Hatıraların yarattığı deprem

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçti. Deprem olduğunda ben 4 yaşında bir çocuk olsam da o günlere dair dağınık da olsa doğrudan tanık olduğum şeyler var. Halamın kucağında sarsıntılar eşliğinde evden çıktığımı, karşı komşumuzun bahçesinde geceyi geçirdiğimizi ve aşağıdan, Gölcük’ün merkezinden yukarı doğru yayılan toz bulutunu anımsıyorum.

Bizim evimizde herhangi bir hasar meydana gelmedi. Mahallede ise 3 tane bina yıkıldı. Geceyi geçirdikten sonra, felaket durumlarında kıra, köye dönmek ya da sığınmak alışıldık bir şeydir ve biz de diğer birçok insan gibi öyle yaptık. Köydeki seren ve o sıralar sahibi olduğumuz kamyonet birer eve dönüştürüldü. Bir de köydeki bahçeye kurduğumuz Kızılay’ın verdiği o piramit çadır vardı. İtiraf etmeliyim ki küçük bir çocuk olduğum için o günleri hiç kötü hatırlamıyorum. Aksine, çadırda, kamyonetin kasasında kalmak, köyde olmak benim için oldukça eğlenceli, macera dolu bir şeydi.

Tabi tüm bunlar bir çocuk için geçerli. Yoksa çok fazla kayıp verilmişti. Büyükler kayıpların acısı ve yarının kaygısıyla yüz yüzeydi. Gölcük felaketi en dehşet verici, en derin yerlerine kadar yaşıyordu. Evden birkaç eşya almak için Gölcük’e indiğimizde maske dağıtıldığını ve mahallemizde yıkılan binalardan birinden bir cenazenin çıkarıldığını hatırlıyorum. Küçük bir çocuk olsam da o beyaz maskenin bende yarattığı olağan üstülük duygusunu hâlâ anımsıyorum.

KORKUNUN İLACI: UNUTMAK

Depremde evi hasar almadan canını kurtaranlar aylarca evlerine giremedi. Yaşanan deprem ve depremin ardından ortaya çıkan manzara; insanların içlerine korkuyu işlemişti. Ancak yavaş yavaş kaldırılan enkaz ve geçen zaman yatıştırdı olup bitenleri. Gözün, kulağın, kalbin hafızası silinmese de yaşamın çağıran sesi duyuldu yine. Ve unuttu insanlar, yaşamak için unuttu. “Anmayın, kötüyü çağırmayın” diyerek soğuk gerçeği bir kenara bırakıp öykülerin sıcaklığına sarıldılar.

EKONOMİK KOŞULLAR VE DEPREM

İnsanlar unuttu -unuttu derken içlerinde korudukları o küçük ateşi kastetmiyorum çünkü insan unutmaz- çünkü başka çereleri yok. Ya devlet? Devlet unutur mu?

Şimdi, bu yaşımda Gölcük’e baktığımda maalesef pek bir şeyin değiştiğini görmüyorum. Çarşıda yapımı devam eden bir kentsel dönüşüm projesi haricinde Gölcük’te ne yapıldı? Kocaeli’de ne yapıldı? Yürütülen kentsel dönüşüm projelerinin en eskisi 3-5 yılı geçmiyor. Depremin üzerinden ise 26 yıl geçti.

Kocaeli’deki binaların yüzde 51’inin 1999 öncesinden kaldığını bizzat Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın söyledi. Kimsenin elinde sihirli bir değnek olmadığını ve bu sürece vatandaşın da katılması gerektiğinin farkındayım. Ancak bu yüzde 51’lik kısımda bulunan binalarda hangi gelir grubundaki vatandaşların oturduğuna da bakalım. Sonra bu vatandaşların bu sürece nasıl dahil olabileceklerini düşünelim. Günlerini kirayı, faturaları, mutfak masraflarını, çocuklarının ihtiyaçlarını düşünerek geçiren bir toplumu inşaat gibi maliyetli bir sürece giremediği için suçlayamayız. Ayrıca hak verirsiniz ki bir toplumdan sürekli depremi düşünerek yaşaması beklenemez.

Bu halk vergisini vererek, askere giderek, yeri geldiğinde canını, malını ortaya koyarak devlete olan borcunu ödüyorsa devlette vatandaşına olan borcunu ödemeli. Bu borç vatandaşın canını korumak değilse nedir?

Gölcük Kocaeli 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi
SON DAKİKA HABERLERİ

Melih Can Şenol Diğer Yazıları