Beyin-siz misiniz?
BEYİN-SİZMİSİNİZ?
Evet.
Beyin-siz misiniz?
Yoksa,
Beyinsiz misiniz?
Kendi fikri olmayan, kendi doğrusu olmayan, kendi aklını çalıştırmayan milyonların arasında boğuluyoruz. Ne söylersen “evet” diyen, ne verirsen kabul eden, ne dayatırsan boyun eğen koca bir güruh…
Düşünmek mi? O zahmete girmezler.
Sorgulamak mı? Onların harcı değil.
Kendi yolunu çizmek mi? Aman, başlarına iş almak istemezler.
Onlar, başkasının ağzından çıkan cümlelerle konuşan, başkasının gözleriyle bakan, başkasının aklıyla yaşayan zavallı kalabalıklar.
Ve işin en acı yanı ne biliyor musunuz?
Kendilerine ait hiçbir şeyleri yok! Ne bir fikirleri var, ne bir duruşları, ne bir kişilikleri…
Sadece birer boş kabuk gibiler. İçleri bomboş, dışları kalabalık.
Bu yüzden, bir yanlış milyonlarca kez söylense, hepsi alkış tutar.
Bir yalan yeterince yüksek sesle tekrarlansa, hepsi iman eder.
Bir haksızlık ortalığı kaplasa, tek bir kelime etmezler.
Çünkü bu insanlar için hakikat değil, uyum önemlidir. “Sürü ne yapıyorsa ben de oradayım” mantığıyla yaşayan bir güruhun içindeyiz.
Ve tam da bu yüzden…
Bugün haklılar eziliyor, liyakat gömülüyor, ahlaksızlar baş tacı ediliyorsa…
Sebebi, işte bu evetçiler ordusudur!
Onlar yüzünden kötülük büyüyor, onlar yüzünden zalimler güçleniyor, onlar yüzünden hak yerle bir ediliyor. Bu her alanda böyle.
Bu insanlar, kendilerine dokunulmadığı sürece her şeye razı olan sessiz işbirlikçilerdir.
Bir zulüm, bir haksızlık, bir yolsuzluk, bir ahlaksızlık karşısında susarak taraf olurlar.
Ama sonra dönüp “Ben bir şey yapmadım” derler.
Hayır!
Tam da hiçbir şey yapmadığın için suçlusun!
Sokrates, “Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez” demişti.
Ama biz öyle bir çağdayız ki, düşünmeyenler baş köşede, sorgulayanlar hedefte.
Beyinsizler alkışlanıyor, düşünenler susturuluyor.
Ve biz hâlâ anlamıyoruz ki, aklını kiraya verenler, sonunda özgürlüklerini de kiraya verirler.
Artık bu sessizliğin bedelini çok ağır ödüyoruz.
Düşünmeyen toplumlar, düşünen azınlıkların oyuncağı olmaya mahkûmdur.
Ve bu halk, bu toplum, kendi beynini kullanmayan milyonlar yüzünden çürüyor.
O yüzden buradan, o büyük sürüye son bir söz:
Hakkınızı arayın hesap sorun,eleştirin.
Kendi cümlenizi kurun, kendi aklınızı çalıştırın!
Yoksa, bu topraklarda düşünmeyenler değil, düşünenler sürgün edilecek…
Ve siz, sessizliğinizin kefaretini, çocuklarınızın geleceğiyle ödeyeceksiniz.
Vesselam.