Savunma Sanayisinde AR-GE Tasarım ve Özgün Projeler Süreci

İhtiyaçlar, beklentiler, tedarik zorlukları için yapılan çalışmalar aslında bir şekil almaya başlamıştı. İhtiyaç analizleri netleşmeye başlamış bunların yerlileştirilmesi için alınacak önlemler yol haritaları çıkmaya başlamıştı. Özetle bir platforma sahibiz ancak revizyon için yedek parçaya muhtaç isek ve bunu tedarik etmekte risk görüyorsak; bunu üretim envanterine aldık. Kendimiz bir platform üretmek istiyorsak önce AR-GE sonra tasarım ve sonra tedarik için çalışmaları başlattık.

Süreci yukardaki şekilde ikiye ayırdık, elbette aynı şekilde imalat için gerekli olan süreçte planlandı… İhtiyaç, AR-GE, tasarım, malzeme, üretim hattı… yapılmış olan ihtiyaç analizleri gerekli noktalara iletildiğinde süreçte bu ürün için bir AR-GE süreci başlatıldı. Dünya patenti, sertifika problemi araştırıldı. Bize gerekli ve patentli bir ürün ise gerekli tasarım çalışmaları ile üretilebilecek hale getirildi veya yeniden, sıfırdan tasarımlar yapıldı; ilginç olan bu çalışmalar sırasında ihtiyaç olarak belirlenen ürünlerin çok daha kaliteli ve fonksiyonel olanlarına sahip olma şansını yakaladık. Şunu net olarak gördük ki “ biz tasarım ve üretimde dünyanın zirvesinde veya üzerindeyiz”. Bu bize çok ihtiyacımız olan özgüveni de sağladı. Belki kopyalamak üzere elimize aldığımız bir ürünün çok daha gelişmiş ve fonksiyonelini yapma şansı bulduk. Bu elbette bir kez daha bu ekosistemin mühendisleri için şapka çıkartmayı gerektiriyor.

AR-GE tasarım için en önemli enstrümanlardan biride malzemedir. Bir ürünü neye göre tasarlayacaksınız? Elbette fonksiyonel olarak ondan beklentiler tespit edilmiş; fakat bunu hangi malzeme ile yapmayı planlıyorsunuz? Bu malzeme öyle olmalı ki bu ülkede üretilebiliyor olmalı veya üretilebilir olmalı… Ulaşımı mümkün olmayan bir malzeme ile tasarlanan platform, ürün ne kadar mükemmel olsa da üretimi yine önümüzde problem olarak duracaktır. AR-GE, tasarım, malzeme tarafını hallettik ise şimdi diğer bir süreç ile karşı karşıyayız… Bunu kim üretecek? Bunu kim üretecek sorusu ve bunun çalışmaları aslında tam da KOCAELİ Sanayisi olarak bizim gol yediğimiz nokta…

Türkiye savunma sanayinde bu süreçte KOCAELİ SANAYİ platformu olarak çok az şey yapabilmişiz. Şahsi görüşüm ki analizini beraber yapalım; bu şehir maalesef bu konuda önemli gol yemiş… Daha önce müteakip seferler bunu dile getirdim ve zaman zaman tepki aldım; ancak yine söylüyorum “ bu şehrin sanayi ve iş hayatına yön veren kurum ve kuruluşların başındaki isimler bu konuda sorgulanmalı ve cevap verebilmeli” kanaatindeyim… Şimdi eldeki imkanlara bakalım…! Türkiye de savunma sanayi hamlesi başlıyor; aynı dönemde Sanayi Bakanımız Sayın Fikri IŞIK bu şehirden, o zaman Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü ve Aselsan Genel Müdürlüğüne atanan Şimdi Savunma Sanayi Başkanlığımızı yapan Sayın Prof. Dr. Haluk GÖRGÜN hocam bu şehirden… farklı ve çok isim var uzun olacak yazmayacağım. Limanımız var, havaalanımız var, 10 tane organize sanayi bölgesi var, teknik üniversitemiz var, Bilişim Vadimiz var, binlerce sanayi kuruluşumuz ve on binlerce mühendis akademisyen, yüzbinlerce usta, işçi bütün altyapı hazır… Maalesef savunma sanayinde yokuz… Şimdi buradan bakınca bu imkanları kullanması gereken, bu isimler kapısında yatması gereken, bu şehir için istemesi gerekenler kimlerdi; bu şehrin sanayicisini işadamını temsil ediyoruz diyen kurumlar değil miydi? Ben mi yanlış düşünüyorum? Ne yaptı bizim Sanayi Odamız? Ticaret Odalarımız? Esnaf kuruluşlarımız? Derneklerimiz? Yaptılar da biz görmüyor isek anlatsınlar. Kocaeli'de bu imkanlar varken Ankara Kazan'da yeni kurulan HAB bölgesi neden oldu? Kocaeli sanayicisi bugün yüzde 50'lerin altında kapasite kullanırken halen niye farklı farklı şehirlerde savunma sanayi organize sanayi bölgeleri kurulmaya çalışılıyor?

Bir şehirde eğitim altyapısı, liman, havaalanı, 10 tane OSB, iki tane çevre yolu varken bu işin içinde olamıyorsa gerçekten sorgulanmalı… Şu anda AİRBUS şirketi elinde olan “şahsen çalışmada bulunduğum için söylemekte sakınca görmüyorum” 80 milyar dolarlık siparişi imal ettirecek sanayi kuruluşları arıyor. Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıda TCI şirketi ki dünyanın en güçlü uçak bakım şirketleri arasında yer almaktadır bir Türk kuruluşu olarak gurur kaynağımızdır, kendi söylemleri ile depolarındaki yedek parça miktarının 1 milyar dolar civarında olduğunu söylediler “SABİHA GÖKÇEN LOKASYONUNDA “ sordum bizzat “ ne kadarı yerli üretim” diye konuşmaya bile değmez bir rakam… Belki bu eleştirilere kızacak kişiler ama ortada olanı söylemek benim hep tarzım ve öylede olacak. Bu ülkede yapılan ne ise alkışlanan ne ise bu ülkenin “ DERTLİ İNSANLARI” tarafından yapılmıştır…Yapılmaktadır…Yapılacaktır. Saygılarımla.

SON DAKİKA HABERLERİ

Celalettin Kırboz Diğer Yazıları