Afrika Boynuzu’ndan Malezya’ya Uzanan Görünmez Savaş ve Türkiye’nin Şifreli Rolü
“Kablolar sessizdir; ama dünya onların gürültüsüyle çalışır.”
Haritalar bize kıtaları, ülkeleri ve denizleri gösterir. Ama haritaların göstermediği, denizlerin binlerce metre altında uzanan camdan sinir telleri vardır. Afrika Boynuzu’ndan çıkan bu ince lifler, Malezya kıyılarında yeniden yüzeye çıkar; ama aslında dünyayı birbirine bağlayan en sessiz, en stratejik savaş alanıdır burası.
Bugün bankadan yaptığınız EFT, borsadaki bir hisse emri, Netflix’te izlediğiniz bir film ya da dünyanın diğer ucuyla yaptığınız görüntülü görüşme… Hepsi deniz tabanındaki o ince cam damarların içinde yolculuk eder. Uydu romantizmi bir yana, küresel verinin %97–99’u hâlâ bu kablolardan geçer. LEO uydu projeleri (Starlink, OneWeb vb.) artıyor olsa da, yüksek bant genişliği ve düşük gecikme gereken veri akışında denizaltı fiberlerin yerini kısa vadede alması mümkün değil.
Ve işte bu yüzden, Afrika Boynuzu ile Malezya arasındaki kablolar sadece mühendislik harikası değil, jeopolitik birer silahtır.
“Hız, gücün yeni dilidir. Kim hızlıysa, o konuşur; dünya dinler.”
Afrika Boynuzu–Malezya Hattı: Görünmeyen İpek Yolu
Cibuti, Somali kıyıları ve Yemen açıklarından çıkan hatlar; Kızıldeniz, Arap Denizi ve Hint Okyanusu’nu geçerek Malezya kıyılarına ulaşır. AAE-1, SEA-ME-WE-5 ve SEA-ME-WE-4 bu hattın ana arterleridir. SAFE hattı doğrudan Afrika Boynuzu’ndan değil, Güney Afrika’dan Malezya’ya; BBG ise Bengal Körfezi üzerinden Ortadoğu’ya bağlanarak dolaylı katkı sağlar.
Bu hat, 21. yüzyılın İpek Yoludur; ama burada taşınan şey ipek, baharat ya da altın değil: veri. Bu veri, ekonomilerin nefesi, orduların beyni, istihbarat servislerinin gözüdür.
“Dar boğaz, büyük oyunun sınavıdır; o sınav bugün Babü’l-Mendep’te, Süveyş’te ve Malakka’da veriliyor.”
Kim Denetliyor? Kim Koruyor?
Resmî belgeler der ki: bu kablolar çok uluslu telekom konsorsiyumlarının mülküdür. AAE-1’de China Unicom’dan Telekom Malaysia’ya, SEA-ME-WE-5’te Türk Telekom’dan Singtel’e kadar birçok şirket yer alır. Ama fiili denetim başka bir oyundur:
- Kıyı devletleri kendi kara sularındaki bölümleri sahil güvenlik ve donanmalarıyla korur.
- Açık denizde koruma, korsanlık tehdidi olan bölgelerde CMF (ABD öncülüğünde) ve AB Atalanta Operasyonu gibi görev güçleri tarafından kısmen sağlanır; ancak uluslararası hukukta denizaltı kabloları “ticari altyapı” sayıldığından doğrudan askeri koruma yetkileri sınırlıdır.
- Ve perde arkasında… İngiltere’nin GCHQ’su, ABD’nin NSA’si, Çin’in devlet telekom devleri bu kablolara gözünü dikmiştir. GCHQ’nun Operation Tempora programı gibi örnekler, fiber kablo dinlemenin nasıl yapıldığını ortaya koymuştur.
“Kablolar yalnızca veriyi taşımaz; devletlerin sırlarını da taşır. Kimi sadece geçirir, kimi okur.”
Kırılganlık ve Sabotaj Riski
Her yıl 100’den fazla denizaltı kablo arızası yaşanıyor; bunların %70’ten fazlası balıkçılık faaliyetleri, gemi çapaları ve doğal afetlerden kaynaklanıyor.
2024’te Kızıldeniz’de birden fazla ana kablo (AAE-1, EIG vb.) aynı anda hasar gördüğünde Afrika–Asya–Avrupa hattında gecikmeler ve veri sıkışması yaşandı. Hasarın nedenleri arasında Yemen açıklarında Husi saldırıları ve demir atan gemilerin kabloları koparması bulunuyordu. Bu, bize acı gerçeği hatırlattı:
- Tek rota, tek hata noktası demektir.
- Yedek hat yoksa strateji de yoktur.
Bu yüzden ülkeler rotalarını çeşitlendirir, yedek güzergâhlar kurar ve kritik boğazlara alternatifler üretir.
Türkiye Nerede Durmalı?
Türkiye bu hikâyenin tam ortasında. Marmaris’ten geçen SEA-ME-WE-5, İstanbul’daki MedNautilus omurgası, ayrıca SEA-ME-WE-3 ve SEA-ME-WE-4 bağlantıları ve Ege’de planlanan İzmir–Girit hattı, Türkiye’yi Doğu-Batı veri akışında doğal bir kavşak yapıyor.
Ama bu potansiyel henüz tam kullanılmadı. Türkiye, Orta Koridor’un dijital versiyonunu kurarak Hazar altı fiber hatlarıyla Asya’dan Avrupa’ya, Süveyş’e bağımlı olmayan rota oluşturabilir. Bu hat; Kazakistan–Hazar Denizi–Azerbaycan–Gürcistan–Türkiye üzerinden geçecek, ancak bunun için hem teknik kapasite hem de bölgesel siyasi istikrar şart.
10 Stratejik Hamle
- Ege ve Akdeniz’de yeni iniş noktaları.
- Orta Koridor dijital omurgasını güçlendirme.
- Türkiye merkezli kablo onarım filosu (şu anda bölgedeki bakım anlaşmaları ağırlıkla Fransa, İtalya ve Yunanistan merkezli).
- Kablo koruma bölgeleri ilanı.
- Veri merkezleri ve bulut kampüsleri.
- Siber-fiziksel güvenlik yatırımları.
- Cibuti–Malezya hattında ortaklıklar.
- Uluslararası görev güçlerinde aktif rol.
- Kablo konsorsiyumlarına yatırım.
- Denizaltı fiber mühendisliği eğitimi.
“Hat kurarsan akıl da gelir; sadece veri değil, bilgi de taşınır.”
Türkiye’nin Kazanacakları
- Jeopolitik güç çarpanı: Kriz zamanında veri akışını güvenceye alan ülke olmak.
- Yatırım çekimi: Bulut devlerinin yeni merkez üssü.
- Ekonomik gelir: Transit ücretler, bakım-onarım hizmetleri, teknoloji üretimi.
- Dijital prestij: Hızlı onarım ve güvenlikte örnek ülke olmak.
“Kırılgan olan kader değil, altyapıdır.”
Afrika Boynuzu ile Malezya arasındaki o görünmez cam ip, dünyanın nabzını tutuyor. Türkiye, bu hatların yedekli, güvenli ve hızlı kavşağı olursa; hem coğrafyasını hem de dijital geleceğini yeniden yazar.
Ve unutmayalım:
“Geleceği hızlı olanlar yazmaz; geleceği hızlı olanlar aktarır.”
Gürkan KARAÇAM