İmamlar ve tebliğciler neden hiç grevdeki işçiyi ziyaret etmezler?

“Ama bunlar çok iştahlı allahım ve görüyorsun nasıl da dünyevi

Bunlarmış senin kulların öyle diyorlar biz de kürenin üyevi” -Birhan Keskin

Geçen gün bir grev alanına giderken tebliğci tarikatçılarla karşılaştım. Sonra Diyanet’in Cuma namazları için hazırladığı hutbeler geldi aklıma. Birden zihnimi kısa süreli taradım. İslam’ı temsil etme iddiasında olanların meşguliyetleri ne üzerine? Tebliğciler yüzde 90’ı Müslüman olarak bir ülkede İslam’ı yaymaya çalışıyorlar. Diyanet genelde kadınların nasıl yaşaması gerektiği, akrabaya yardım etmenin fazileti ve o haftanın politik gündemi her neyse onunla ilgili hutbeler hazırlıyor. Diyanet’in hutbeleri Beştepe’nin siyasi geleceğinden ayrı değil, şu an olamaz da. Diyanet’e bağlı binlerce imam her gün beş vakit olmak üzere yine binlerce camide vaaz veriyor, halkı dinliyor, halkla karşılaşıyor. Peki ne söylüyorlar? Koca bir hiç. Tebliğciler Müslüman’a, Müslümanlık satıyor, Diyanet’in binlerce imamı memuriyetini tamamlayıp, Beştepe her ne söylüyorsa onu tekrarlıyor. Tarikatçıların tebliği yapmadığı günlerde ne ile uğraştığı çok açık. Daha fazla hafız yetiştiriyorlar, daha fazla kadınlar hakkında hüküm veriyor ve daha fazla öteki dünyayı konuşuyorlar. Diyanet Beştepe’nin siyasi ikbalinden, tarikatçılar ise öteki dünyadan başka bir şey konuşmuyor.

ATEİZM VE DEİZM SAYISI YÜKSELİYOR

Şu an Türkiye’de eylemlere değil, sözlere bakarsak ‘muhafazakâr’ ve ‘İslamcı’ bir iktidar var… Türkiye tarihinde sekülerizmin en hızlı yükseldiği dönem bu dönem olabilir. Cumhuriyetin kuruluş döneminde bu bilinçli bir politikaydı toplumsal hayat ve kamu hızla dinin etkisinden kurtarılacaktı. AK Parti döneminde ise bir yanlışlık; belki de bir krizden doğdu sekülerizm. Dahası gençler hızla ateizm ve deizme kayıyor. Peki ama neden? Muhafazakâr olduğu iddia edilen AK Parti son 22 yılda neyi muhafaza edebilmiş? İstanbul’un, Bursa’nın, Kocaeli’nin silüetine bakan var mı aranızda? Ben bakıyorum, muhafaza edilen hiçbir şey yok. Her şey fazlasıyla, bir övgüyle, hınçla ‘yeniyle’ dolduruluyor. Yeni olan her şey kutsanıyor çünkü bir milat yaratmak istediler kendilerinden. Oysa geldiğimiz nokta başka bir şeyin miladı doğdu… Yaratmak istenilenin tam tersine gidiliyor!

TEMSİL KRİZİ VAR

Bugün AK Parti’yi bir iki kelimeyle özetleyin deseler; inşaat, müteahhitlik, güç ve iktidar gibi kelimeler gelir aklınıza. Halbuki hikâye böyle mi başlamıştı? İslamcılar belki 40 yıl muhalefette kalmıştı. Politik fikirlerine katılmasam da temiz insanlardı. En büyük dezavantajları ise iktidarla henüz sınanmamış olmalarıydı… Bu sınavdan kalmışlar gibi görünüyorlar. Bu nedenle İslam, Müslümanlık bir temsil krizi yaşıyor.

TÜRK SAĞININ HALK BİLGİSİ

Türkiye soluna neredeyse bir ezber gibi hep ‘dini yeterince bilmedikleri’ eleştirisi yapılır. Hadi diyelim Türkiye solu din bilgisinden sınıfta kalmıştır. Şimdi sormak gerekmez mi? Türkiye sağı, İslamcısı, muhafazakârı halk bilgisinden sınıfı geçti mi? Halkın nasıl yaşadığını, neyle geçindiğini, günlük dertlerini biliyorlar mı? Bugün İslam’ı temsil etme iddiasından bulunanların anlayışında ‘insan’ yoktur, ‘halk’ yoktur. İmamların grevdeki işçileri ziyaret ettiğini gördünüz mü hiç? Tarikatçıların tebliğ dışında, sadece hak ve emek mücadelesi verildiği için bir fabrika önünde direnen halkın yanında olduğunu gördünüz mü? İslam’ı temsil edenler neden hiç insanla ilgilenmiyorlar? Türkiye tarihinin en sert ekonomik krizi yaşanırken ağzınızdan halk lehine tek kelime çıkmayacak mı?

EBUZER GİFARİ’Yİ DUYDUNUZ MU?

Hadi istikbaliniz için yaşıyorsunuz, peki ama hiç Ebuzer el-Gifari’yi de mi duymadınız? Tabi İslam tarihi okurken de kendi sahabenizi seçiyorsunuz… Hangi sahabe size en uygunsa onu hatırlıyor, diğerlerini unutuyorsunuz!

Ebuzer el-Gifari Hz. Peygamber’in sevgili dostu. Ebuzer İslamiyet öncesi namlı yağmacı, yol kesen can alan adam Hz. Peygamber’in tebliğini duyup kendi gelip İslamiyet’e teslim olmuştu. Ebuzer doğrucu davuttu, korkunç derecede helal rızık meselesine takıktı. Servet biriktirenleri devamlı, Tevbe 34’le uyarırdı, "... Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!.." ve uyarısını şöyle bitirirdi, “Gece yatağa aç girip sabah kılıcını kuşanmayan adama şaşarım”. Ebuzer muazzam bir ahlak timsalidir, öğrenip unuttuysanız hatırlayın; bilmiyorsanız öğrenin.

SON DAKİKA HABERLERİ

Emirhan Akman Diğer Yazıları