Babamın esnaf dostları

Babamın Esnaf Dostları

Babam hem hipermarketler hem sadece esnafın olduğu güzide bir dönemde yaşadı. Orta ve sonra üst düzey bir memurdu, esnaf alışverişini yaparken, marketlere giderken ve bazen hipermarket fiyatlarına itiraz ederken. Fiyat karşılaştırırken. Malum. Memur maaşı azdı o zamanlar. Emekliyken de bu alışkanlık devam etti. Ne yapardı babam?

“Kızım marketlerde her şey olabilir ama esnaftan da alışveriş yapmak gerek. Market poşetini de göstermemen gerek gözüne sokar gibi. Ayıp olur.” derdi.

Çarşıdaki peynirci ile sadece Ezine ve teneke numarası değil, kızının işe girişini, oğlunun askerden gelişini de konuşurdu. Manavın annesi hala hasta mı, bilirdi. Bazen borç verdiği, fazladan alışveriş yaptığı esnaf arkadaşları, onu çok büyük bir sevgiyle bekler, hiç bırakmak istemezlerdi. Sigarayı bıraktıktan sonra, yemesi gereken taze ve kuru otları getirirlerdi bazen. İyi bir tereyağı varsa, ille de önce o alsın isterlerdi. Babam da keyifle, uzun sohbetli, muhabbetli alışverişlerinden mutlu ve huzurlu dönerdi. Hiç kötü bir şey vermezlerdi ona. O yüzden ilk bozuk ürün tecrübesini bir süpermarkette yaşadığında çok gücüne gitmişti. Şikayet etmişti. “Mehmet beyciğim, buyrun” diyen birini bulmak istedi karşısında ama, birkaç kişiden sonra Call Center’a kayıt bırakmakla bitti işi. Çünkü çok ama çok büyük marketler için, çok ama çok Mehmet bey vardı.

Oysa mahallede öyle miydi?

Sizin, bizim mahallemizde bugün de esnaf var, hipermarketler var, daha iyi müşteri ilişkileri yönetimleri olan süpermarketler de var. Ama sadece süpermarket, hipermarket olsun ister misiniz? Kasap Osman efendi de o köşede hep olsun diye düşünmez misiniz? İyi kalpli esnaf dostlar, kent ruhunun önemli bir parçası olarak, bizim de anılarımızda yer almıyor mu? Düşünce yetişen taksi durağımız, gece acil hastane işi için çağırınca bile gelmiyor mu? Okuldan dönerken çantayı bıraktığımız bir bakkal amca belki her semtte yok bugün ama keşke olsa. Bir kuaför Ayla teyze olmalı, bir tuhafiyeci Ömer amca ve kızı, sizi güvende hissettirmez miydi? Hala varsa bu tanıdıklık size iyi gelmiyor mu?

Bir keresinde cüzdanımı ve cep telefonumu kaybettim taksiden inerken fark ettim. Köşede her sabah Gazete ve her ay dergi aldığım kulübe olmasaydı, taksi parasını ödeyip, telefon açmasaydı, bana bir su verip üzülme demeseydi o gün, belki bugün bunun eksikliğini hissetmezdim ama iyi ki varlarmış. Hep olsunlar.

Gazete demişken, şimdi malum online giriyoruz okuyoruz gazetelerimizi. Babam bugün de onlara para vermek isterdi eminim. Paylaşımla, abone olmakla, reklamla destek olmak yetmezdi ona bugün de. Sevdiği köşe yazarlarına düzenli cevaplar yazardı. “Nasılsınız efendim?” diye başlar, çoluk çocuk ve sıhhatini sorar, tebrik eder, görüşlerini yazardı. Çünkü sevdiklerimiz ve hep orada olsun istediklerimize bunu göstermekle de, hissettirmekle de yükümlüyüz. Hep olsunlar istiyorsak.

Mahallenin terzisinden, sucusuna, kırtasiyeden, markete, bir selam, bir hatır sorma ve bayram öncesi biraz da olsa alışverişi paylaştırma, babamın döneminde yapılagelen ama bugün biraz unutulmuş bir kültür.

Tekrar yapalım. Ben yapıyorum elimden geldiğince. Babam görüyor ve mutlu oluyor biliyorum. Rahmet istedi canım babacığım. Nurlar içinde uyusun. Onun sevdiği esnaf dostları da inşallah kuşaktan kuşağa, o zamanki gibi güzel ahlakla ve verdikleri güvenle, yaşamaya devam edebilsinler inşallah.

Şehir Kültürü Esnaf Çarşı
SON DAKİKA HABERLERİ

Dilek Tosun Diğer Yazıları