Instagram mı, LinkedIn mi? Markalar Nerede Olmalı?
Bugünlerde sosyal medya yöneten herkesin kafasında aynı soru dönüyor:
"Instagram mı, LinkedIn mi? Nereye daha çok odaklanmalıyız?"
Aslında cevap şu: Kime hitap ediyorsun?
Çünkü her platformun ruhu farklı. Birini diğerinden üstün yapmak doğru değil, mesele doğru yeri doğru kullanmak.
Instagram: Hızlı, Eğlenceli ve Göze Hitap Eden Alan
Instagram hâlâ vitrinin kralı.
Özellikle tüketiciye direkt ulaşmak isteyen markalar için (yani B2C çalışanlar için) Instagram çok güçlü.
Burada herkes hızlı tüketiyor.
✔ Reels yapmazsan şansın az.
✔Görselin kötü olursa dönüp bakan bile olmuyor.
✔Story'de yakalarsan şanslısın, çünkü insanların dikkat süresi kısacık.
Eğer ürün satıyorsan, kampanya yapıyorsan, influencer’larla çalışıyorsan Instagram hâlâ oyun sahası.
Ama Instagram'da oyun da hızlı değişiyor. Dün işe yarayan taktik, bugün algoritmada kaybolabiliyor.
LinkedIn: Ağ Kurmak ve Ciddiyet İçin Doğru Yer
LinkedIn bambaşka bir dünya.
Burada herkes daha ciddi, daha profesyonel.
✔B2B çalışıyorsan,
✔Kurumsal itibar peşindeysen,
✔İşveren markanı güçlendirmek istiyorsan,
✔Sektörel konuşmalar yapmak istiyorsan adresin burası.
Instagram'da “çok izlensin” derken, LinkedIn'de “kim izledi” daha önemli.
Burada etkileşim yavaş ama kaliteli.
Yani 500 like alman şart değil, önemli olan doğru insanın seni görmesi.
Peki Hangisini Seçelim?
Şöyle düşün:
✔Hedefin satışsa Instagram.
✔Hedefin iş ağı kurmaksa LinkedIn.
✔Hedefin her ikisiyse, her platforma özel içerik üretmek şart.
En büyük hata:
Aynı içeriği her yere kopyalamak.
Çünkü Instagram kullanıcısı eğlenmek ister, LinkedIn kullanıcısı bilgi ister.
Tonunu, görselini, dilini buna göre ayarlamak gerekiyor.
Her Platformun Doğru Yeri Var
Tek bir yere odaklanmak artık yeterli değil.
Doğru platformda, doğru içerikle, doğru zamanda olmak gerekiyor.
Aynı dili her yerde konuşursan kitlen seni ya sıkıcı bulur ya da görmezden gelir.
O yüzden sosyal medya uzmanı olarak artık daha çok şunu sormalıyız:
"Ben neredeyim değil, hedef kitlem nerede?"