Çetin Çıldır

Çağımızın vebası sosyal medya;

Algıyı onun üzerinden yönetiyorlar.

Yalan o derece hızlı yayılıyor ki, bir deli bir kuyuya taş atıyor, kırk akıllı çıkaracağım diye uğraşıyor ama çıkmıyor!!!

Dozunu tutturursan şüphe iyidir.

Genel kabul görmüş şeylere duyulan şüphe insanlığın gelişiminde önemli rol oynamıştır.

Aslında böyle çalışan beyinlere saygı da duyarım.

Rahmetli Erbakan ve Bahçeli'nin benzer noktaları ile başlayalım;

Erbakan eğer malum güç odakları ile uzlaşsaydı asgari 20 yıl iktidar garantiydi.

O savaşmayı seçti ve;

Yaz başıydı, dostum Naim İşeri ile Ulaşlı sahilde sohbet ediyoruz.

Peşpeşe birkaç soru sordu, dur dedim bu akşam ben soracağım.

Soru 1: Türkiye'nin çok büyük olacağından hiç şüphe duydun mu?

Bilinenin aksine gerçek savaşlar ordular değil istihbarat teşkilatları arasındadır.

Orduların savaşları yüksek sesle olur ve görünür, istihbarat savaşları sessiz ve derinden.

Dünyanın en büyük istihbarat örgütleri sorusuna büyük çoğunluk CIA, MOSSAD, KGB ve İngiliz istihbaratı diye cevap verir.

Türkiye'nin motor üretme hikayesi 1955'te, Gümüş Motor ile başladı.

Dönemin parlak mühendisi Erbakan ile.

Almanya'da kariyer yapmak yerine ülkesinde mücadeleyi seçen Erbakan bu alanda büyük bedeller ödedi.

Sekiz yıla yakın bir süredir yazıyorum, yazmakta bu kadar zorlandığım bir dönem olmadı.

Her biri birkaç yazıya konu olacak onlarca gelişme yaşanıyor, görüyor, izliyor ama yazamıyorum.

Bu birbirinden bağımsız gibi görünen, aslında birbirinin alt kırılımı olan gelişmelerin oluşturduğu büyük resmi görüyor ama yazamıyorum.

Uzun yıllar herkes hayatından memnundu.

Onlar üretiyor kullanıyor, bir veya iki üst versiyonunu üretince de eskisini sıfır fiyatının da üzerinde bize satıyorlardı.

Yedek parçalarını ve mühimmatlarını fahiş fiyatlarla veriyor ilave olarak kime karşı kullanacağımızın veya kullanmayacağımızın talimatlarını da ekliyorlardı.

Hedefi olan tüm devletlerin kendisine rakip veya düşman olarak tanımladığı devletlerde uyuyan hücreleri vardır.

Bu hücreler uzun yıllar sıradan insanlar gibi yaşar ve dikkat çekmezler.

Belki de kullanılacakları tek bir iş için sabırla beklerler.

Büyük bir hızla başlayan savaş yine büyük bir hızla durdu.

Biri uçak gönderdi bombaladı ve bekledi, diğeri füze attı sonra o da bekledi.

ABD on iki gün izledi ve B2 uçağı gönderdi bombaladı sonra o da bekledi.

Sıra İran'a gelince insanlar sormaya başladı;Türkiye İsrail savaşı olur mu?Cevap;Siz yıllardır kiminle savaştığımızı zannediyorsunuz ki?Tam olarak bu nedenle;Türkiye uzun yıllardır silah ambargosu altında. Kullanılacak silahları geçtik, kendimiz yaparız diye hammaddeleri bile ambargo kapsamında.Birileri taşları bağlayıp, itlerini serbest bırakarak zemin hazırlama derdinde.Sadece bu pencereden bakarsanız bile neye hazırlık yapıldığını görebilirsiniz.İran savaşı gösterdi ki, iki alan son derece önemli;- Hava sahanızı hava savunma sistemleri ve uçaklarınız ile kontrol edemezseniz olacakları çaresizce izlersiniz.- İstihbaratınız zaaf içinde ise merkezinizde en kritik isimleri kuş gibi avlarlar.Dünyada tek gerçek vardır GÜÇ, gücünüz oranında haklısınız.Uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler gibi kurumlar GÜÇ'lülerin hukukunu korur.Batı medeniyeti diye birşey de yoktur, Batı medeni falan değildir.Haçlı Seferlerini yaparlarken hangi ruh halinde iseler aynı yerdeler.Mesele biz neredeyiz, ne yapıyoruz?Beka dedikçe zıplayan, Milli Savunma Sanayii dedikçe alaya alan geniş bir kitleye sahip olsak da, özellikle son 10 yılda ciddi yol aldık.Para vererek alamadığımız hava savunma sistemleri konusunda mesafe alındı.Hisar A (Alçak irtifa) Hisar O (Orta irtifa) ve SİPER (Yüksek irtifa) seri üretimde.Elektronik harpte KORAL, sahada test edildi ciddi sonuçlar alındı.Hürkuş ve Hürjet ile ilk uçaklarımızı, ATAK ve GÖKBEY ile ilk helikopterlerimizi yaptık.İnsansız sistemlerde havada ve denizde dünya liderliğine koşuyoruz.MİLGEM projeleri ile donanma ciddi anlamda güçlendirildi.Gemilerimizin silah sistemlerinin yerlileştirilmesinde de ciddi mesafe alındı.Denizaltı sayısı arttırıldı, denizaltıdan denize, karaya ve havaya silah sistemleri eklendi.Ve KAAN 5. Nesil savaş uçağı seri üretime gün sayıyor.Kara gücümüzü söylemiyoruz bile.Tam olarak hazır mıyız, tabii ki değil, ama ciddi mesafe alındı.Yıllardır Milli Savunma Sanayii diyenler bugünleri anlatmaya çalışıyordu.Bunların hepsini hikaye olarak görenlere tavsiyemiz ya gidecek yer arayın ya da mezar kazmaya başlayın.Şunu da bilin ki ne sizi ne de bizi eğer kazanırlarsa bu topraklara gömmezler.Bunları siyaset zannedenler de derin uykuya devam edebilirler.Bunlardan İran'da da çok vardı bombalarla belki uyanmışlardır.İsrail kendi dini inanışlarına göre yönetilen, yaptıklarında akıl mantık aranmaması gereken bir terörist grup.Adamlar her gün net olarak ifade ediyor.En çarpıcı olanı son günlerde söylendi;Hamas ile çeyrek finali yaptık, İran ile yarı final, final de Türkiye ile olacak.İran ile görüldü ki;Savaş tek taraflı bir eylem ve biri başlatırsa mecbur katılıyorsunuz.Onlar bu zihniyette oldukça ki değişmez bu maç yaşanacak.Artık sadece zamanı bekleniyor ve bu süre çok da uzun değil.Bize de final yakışır zaten.

Çocukluğumda Tercüman Gazetesi’nde yayınlanan ve güreş hikayelerini anlatan pehlivan tefrikalarını okumayı çok severdim.Bir tanesinde;Devrin en namlı pehlivanı Kel Aliço ile Çolak Mümin isimli bir pehlivan karşılaşıyor.Arada ciddi kilo ve tecrübe farkı var.Uzun bir güreş sonrası Çolak Mümin Kel Aliço'yu açık düşürmeye yaklaşıyor ama net bir yeniş değil, hakem Çolak Mümin'i galip ilan ediyor.Kel Aliço itiraz ediyor;“Oldu mu usta!!!”“Oldu” diyor, o seni o kadar yener!!!Bu hikaye İmamoğlu'nun az farkla kazandığı ilk seçim sonrası aklıma gelmiş ve;İtiraz etmeyin, zorlamayın demiştim.Millet ile inatlaşıp galip geleni görmedim, onlarca örnek verebilirim, son inatlaşma o seçimdi ve sonuç malum.Son yerel seçimlerde İstanbul Gaziosmanpaşa'da seçimi CHP adayı kazandı.Meclis çoğunluğu ise Cumhur İttifakı’nda.Belediye Başkanı son olaylarda tutuklanınca başkanlığın meclis çoğunluğu ile Cumhur İttifakı’na geçişi söz konusu.Böyle bir geçiş net olarak milletle inatlaşma olur, devamını da tahmin etmek zor değil.Yakışan meclisin oy birliği ile CHP'nin gösterdiği adayı seçmesidir.O ilçenin halkının tercihine saygı göstermek ve bu onurlu hareketi yapmak, bir ilçeyi almaktan çok daha değerlidir.Eğer yapılmazsa;Hayatı boyunca CHP'ye ve onun gösterdiği hiçbir adaya oy vermemiş biri olarak söylüyorum;Bir sonraki yerel seçimde,Gaziosmanpaşa'da yaşasam CHP adayına oy veririm.Belki ben veremem ama emin olun oranın halkı büyük ekseriyetle bunu yapacaktır.Ufak hesaplar yapmayın, millet bir karar vermiş ona uyun;Yoksa milletle inatlaşanın sonu bellidir.Başkanı tutuklamak, görevden almak hukukun konusudur da;Yerine gelecek olanı seçmek siyasetin konusudur.Siyasetin temeli de milli iradedir.Bu yazıyı yazarken sonuca etki edeceğini ve sonucun değişeceğini düşünerek de yazmıyorum.Amacım safımı belli etmek!!!Milli iradenin, milletin iradesinin tarafındayım.Bilin ki;Eğer onunla oynamaya kalkarsanız;YOL OLUR!!!

Merkezinde CHP'nin olduğu muhalefet cenahında olan biteni ülke adına büyük üzüntü ile izliyoruz.Öyle veya böyle ülkenin yüzde 48'ini temsil ediyorlar.

Yaşananlar;

İktidardan nefret etse de aklını korumayı başarabilenleri büyük bir umutsuzluğa itiyor.

Aslında her şey Türkiye içindeki büyük altyapı devrimi ile başladı.

Başlarda yeni iktidara gelen siyasi partinin basit şovları olarak görüldü.

Kimileri de yandaşlara iş ve para aktarmanın yolu olarak gördü.

Bu yazı sistem analizidir, bir siyasi parti veya onların yönettiği belediyeleri hedef almamaktadır.

Hedef aldığımda zaten iktidar, muhalefet ayırmadan ve direkt isim vererek yazıyorum.

Yazmaya başladığım ilk dönemlerde sıkça, sonrasında da ara sıra bu konuya girdim.

Türkiye-Rusya yakınlaşmasının başladığı ilk dönemlerde;

Türkiye batıdan kopuyor, eksen kayması yaşanıyor diye çok konuşulurdu.

Bu dönemlerde yazdığım birçok yazının sonunda;

Bir konuya dikkat çekerek başlayalım.

Kim ne derse belli ölçüde haklı olacağı bir sürece giriliyor.

Destek verenler de olacak, karşı çıkanlar da.

Bir Yunanlı Türkiye'ye baktığında;

Savunma sanayiinde geldiği yer üzerinden ciddi tehdit görüyor.

Bu nedenle Savunma harcamalarını tarihi zirveye çıkarıyor.

Aslında her şey ne kadar da güzel başlamıştı, peri masalı gibi.

İstanbul'da ilk seçim çok yakın geçmiş, iktidarın tarihi hatası ile seçim yenilenmiş ve tarihi fark gelmişti.

Seçim kazanmanın üstadı Erdoğan da dememiş miydi;

2012 yılında kentsel dönüşüm yasasını çıkardın.

Yasayı geçtim, yardımcı olun diye vatandaşa yalvardın.

Müzmin muhalefetin koşarak Anayasa Mahkemesine gitti.

Özeleştiri yaparak başlayalım.

Kendisini dünyanın merkezi sanan yerel siyasetçilere ve onlara bu hissi verenlere saplantı derecesinde takıntılıyım.

Bu duygu objektif bakmamı engellediği için de yerel konulara pek girmem.

Bu ara gündem belediyeler. Rüşvet, irtikap, ihalede usulsüzlük, yolsuzluk.Sorun bundan ibaret mi?İktidar muhalefet ayırmadan asıl soruyu soralım;Belediyeler devlet tarafından verilen imkanların, aktarılan kaynakların yüzde kaçını hizmet olarak halka yansıtmaktalar?

Yüzde 5, yüzde 10 ne kadarını?Ne kadarını, siyasi saiklerle şişirilmiş kadrolara, saçma sapan sözde yatırımlara, başkanların reklamına, gezi, konser ve benzeri lüzumsuz işlere?

Sizce mesele sadece yolsuzluklar mı?Turpun büyüğünü nerede arayalım?Mesele birkaç zaaf sahibi belediye başkanı mı, sistem mı?Yerel yönetimler sistemini temelden tartışmanın zamanı gelmedi mi?

Düzenli takip edenler bilir;

2023 seçimlerini iktidarın kazanacağını, seçimlere bir yıl varken ve ekonomik kriz zirvedeyken defalarca yazdım.

28 Mayıs 2023 seçimlerinin hemen sonrasında iktidara yönelik, yerel seçimleri "Kaybedeceksiniz" başlıklı üç yazı yazdım.

Bu aralar en sık aldığımız soru bu.Cevabımız da hep aynı;

Siz yıllardır kiminle savaştığımızı zannediyorsunuz ki?

ABD-İsrail ekseninin İsrail'in güvenliği başlığı altındaki temel stratejisi;