Derya Sağlık

Derya Sağlık

Çalışanlarınız en iyi marka elçiniz olabilir mi?

İç iletişim güçlü olduğunda dışa yansıması da öyle olur.

Şirketler genelde dışarıya ne söylediklerine çok kafa yorar. Ama içeride ne söylendiğini ve daha önemlisi nasıl hissedildiğini çoğu zaman göz ardı ederler. Oysa pazarlamanın en etkili versiyonu bazen billboard’da değil, şirketin mutfağında başlar. Çünkü gerçek bir marka elçisi; takım arkadaşını kutlayan, iş yerini sahiplenen ve kurum kültürünü dışarı taşıyan çalışandır.

İç iletişim: Sessiz kahraman

Yazının Devamı

Sosyal medya yöneten herkes şu cümleyi en az bir kez kurdu bu ay: “Ya bir şey oldu... erişimler yerle bir!”

Merak etme, yalnız değilsin. Mayıs’tan beri bir tuhaflık var. Story izlenmeleri azaldı, Reels’ler tutmuyor, etkileşim resmen yere çakıldı. Ve işin kötüsü, kimse bir açıklama yapmıyor. Instagram sanki sessizce arka planda bir şeyleri değiştirdi ve biz hâlâ “ne oldu ya?” diye düşünüyoruz.

Instagram büyük büyük duyurular yapmadı belki ama algoritmanın ayarlarıyla oynamış belli ki. Bak neler fark ettik bu süreçte:

Sürekli aynı formatı paylaşan hesaplara erişim freni geldi. (“Her gün Reels atarım ben” diyorsan, dikkat!)TikTok’tan al, Reels’e koy mantığı artık işlemiyor. (Kopya içerik = görünmez içerik.)Takipçin bile senin içeriğini görmeyebiliyor. (Son dönemde çok duyduğumuz: “Hiç düşmüyor artık karşıma.”)Yani, algoritma artık daha seçici. Ne kadar uğraşırsan uğraş, eğer içeriğin “özgün ve taze” değilse seni pek öne çıkarmıyor.

Yazının Devamı

Instagram mı, LinkedIn mi? Markalar Nerede Olmalı?

Bugünlerde sosyal medya yöneten herkesin kafasında aynı soru dönüyor: "Instagram mı, LinkedIn mi? Nereye daha çok odaklanmalıyız?"

Aslında cevap şu: Kime hitap ediyorsun?

Yazının Devamı

Instagram Reels mi, YouTube Shorts mu? Kısa Video Savaşlarında Kazanan Kim?

Kısa videolar artık hayatımızın tam merkezinde. Bir yandan Instagram Reels, bir yandan YouTube Shorts... Her iki platform da bizi saatlerce ekrana kilitleyen videolarla dolu. Ama bir soru hep aklımızda: Hangi platform daha etkili? Hangisine içerik üretmeliyim?

Aslında cevap sandığımız kadar net değil. Çünkü her iki platformun da güçlü ve zayıf tarafları var. Hadi biraz detaylı bakalım.

Reels mi Shorts mu? Fark Nerede?

Yazının Devamı

Takipçi değil, topluluk: 2025’in dijital başarı kriteri değişiyor

Sosyal medyada uzun zamandır süregelen sessiz bir yarış vardı: “En çok kim takip ediliyor?”

Sayılar, grafikler, mavi tikler, ekran görüntüleri... Dijital varlığımızı hep bir sayı üzerinden tanımladık. Oysa 2025’e girerken bu ezber değişiyor. Artık soru şu:

Kaç kişi seni takip ediyor değil; kaç kişi sana güveniyor, seninle birlikte düşünüyor ve içeriklerinin bir parçası oluyor?

Yazının Devamı

Algoritma ile dans: İçerik mi insan mı?

Instagram, TikTok, YouTube… Sosyal medya platformları, yalnızca içeriklerin değil, aynı zamanda davranışların da algoritmalar tarafından yönlendirildiği dijital sahnelere dönüştü. Bir içeriğin viral olup olmayacağını belirleyen artık sadece yaratıcı fikir değil; platformun algoritmasıyla ne kadar “uyumlu” olduğu.

Algoritma Ne İster?

2024 yılında Hootsuite ve HubSpot tarafından yayımlanan sosyal medya raporları, Instagram algoritmasının en çok etkileşimi alan içerikleri öne çıkardığını, bu etkileşimin %72 oranında ilk 3 saniyede oluşan kullanıcı tepkisine bağlı olduğunu gösteriyor. Bu da, içerik üreticilerini saniyeler içinde dikkat çekecek “vurucu” girişler yapmaya zorluyor.

Yazının Devamı

Sabah kahvemi içerken Instagram’a bakmadan güne başlayamıyorum

Bir düşün: Gözlerini açar açmaz ilk yaptığın şey nedir? Alarmı susturmak, belki kısa bir esneme... ama çoğumuz için ikinci refleks: Telefona uzanmak. Bildirimlere bakmak, mesajlara göz atmak ve tabii ki Instagram’ı açmak.

“Sabah kahvemi içerken Instagram’a bakmadan güne başlayamıyorum” cümlesi artık neredeyse hepimizin ortak ritüeli oldu. Bu davranış biçimi aslında sadece bir alışkanlık değil; sosyal medya platformlarının bizim gündelik yaşamımıza nasıl sızdığını ve sabahın o en taze anlarında bile bizi nasıl etkilediğini gösteriyor.

Güne Instagram’la Başlamak: Alışkanlık mı, Strateji mi?

Yazının Devamı

Yapay zeka ile sosyal medyada yeni bir dönem

Siz de sosyal medyada “Bugün ne paylaşsam?” diye uzun uzun düşünenlerden misiniz? Ya da sürekli içerik üretmek zorunda kalmanın zamanla bir yük haline geldiğini hissediyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Günümüzde sosyal medya; sadece bir şeyler paylaştığımız bir mecra olmaktan çıktı, artık markaların, girişimcilerin ve bireylerin dijital vitrini hâline geldi. Ve bu vitrinde kalıcı bir yer edinmek kolay değil.

Ama güzel haber şu: Teknoloji yanımızda. Hatta çok güçlü bir yol arkadaşımız var artık — Yapay zekâ.

İçerik Üretiminden Kampanya Yönetimine…

Yazının Devamı

Bir mesajla kalp kırılıyor, bir emojiyle işler yoluna giriyor

Bir WhatsApp mesajında üç nokta mı koydun, yoksa kalp emojisi mi? Bu bile dijital iletişimin konusudur. Dijital ortamda nasıl anlaşıldığımız, iletişimi nasıl yönettiğimiz, artık bireysel ilişkilerimizi bile etkiliyor.

Eskiden bir tartışma yüz yüze yapılırdı. Göz teması kurulur, ses tonu hissedilir, belki bir omuz silkişi bile çok şey anlatırdı. Şimdi ise çoğu duyguyu bir ekrana yazarak anlatıyoruz. Kelimeler, emojiler, üç nokta... Bazen eksik, bazen fazla. Ama en çok da belirsiz.

İletişimin dili artık klavyemizde şekilleniyor.

Yazının Devamı

İçeriği beğeniyoruz, ama hiç okumuyoruz: ‘like’ kültürünün yüzeyselliği

“Harika görünüyorsun!”, “Çok güzel yazmışsın!”, “Kesinlikle katılıyorum.”

Peki gerçekten gördük mü? Okuduk mu? Yoksa sadece ‘beğenip’ geçtik mi?

Sosyal medya artık bilgiyle değil, biçimle yarışıyor. Başlık dikkat çekici mi, görsel filtreli mi, renkli mi? Harika. Okumaya gerek bile kalmadan beğen tuşuna basıyoruz. Dijital dünyada bir içeriğin okunması değil, etkileşim alması yeterli sayılıyor. İşte karşınızda modern çağın yüzeysel gerçeği: ‘Like’ kültürü.

Yazının Devamı

Aynada gördüğümüz bizle, Instagram’da gördüğümüz biz arasında kaç filtre var?

Sabah yataktan kalktığımızda aynaya bakıp gördüğümüz kişiyle, Instagram hikâyelerinde gördüğümüz “biz” arasındaki fark ne kadar büyük? Göz altı ışığı, cilt pürüzsüzleştirme, burnu biraz inceltme, hafif bir parıltı… Sonuç: Daha mutlu, daha ışıltılı ve daha “ideal” bir biz. Ama peki bu kimlik gerçekten bize mi ait?

Bugün sosyal medya sadece bir paylaşım platformu değil, bir vitrin. Ve bu vitrinde her şey kusursuz görünmek zorundaymış gibi… Paylaşımlarımıza filtre ekliyoruz, ama fark etmeden hayatımıza da o filtreleri taşıyoruz.

Dijital Kimlik, Gerçek Benliğimizin Önüne mi Geçti?

Yazının Devamı