ONUR MESELESİ
Bazen bir milletin hafızası, sandığımızdan çok daha derin bir kuyudur. Üstünü ne kadar tozla örtmeye çalışırsanız çalışın, dipten yine bir sızı yükselir; adına kimileri “vicdan”, kimileri “onur” der.
Son günlerde toplumun gündemine düşen bazı görüntüler, bazı ziyaretler, bazı “dostça tebessümler” var. Hani derler ya, “Gören de bilmeyen de sanır ki her şey doğal bir selamlaşma…” Oysa herkes bilir ki bazı kapılar, öyle kolay çalınmaz; bazı odalar, öyle rastgele açılmaz. Hele yılların iz bıraktığı meselelerde, insanların boğazına oturan düğümler vardır ki kolay çözülmez.
Memleket, acılarla yoğrulmuş bir toprak. Evine dönmeyen nice delikanlının ayak izleri hâlâ dağlarda dolaşırken, kimi sahnelerin toplumda burukluk yaratması pek şaşırtıcı değil. “Unutun artık” demekle unutulmaz bazı şeyler. Unutulur sananlar da, halkın hafızasının zayıf olduğunu düşünenler de, yanılır.
Ama ne hikmetse, bugünlerde öyle bir hava var ki, sanki bu ülkenin insanına hafızasını bir süreliğine kapatması, kaburgasını biraz daha genişletmesi, yüreğini biraz daha görmezden gelmesi telkin ediliyor. Ne kadar ince bir diplomasi, ne kadar derin bir strateji olursa olsun, milletin vicdan terazisi bazen o masaların üzerindeki dosyalardan daha gürültülü tartar.
Kimse yanlış anlamasın; barış, huzur, diyalog… Bunların her biri kıymetlidir. Fakat bazı şeyler vardır ki ne politik hesaplara sığar ne de protokol defterlerine. Çünkü mesele siyaset değil, mesele memleketin onurudur.
Bir milletin haysiyeti, bir fotoğraf karesine, bir ziyaretin “görünmeyen manasına”, bir tebessümün gölgesine kurban edilemez. Hele ki yıllardır gönüllerde bıraktığı acı hâlâ sıcaklığını koruyorken…
Bu yüzden kimse halktan “unutmasını” beklemesin. Unutmak, hafızanın değil; vicdanın işidir. Bazı şeyler unutulmaz, sadece içinde saklanır. Ve saklanan her şey, günü gelir bir söz olur, bir sitem olur, bir isyan olmasa da derinden gelen bir “yahu bu da fazla artık” fısıltısı olur.
Belki de mesele tam olarak budur:
Onur…
Bazılarının diplomasi dediği, milletin yüreğinde yara açıyorsa; o artık yalnızca bir ziyaret değil, bir sınavdır.
Ve herkes bilsin ki bu milletin hafızası güçlüdür.
Öyle kolay silinmez.
Öyle kolay unutmaz.
Vesselam