O yönetici kim?
Can sıkıcı bir konuyu aktarmak istiyorum.
Kocaelispor’un Adanaspor ile oynadığı maçtan önce protokol kapısı önünde Kocaelisporlu bazı yöneticilerle Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü personeli arasında gerilim yaşandı.
Hatta Eren Demirtürk kardeşime “Eren’im aşağıya bir bakıver, neler oluyor?” diye ricada bulundum.
Sözlerine çok güvendiğim bir kardeşim şunları aktardı.
“Ağabey… Kocaelispor’da birkaç yönetici var, protokolden sürekli birilerini stada kaçak sokmaya çalışıyor. İsmi listede yer almasa da ısrarla bunu yapıyor. Görevliler de haliyle duruma karşı çıkıyor” dedi.
Bu konu zaten biliniyor.
Sadece yönetici değil, orada kaçaklar birçok farklı kişiler tarafından bir şekilde gerçekleşiyor.
Yani bu konuda kimse masumu oynamamalı.
Doğru mu? Asla değil… Kabul etmek kesinlikle mümkün değil ancak kendisi “Yönetici” olduğundan etrafındakilerin talepleri karşısında mahcup duruma düşmemek ve yarın “Sen nasıl yöneticisin, beni stada bile sokamadın” yaftası yememek için bu duruşu göstermek zorunda hissediyor.
Zaman zaman bana da böyle istekler geliyor. “Ağabey Passolig’im yok. Beni maça sokabilir misin?” Ya da “Basından beni içeriye alabilir misin?” teklifleri geliyor.
Kendilerine usulü anlatıyorum ve “Bizim bile GBT’mize bakıyorlar kardeşim” diyorum ve zaman zaman da “Sen Kocaelispor taraftarısın. İstersen Passolig’ini ben çıkarayım, biletini de alayım ama beni kaçak kuçuk işlere sokma. Bize ters” diyerek cevap vermek zorunda kalıyorum.
Bence yöneticilerin de bu formülü uygulaması lazım. Kendileri ezik hissetmemeleri için her hafta belli bir sayıda tanıdığının kartını çıkarıp biletlerini tanımlatıp o şekilde yardımcı olsunlar.
Benim takıldığım asıl olay şu…
Kocaelispor’dan bir yöneticinin görevini yapmaya çalışan bir güvenlik görevlisinin kolundan ya da biraz daha üst tarafından tutarak “Senin paranı ben veriyorum” diyerek aşağılaması.
İnanın bu çok ama çok ayıp bir şey.
Kimse kimseye böyle bir cümle sarf edemez.
Daha ağır cümleler sarf etmek istemiyorum ama önce Bandırma maçında gözlerimle şahit olduğum olaylar ardından Adana maçındaki bu ayıp, Kocaelispor’da yöneticilik yapanların kendilerini gözden geçirmeleri için yeterli sebeplerdir.
Kocaelispor markasının temsiliyeti kolay değildir.
Bu şekilde yapılan hareketler ve söylemler kendilerine değil Kocaelispor’a zarar vermektedir.
DEVRE ARASINA KADAR BUNLARA TAKILMAYIN
Doğru… Adanaspor’u yenerken de zahmet çektik.
İsterdik maçın başından sonuna kadar oyunu tutan, topa sahip olan ve ilk yarıda maçı bitiren bir takım olmak.
Ancak bu ligin DNA’larında yukarıda anlattığım şekilde futbol oynayan takımlara izin verilmiyor.
Başta rakipler, “Hedef takım” olarak gördüğü Kocaelispor’u iç sahada ikinci bölge savunması ile karşılıyor. Kilidi açmak için uğraştırıyor.
Senin kritik adamlarına da temaslı oynadıklarında iş biraz da kaos futboluna kalıyor.
Şu bir gerçek ki 1. Lig’de her teknik direktör hangi takımın kanının hangi yöne aktığını biliyor ve ona göre önlemlerini alıyor.
Belki yazmak kolay ama devre arasına kadar Kocaelispor’dan aman aman üstün bir oyun ve rakiplerini ezerek mağlup ettiği bir futbol kendi adıma beklemiyorum.
Şehir kaliteli futbolu hak ediyor mu? Süper Lig’i hak ediyor mu? Tabii ki ediyor ama 3 puan her şeyden kıymetli.
Devre arasında net 7-8-9 takviyeleri ile inanıyorum ki daha pozitif ve güçlü futbolla ligin sonunda Süper Lig’e ulaşacak takım biz olacağız.