Bir önceki yazımda sekiz senedir Başiskele’de yaşadığımı ifâde etmiştim. “Başiskele nasıl bir yer?” diye sorulsa ilk söyleyeceğim şey, yaşanabilir huzurlu bir belde olduğu.
Bildiğiniz gibi Kocaeli, “mutlu şehir” olarak târif ediliyor. Bu konuda uluslararası ödül de aldı. Bana göre, mutlu şehir olmaz; huzurlu şehir olur. Bâzı psikiyatristler, sürekli mutlu olma isteğini, tedâvi edilmesi gereken bir hastalık olarak görüyorlar. Haz ve hız çağı, bize mutlu olmayı dayatıyor. Böyle bir şeyin sürekliliği mümkün olmadığı gibi âdil olması da mümkün değil. Her zaman mutlu olan insan, bencil ve duyarsız olmaya başlar. Bir filmde görmüştüm. Her türlü imkânı temin edilen bir grup insan, deneyin sonunda canavarlaşıyordu.
Mutlu insan, kahkaha atar; huzurlu insan gülümser. Peki, gülümseyen insan mı kahkaha atan insan mı çevreye daha duyarlıdır? Gülümserken çevrenizin farkındasınızdır ama kahkaha atarken olamazsınız. Bundan kahkaha atmaya karşı olduğum gibi bir sonuç çıkarılmamasını ümid ederek devam ediyorum. (Yeri gelmişken İzmit belediyesinin “gülümse” sloganını çok isâbetli bir tercih olarak görüyorum. “Gülümse”, Charlie Chaplin’in, “Modern Zamanlar” filminde, kapitalizmin çarklarında ezilen insanlara verilen mesajdır.)