Av. Selman Yaray

Av. Selman Yaray

Gazze’de Barış Arayışı: Ateşkesin Ötesinde Kalıcı Adalet

Gazze, uzun yıllardır insanlık vicdanında kanayan bir yara olarak varlığını sürdürüyor. Her yeni çatışma, sadece fiziksel bir yıkım değil; aynı zamanda uluslararası hukukun, insan haklarının ve küresel barışın sınavı haline geliyor. Bugün geldiğimiz noktada, Gazze için yalnızca bir ateşkes değil, kalıcı ve adil bir barış düzeni gerekliliği artık tartışmasız bir gerçek. Çünkü barış, yalnızca silahların susması değil; adaletin, hakkaniyetin ve insani onurun yeniden tesis edilmesidir.

Gazze’deki mevcut durum, başta Cenevre Sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası insancıl hukuk açısından çok sayıda ihlali içinde barındırmaktadır. Sivillerin hedef alınması, zorunlu göçler, temel ihtiyaçlara erişimin engellenmesi ve sağlık altyapısının çökertilmesi; sadece savaş hukuku bakımından değil, insanlığın ortak vicdanı bakımından da kabul edilemez niteliktedir.

Bir ateşkes, tarafları geçici olarak susturabilir; ancak adaletin sağlanmadığı, ihlallerin cezalandırılmadığı bir zeminde kalıcı barış mümkün değildir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkisi, BM İnsan Hakları Konseyi raporları ve uluslararası tahkim mekanizmaları devreye alınmadıkça; Gazze’de yaşananlar sadece yeni döngüler hâlinde tekrar edecektir.

Yazının Devamı

Gazze’de sessizliğe karşı hukukun sesi: Sumud Filosu ve vicdanın rotası

Bugün, insanlık vicdanının bir kez daha sınandığı bir dönemdeyiz.

Gazze halkı açlık, yoksunluk ve abluka altında yaşam mücadelesi verirken; uluslararası toplumun büyük bir kısmı sessiz kalmakta, hukuk ise kimi zaman kâğıt üzerinde kalmaktadır. İşte tam da bu sessizliğin ortasında, Sumud Filosu, denizlerin üzerine vicdani bir rota çiziyor.

“Sumud” kelimesi Arapçada “direnmek”, “sabırla sebat etmek” anlamına gelir. Gazze’ye uygulanan haksız ablukayı barışçıl yollarla kırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu, dünyanın dört bir yanından sivil toplum temsilcilerini, hukukçuları, gazetecileri, sağlık çalışanlarını ve gönüllüleri bir araya getiriyor.

Yazının Devamı

Yoksullukla Mücadelede Küresel Dayanışma ve Gazze Gerçeği

Geçtiğimiz haftalarda yeni adli yıl ve yeni eğitim-öğretim yılı üzerine kaleme aldığım yazılarda, adaletin yalnızca mahkeme salonlarında değil, toplumun vicdanında da yaşaması gerektiğini; eğitimin ise bir milletin en değerli yatırımı olduğunu vurgulamıştım. Bugün ise bu iki kavramın doğrudan bağlantılı olduğu bir meseleye, yani yoksullukla mücadeleye değinmek istiyorum.

Her yıl 17 Ekim, Dünya Yoksullukla Mücadele Günü olarak kutlanıyor. Bu gün, dünyanın farklı coğrafyalarında milyonlarca insanın hâlâ açlık, işsizlik ve sosyal dışlanma ile mücadele ettiğini hatırlatıyor. Yoksulluk yalnızca ekonomik bir mesele değil; eğitim, sağlık, adalet ve fırsat eşitliği gibi temel hakların da eksikliğidir.

Birleşmiş Milletler ve Ortak Sorumluluk

Yazının Devamı

Yeni eğitim-öğretim yılı: Geleceğe açılan kapı

Av. Selman Yaray

Eğitim-öğretim dönemi, geleceğe duyulan umutların tazelendiği, yeni hedeflerin belirlendiği ve toplum olarak ortak hayallerimizin yeniden canlandığı özel bir dönemdir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin okul sıralarına oturması, sadece bireysel bir yolculuğun değil, aynı zamanda milletçe yürüdüğümüz ortak bir geleceğin de başlangıcını simgeler. Eğitim, insanın kendi potansiyelini ortaya çıkarmasının yanı sıra, toplumların kalkınmasının, ilerlemesinin ve özgürleşmesinin en güçlü aracıdır.

Ünlü filozof Aristoteles, “Eğitimli zihin, eğitimsiz bedenden üstündür” diyerek, eğitimin insana kazandırdığı gücün kalıcı ve vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. Gerçekten de bireyin özgürlüğü ve toplumun ilerlemesi, ancak bilgiyle ve bilinçle mümkündür.

Yazının Devamı

Yeni adli yıl: Adaletin güçlenmesi umuduyla

Her Eylül ayında yeni bir adli yıla başlıyoruz. Bu başlangıç, sadece hukukçular için değil, adalet arayan tüm toplum için büyük bir anlam taşıyor. Çünkü adalet, bir ülkenin huzurunun, barışının ve güvenliğinin temelidir.

Bugün hepimiz biliyoruz ki; adaletin gecikmesi, adaletin eksilmesi demektir. İnsanlarımızın yargıya olan güveni ne kadar güçlü olursa, toplumun huzuru da o kadar sağlam olur. İşte bu yüzden yeni adli yıl, bize yeni bir fırsat sunuyor: Eksiklerimizi gidermek, hatalarımızdan ders almak ve adaleti daha hızlı, daha erişilebilir hâle getirmek.

Avukatlar, hâkimler, savcılar, akademisyenler ve hukuk öğrencileri... Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Ortak hedefimiz ise hukukun üstünlüğünü yaşatmak. Bu yolculukta savunma hakkını temsil eden biz avukatların mesleki bağımsızlığı da son derece önemli. Çünkü avukatın güçlü olmadığı bir yerde,adil yargılamadan bahsetmek mümkün değildir. Adaletin sadece mahkeme salonlarında değil; akademiden, kültüre, sosyal hayattan, uluslararası ilişkilere kadar toplumun her alanında var olması gerektiğine inanıyoruz. Yeni adli yılda da bu temenninin gerçekleşmesi beklentisi devam edecektir.

Yazının Devamı