Tuğladan Çok Daha Fazlası

Dr. Hakan Çolak

Dr. Hakan Çolak

Tüm Yazıları

Şehir Mimarisi Zihnimizi Nasıl Şekillendiriyor?

“Şehirler yalnızca yaşadığımız değil, hissettiğimiz

yerlerdir.”

Bir şehir düşünün… Sokaklarında yürüyorsunuz. Her köşe

başında nereye gideceğinizi biliyorsunuz. Cadde sonundan

gökyüzü görünüyor, bir pencerenin ardından uzakta tanıdık

bir yapı beliriyor. Farkında bile olmadan zihniniz rahatlıyor.

Çünkü şehir, sadece yollar, binalar ve tabelalardan ibaret

değil. Şehir aynı zamanda beynimizin içinde gezindiği bir

manzara.

Zihinle Kurulan Mekân

Uzun yıllar boyunca mimarlık, estetik değerler, kullanım

kolaylığı ve kültürel kodlarla ilgileniyordu. Ama son

zamanlarda mimarlar ile nörobilimciler, ortak bir sorunun

etrafında buluştu:

“Mekân, zihnimizi nasıl etkiler?”

Beynimizde yer alan hipokampus, hem anıları kodlar hem

de mekânsal yön bulmamızı sağlar. Bu da demek oluyor ki,

bir mekânın zihnimizde kalıcı olması; sadece ne

yaşadığımızla değil, o yerin bizde uyandırdığı hissiyatla da

ilgili. Bir merdivenin gıcırtısı, eski bir duvarın rengi ya da

köşe başındaki ağaç… Tüm bu detaylar, mekânları

sıradanlıktan çıkarır ve “yer” duygusu oluşturur.

Kaybolmak mı, Yön Bulmak mı?

Hiç büyük bir hastanede yönünüzü bulmakta zorlandınız

mı? Ya da bir AVM’de aynı köşeden üç kez geçtiğiniz oldu

mu?

Bu tür yerlerde ışık yetersiz, işaretler yetersiz ve tanıdık

hiçbir referans yoksa, zihnimiz paniklemeye başlar. Çünkü

yön kaybı, beynin “güvende değilim” tepkisini harekete

geçirir. Bu sadece psikolojik bir durum değildir, fizyolojik

stres tepkisi olarak da kendini gösterir. Nabzınız hızlanır,

dikkat dağılır, hata yapma riskiniz artar.

Oysa iyi bir şehir, insanı kaybetmez. Aksine, yönünü

bulmasına yardım eder.

Net geçişler, doğal ışık, tanınabilir yapılar ve yönlendiren

unsurlar, hem estetik hem psikolojik ihtiyaçtır

Şehirde Yön Bulmanın Anatomisi

Beynimiz mekânları sadece görmekle değil, hareket ederek

algılar. Yani önemli olan sadece varılacak yer değil, nasıl

varıldığıdır.

Renkli bir duvarın yanından geçmek, belirgin bir köşeyi

dönmek, bir parkın içinden yürümek… Bunlar sadece rota

değil, belleğin işaret taşlarıdır. Bu yüzden şehir içinde yön

bulmayı kolaylaştıran detaylar sadece estetik ögeler değil;

aynı zamanda hafızayı destekleyen bilişsel araçlardır.

İyi Tasarım, İyi Hissettiren Şehirdir

Yönünüzü bulabildiğiniz, ışıkla temas kurabildiğiniz,

alanlar arası geçişi hissedebildiğiniz yerlerde zihniniz daha az yorulur. Bu da yaratıcılığınızı ve odaklanmanızı artırır.

Stres azalır.

Ünlü virolog Jonas Salk’ın mimar Louis Kahn’a kurduğu

cümle bu konuda çok şey anlatır:

“Binalar sadece korunmak için değil, ilham vermek için

inşa edilmeli.”

Sonuç: Taşla Zihin Arasında Bir Yolculuk

Şehir planlarken yol, kaldırım ve yapıların yanı sıra artık şu

soruları da sormalıyız:

  • Bu alan yön bulmayı kolaylaştırıyor mu?
  • Burası insanlarda nasıl bir duygu bırakır?
  • Bellekte iz bırakacak detaylar var mı?

Çünkü şehir, yalnızca yaşanacak değil; hatırlanacak,

hissedilecek, yön bulunacak bir sahnedir.

Bir sonraki sefer yürüdüğünüz sokakta sadece binalara

değil, içinizde uyandırdığı duyguya da bakın. Belki de

mimarinin dokunduğu yer, tam olarak orasıdır.