Saçmalığın imparatorluğu: TikTok ve boşluğun yüceltilmesi

Saçmalığın İmparatorluğu: TikTok ve Boşluğun Yüceltilmesi

Dijital çağda yeni bir imparatorluk kuruldu: saçmalığın imparatorluğu. Tahtına kimin oturduğu belli: anlamsızca dans edenler, sahte kahkahalarla bağıranlar, sürekli ekran karşısında boş gözlerle bakarak izlenme peşinde koşanlar. Bu tahtı sağlamlaştıran ise milyonlarca “like”, sonsuz scroll ve ekran başında geçirilen saatler.

Bir zamanlar insan zekâsı; sanatla, bilimle, fikirle alkışlanırdı. Şimdi ise algoritmaların ışığında büyüyen bir gösteri dünyasında, abartılı hareketler ve yüzeysel şovlar toplumsal gündemi belirliyor. Yaratıcılık, üretim ve emek arka plana itilirken, faydasızlık altın çağını yaşıyor.

Faydasızlığın Altın Çağı

TikTok gibi platformlarda bilgi, derinlik, düşünce görünmez kılınıyor. Çünkü kolay tüketilen içerik, derin içerikten daha hızlı ödüllendiriliyor. “Düşünmeye gerek yok, sadece dikkat çek” mottosu, kısa sürede milyonların bilinçaltına yerleşiyor. Böylece toplum, hızlı ve faydasız olanı ödüllendirmeyi öğreniyor.

Başına Buyrukluğun Normalleşmesi

Özgürlük söylemiyle pazarlanan içerikler, çoğu zaman yalnızca disiplinsizliğin ve hedefsizliğin parlatılmış hali. Kendi yolunu çizmek, düşünmek ve üretmek yerine; “boş ver, sallan gitsin” kültürü egemen oluyor. Özellikle gençler için bu, “cool” bir yaşam biçimi gibi sunuluyor.

Algoritmaların Görünmez Eli

Unutmamak lazım: Saçmalığın bu kadar hızlı yayılması kendiliğinden olmadı. Arkada görünmez bir güç var: algoritmalar. Onların tek derdi şu: “Kullanıcı ekranda daha uzun süre kalsın.” Bunun için de insan zihninin en ilkel dürtülerine hitap eden içerikler öne çıkarılıyor. Eğlence, şok, tuhaflık, gülünçlük… Çünkü bunlar beyne hızlı dopamin veriyor. Sonuç? Aptallık, aslında bilinçli bir mühendisliğin yan ürünü.

Kültürel Yozlaşma

Bir toplum, hangi içerikleri alkışlıyorsa o yönde şekillenir. Zekâ yerine yüzeyselliği, üretim yerine gösteriyi ödüllendiren bu düzen, yavaş yavaş bir kültürel çürüme yaratıyor. Artık çalışmanın, öğrenmenin, düşünmenin değil; dikkat çekmenin ve “viral olmanın” değerli olduğu bir çağdayız. Ve
bu dönüşüm, sadece bireyleri değil, toplumsal kimliği de şekillendiriyor.

Psikolojik Yönü: Dikkat Ekonomisi

TikTok’un “boşluğun imparatorluğu” olmasının bir nedeni de psikolojik altyapısı. İnsan zihni, hızlı uyaranlara bağımlı hale geliyor. Sürekli kaydırma hareketi, her birkaç saniyede bir yeni video görmek,
beynin dopamin sistemini yeniden biçimlendiriyor. Bu yüzden uzun yazılar okumak, bir konu üzerine odaklanmak giderek zorlaşıyor. Toplum yavaş yavaş düşünemeyen, sadece tüketen bir kalabalığa dönüşüyor.

Çıkış Yolları: Alternatif Bir Dijital Kültür

Peki, bu girdaptan nasıl çıkılır?

• Öncelikle, dijital farkındalık şart. Tükettiğimiz içeriklerin değerini sorgulamadan geçirilen her dakika, bu imparatorluğu daha da büyütüyor.

• Faydasız olanı değil, ufuk açanı desteklemek gerekiyor.

• Gençlere sadece “yasak” koymak yerine, alternatif üretim alanları yaratılmalı.

• Eğlenceyle bilgiyi, yüzeysellikle derinliği dengeleyen platformlar teşvik edilmeli.
Belki asıl mesele, algoritmaları suçlamak değil, bizlerin attığı her beğenide gizli. Çünkü imparatorluğu onlar değil, bizler kuruyoruz.

Son Soru: Kimi Alkışlıyoruz?

Bir anlık gülüş uğruna zekâmızdan, zamanımızdan, emeğimizden vazgeçiyor muyuz? Her tıklamada, her beğenide aslında kendi geleceğimizi mi ucuzlatıyoruz? Saçmalığın imparatorluğunu biz mi kurduk, yoksa o mu bizi ele geçirdi? Cevap, attığımız bir sonraki “like”ta gizli.

TikTok
SON DAKİKA HABERLERİ

Dr. Hakan Çolak Diğer Yazıları