Yazabilmenin dayanılmaz zorluğu!

Yazmak özgürleştirir ama özgürleşmek zor bir süreç. Dayanılmaz bir ağırlığı var ama zorlu yollar ve başarı sonrası gelen bir rahatlama, ferahlama.

Peki ne yazmalı? Öyle yoğun gündem, öyle baş döndüren başlıklar.

Gündemin bu kadar hızla değiştiği ülkede gazeteci ne yazmalı?

Sırtında taşıdığı yükün ağırlığı ile toplumsal sorumluluk bilinciyle kamu yararına kalem oynatıp çarşı, pazar, geçim sıkıntısı, enflasyon, emekli, işçi, memur maaşları mı?

Yoksa bataklık olmuş konular mı? Sahte ehliyet, sahte diploma skandalları mesela...

Yazacak ama kimse dikkate almayacaksa “Ne önemi var mı” diyecek.

Tüketim toplumu somut ve soyut her şeyi tüketerek unutuyor.

Memura, işçiye, emekliye verilen zam teklifini hatırlıyor musunuz?

20 yıl önce tüm bakanların ismini ezbere sayabilirken bugün bunu yapabilir misiniz?

Mesela; Ruhsar Pekcan kimdi? Tanıyor musunuz?

Atanamadığı için intihar eden öğretmenleri hatırlıyor musunuz?

Projesi TÜBİTAK tarafından reddedilip dünyanın en saygın üniversitelerinden burs alan öğrencileri, gençleri bilir misiniz?

Dün Gazze’de ne oldu?

Oğuz Arda, Rabia Naz isimleri sizin için ne ifade eder?

Sonuç olarak; Türkiye’de yazmak zordur. Hele hele unutulacağını bilerek, hatırlanmayacak şeyler karalamak çok zordur.

Gazeteci şimdi ne yapmalı? Yazmalı mı?

Yazıp özgürleşecek ama özgürleşmeden nasıl yazacak?

İşte bütün mesele bu; yazmak, yazmamak, yazamamak...

Yazmak isteyenlerin omuzlarındaki ağır yük... Dayanılmaz zorluk!

Murathan Birinci
SON DAKİKA HABERLERİ

Murathan Birinci Diğer Yazıları