Tanju Bağırgan… Yaşayan bir spor kütüphanesi!

Hafta başında gerçekleştirdiğim Ankara ziyaretimde ilk durağım, belki çoğunuzun adını ilk kez duyacağı ama spor dünyamız için son derece kıymetli bir isim olan Tanju Bağırgan oldu.
Spor bilimleri alanında yıllardır üreten, yazan, araştıran ve neredeyse her branşa dokunan eserleriyle tanınan bir akademisyen, araştırmacı ve yazar…
Bizim tanışıklığımız aslında yeni değil.
Yanılmıyorsam 2010 ya da 2011 yıllarında Kocaeli Üniversitesi’nde düzenlenen Curling Antrenör Kursu’nda temas kurmuştuk.
O dönemde açılan bir spor kitapları sergisinde, iki kitabını edinmiş ve kısa da olsa tanışma fırsatı bulmuştum.
Yıllar sonra yollarımız tekrar kesişti.
Bu kez sporun farklı boyutları üzerine saatler süren telefon sohbetleri yaptık. Konuştukça daha çok konuşasınız geliyor; çünkü sporun her yönünü kapsayan nadir bir bakış açısına sahip.

TANDOĞAN’DA BİR SPOR YAYINEVİ VE KİTABEVİ

Ankara’ya geldiğimde mutlaka uğrayacağıma söz vermiştim.
Sözümü tuttum ve Tandoğan’da açtığı spor yayınevi ve kitabevine gittim.
Burası öyle sıradan bir mekân değil; sporun konuşulduğu, eğitimin verildiği, samimiyetin ve sıcaklığın hissedildiği bir buluşma noktası olmuş.
İçeri girdiğinizde sadece kitap raflarını değil, sporun ruhunu da görüyorsunuz.

TÜRKİYE’DE AKADEMİK GÜÇ VAR AMA

Sohbetimizin ana konusu yine spordu.
Eğitimden performansa, altyapıdan yöneticiliğe; sporculuktan antrenörlüğe kadar geniş bir yelpazede çok kıymetli görüşlerini paylaştı.
Burada altını çizdiği önemli bir nokta vardı:
Türkiye’de spor bilimi alanında 208 üniversite, 83 Spor Bilimleri Fakültesi ve 18 BESYO var.
Toplam 2.280 akademisyen görev yapıyor; bunlardan 346 profesör, 504 doçent, 639 doktor öğretim üyesi, 400 öğretim görevlisi ve 422 araştırma görevlisi.
Yani sayı da var, bilgi de var ancak ne yazık ki bu akademisyenlerden gerektiği gibi yararlanılmıyor; bırakın yararlanmayı, çoğu zaman sistemin içine bile dâhil edilmiyorlar!

AKADEMİK BİLGİ İLE SAHA DENEYİMİNİ BULUŞTURMAK

Tanju Hoca’nın en değerli katkılarından birisi de uluslararası spor bilimleri kitaplarını Türkçeye kazandırması.
Bu kaynaklar yalnızca üniversitelerdeki akademisyenler için değil; federasyonlarda görev yapan antrenörler için de büyük önem taşıyor.
Çünkü antrenörlük artık sadece saha deneyimiyle değil, bilimsel bilgiyle de beslenmek zorunda.
Özellikle federasyonların düzenlediği antrenör vize seminerlerinde, konusunda uzman, akademik kariyere sahip hocaların eğitimci olarak bulunması kritik bir ihtiyaçtır.
Bu adım: antrenörlerin gelişimini, sporcuların performans artışını ve ülke sporunun uluslararası başarısını doğrudan etkileyecek güçlü bir köprü olacaktır.

YÖNETİMLERDE AKADEMİSYENLERE YER AÇMAK

Son dönemde bakanlığın aldığı kararla federasyon yönetim kurullarına iki eski milli sporcunun alınması sevindirici bir gelişme.
Ancak bunun yanına mutlaka spor bilimleri fakültelerinden hocaların da yönetimlerde yer alması veya en azından danışman olarak görevlendirilmesi gerekiyor.
Çünkü sporun geleceği hem sporculuk deneyimi hem de akademik bilgi birleştiğinde sağlam bir zemine oturabilir.

SON SÖZ

Ben bu ziyareti sadece bir sohbet değil, sporun geleceğine dair adeta bir ders gibi gördüm.
Tanju Bağırgan’ın bilgi ve birikimi, sporun her kademesi için yol gösterici nitelikte.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim…
Sporun gelişmesi için gerçek anlamda bilgiye, deneyime ve vizyona sahip insanlara ihtiyacımız var.
Tanju Bağırgan da bu isimlerden biri.