Buz üstünde gerçeklerle yüzleşmek!

Türkiye Buz Pateni Federasyonu üzerine yaptığım eleştirel paylaşımlar kamuoyunda farklı şekillerde algılanıyor.

Bir kesim, bu paylaşımları yapıcı ve yerinde bulurken, bir kesim ise seçim sonuçlarının doğurduğu bir kırgınlık ya da kişisel hırs olarak değerlendiriyor.

Oysa benim derdim kişilerle değil, bu sporun geleceğiyle ilgilidir.

Geçmiş dönemde federasyon yönetiminde, özellikle de shorttrack branşından sorumlu bir üye olarak görev yaptım.

O dönemde dönemin başkanı Sayın Gökhan Özdemir’in önderliğinde ve kurduğumuz ekibin ortak çalışmalarıyla bir ilki başardık:

Türkiye, buz pateninde ilk kez shorttrack branşında olimpiyat kotası alarak sporcusunu olimpiyatlara gönderdi ve olimpiyat altıncılığını elde etti.

Bu başarı tesadüf değildi; planlı, disiplinli ve liyakate dayalı bir çalışmanın sonucuydu. Bugün yaptığım eleştiriler de tam olarak bu noktadan kaynaklanıyor.

Çünkü biliyorum ki başarı kendiliğinden gelmez. Doğru zamanda doğru adımlar atmak, bilenlerle çalışmak ve liyakati esas almak gerekir. Eleştirilerim bir kırgınlığın değil, bilginin ve tecrübenin sonucudur.

Spor dünyasında eleştiriden korkulmaz, eleştiriyle güçlenilir.

Eğer amaç ortaksa -ki benim amacım bu sporda uluslararası başarılar, madalyalar ve kalıcı bir altyapı oluşturmaktır- o zaman bu uyarıları bir yol gösterici olarak görmek gerekir.

Bugün söylenenler ve yazılanlar dün elde edilen başarıların tesadüf olmadığını hatırlatıyor; yarını planlamak isteyenler içinse bir yol haritası sunuyor.

Çünkü buz üstünde gerçekler asla gizlenemez!