. Niceliği yüceltip niteliği ötekileştiriyoruz.
Şimdi mevsimlik işçi gibi ücretli öğretmenler “Bizim için sezon sonu geldi” diyor. Okullar kapanmadan iş aramakla meşguller.
Ücretli öğretmenlik dönemin Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin o meşhur sözünü hatırlatıyor:
“Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim”
***
Petrol olmasaydı TÜPRAŞ ne güzel idare edilirdi...