Herkes haklıysa, bu kadar haksızlığı kim yapıyor?

Bugün sokakta, sosyal medyada, iş yerinde, evde, mecliste, kahvede... Nereye bakarsan bak, herkesin kendine göre bir doğrusu, kendince bir haklılığı var. Herkes mağdur, herkes ezilmiş, herkes haklı... Ama işin garibi şu: Madem herkes bu kadar haklı, bu kadar adaletsizliği, zulmü, iftirayı, ihaneti kim yapıyor?

İnsan kendine toz kondurmaz olmuş. Aynaya bakıp da “Ben de hata yaptım.” diyebilen yok. Nefsine söz geçiremeyen, egosuyla dost olmuş bir toplumdayız. Biri bir hata yaptığında özür dilemek yerine, suçu başkasına atmayı meziyet sayıyor. En dürüst görünüp en arsız olanlar bile, pişkin pişkin “Ben haklıyım.” diye geziyor.

Toplum çürümeye buradan başlıyor. Kimse sorumluluk almıyor. Kimse “Ben yanıldım.” demiyor. Herkes parmak sallıyor, ama parmak kendine dönünce çürük çarık mazeretlere sığınıyor. Oysa bazen en büyük erdem, “Evet, burada yanlış bendeydi.” diyebilmekte gizlidir. Ama bizim toplumda bu cümle neredeyse yok oldu. Çünkü hesap soran çok, ama kendine hesap soran yok.

Çocuk annesine haklı, patron işçisine haklı, siyasetçi halka haklı, hırsız kendine bile haklı… Böyle bir denklemde hakikatin zerresi kalır mı? Bu kadar haklı insan arasında nasıl bu kadar çok yanlış, bu kadar çok acı, bu kadar çok kırgınlık olabilir?

Gerçek şu: İnsan kendini sorgulamayı bırakınca zalimleşir. Hatalarını görmeyen, başkasının yıkıntısında saray kurar. Kendi vicdanına kör olanın adalet terazisi sapar. Bugün toplumca yaşadığımız şey tam da budur. İnsanlar karşısında da bir insan olduğunu görmekten vazgeçmiş. Varsa yoksa ben ben ben. Bencillik almış yürümüş. Merhamet sıfır, vicdan yok.

Artık birileri durup “Belki de hata bende” diyebilmeli. Çünkü herkesin haklı olduğu bir dünyada, gerçekte hiç kimse masum değildir.

Vesselam.

SON DAKİKA HABERLERİ

Cengizhan Göksu Diğer Yazıları