Sen neymişsin be abi!
Mazhar Fuat Özkan… Ülkemizin en modern, en yaratıcı, en sevilen pop müzik grubuydu.
Her albümü başlı başına bir şaheserdi.
Başlığı onların bir şarkısından esinlenerek attım.
Sen neymişsin be abi…

“Peki, peki anladık… Her şeyden sen anlarsın. Peki, peki anladık… Her şeyi sen bilirsin. Sen neymişsin be abi!
Bu satırları neden yazdığımı merak ediyorsunuz değil mi?
Anlatayım…
Geçtiğimiz gün Türkiye Buz Pateni Federasyonu’nun Erzurum’da düzenleyeceğini duyurduğu hakem kursu üzerine birkaç dostla sohbet ettik.
Sohbet sırasında, zamanında böyle bir kursa katıldığımı, hatta başarılı bir şekilde tamamladığımı anlattım. Bir anımı da paylaşmadan edemedim…

Kursun ilginç bir yanı vardı. Federasyonun organize ettiği ama Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanının olmadığı! bir kurstu.
O dönemde bunun ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu anlamamıştım ancak işin içine idareci olarak girince bunun ciddi bir hata olduğunu fark ettim.
Federasyonun talebiyle ISU, Hollandalı duayen isim Mr. Reiner Oostheim’ı görevlendirmişti.
Yanlış hatırlamıyorsam yıl 2014’tü. 15-20 kişi kadardık. Kurs, Ankara Bahçelievler’deki buz pistinin kafesinde yapılmıştı.

Mr. Reiner tüm katılımcılara tek tek sordu “Ne olmak istiyorsunuz?”
Herkes “Referee” derken, yalnızca ben “Starter” olmak istediğimi söyledim.
Hâlâ hatırlıyorum, “Senin yerin garanti, çünkü kimse starter olmak istemiyor” demişti. Haklıydı, çünkü kimse dediğimin ne olduğunu bilmiyordu.
İmtihana girdik. O dönemde hakem yoktu, dolayısıyla “Geçme notu” da pek aranmazdı. Herkes hakem oldu.

Yıllar sonra federasyon yönetimine girdiğimde yaptığımız ilk işlerden biri yeniden hakem kursu açmak oldu.
Çünkü Shorttrack yarışlarında 22 hakeme ihtiyaç vardı, bizde ise sadece 21 aktif hakem bulunuyordu.
Başkanımız Sayın Gökhan Özdemir’in desteğiyle Mr. Reiner’i yeniden davet ettik. Bu kez katılım çok daha yüksekti. 45 kadar hakem adayı katılım sağlamıştı. Eski hakemleri de çağırmıştık.
Çünkü bazı işler vizyon ister. Bilgi, cesaret ve ileriye dönük bakış açısı gerektirir.

İşte o dönemde federasyon başkanımız sadece sporculara değil, hakemlere de yatırım yapıyordu.
Ardından bir kez daha Mr. Reiner’i davet ettik. Bu kez kurs için değil ISU’nun yeni kuralları ve hakem eğitimi için Kocaeli’ye geldi.
O günlerde bu bize “Lüks” gibi görünüyordu, ama aslında başkan, uluslararası hakemlerimizin sadece kâğıt üzerinde değil, sahada da görev alabilmeleri için altyapıyı hazırlıyordu.
Bugün görüyorum ki hakem sayımız 40’lara ulaşmış ancak hâlâ kurslar açılıyor. Bu güzel bir şey… Demek ki camiamız gelişiyor.

Ama burada durup bir soru sormak gerekiyor…
Neden hâlâ uluslararası yarışmalarda görev alan bir hakemimiz yok?
Kağıt üzerinde var! Hatta 4-5 tane. Ama neden uluslararası yarışmalarda görev alamıyorlar?
Eksiklik hakemlerimizde mi yoksa federasyon yönetiminde mi?

Cevabı hepimiz biliyoruz aslında.
Onca emeğe ve çalışmaya rağmen hâlâ bir noktada tökezliyorsak bunun adı vizyonsuzluktur ve vizyonsuzluk bir camianın önündeki en büyük engeldir!
Sokrates’e atfedilen bir sözü hatırlatarak bitireyim:
“Cehalet mutluluk getirir.”

Ama biz biliyoruz ki cehalet mutluluk değil sadece yerinde saymaktır.
Buradan Merkez Hakem Kurulu’na ve federasyon yönetimine açıkça sesleniyorum…
Uluslararası hakemlerimizin sadece “İsimde” değil sahada da var olması için gerekli adımlar atılmalıdır.
Eğer hakemlerimizde eksiklik varsa eğitim ve destek sağlanmalıdır.
Çünkü hakemsiz bir yarışma düşünülemez ve hakemleri uluslararası tecrübeye kapalı bir camia hiçbir zaman gerçek anlamda büyüyemez.
Artık laf değil, icraat zamanı!
Kalın sağlıcakla…

