Libya, 2011’de NATO ve ABD’nin müdahalesiyle Kaddafi rejiminin devrilmesiyle yeni bir döneme adım atmıştı. Ancak bu dönemin adı ne barış oldu ne de istikrar; tam tersine, Libya bir kaosun içine sürüklendi. ABD, rejimi devirmek için hızlı ve kararlı bir müdahale gerçekleştirmiş olsa da, sonrası için neredeyse hiçbir plan yapmamıştı. Bu plansızlık ve Libya’nın özgün dinamiklerini anlamayan bir yaklaşımla yapılan müdahale, ülkede bir güç boşluğu yarattı. Bu boşluk, farklı milis gruplarının ve dış aktörlerin sahaya inmesine yol açtı.
ABD’nin bu süreçteki en büyük hatalarından biri, Libya halkının ihtiyaçlarını göz ardı ederek kendi çıkarlarına odaklanmasıydı.
ABD’nin Libya’daki hataları oldukça açık: Hızlı ve plansız bir müdahale, toplumsal altyapıyı yok sayma, radikal grupların güçlenmesine yol açma ve ekonomik çıkarlarını merkeze alması. Özellikle petrol kaynakları, ABD’nin Libya’ya müdahalesinde önemli bir faktördü. Ancak müdahale sonrası bu kaynakların Libya halkının refahı için kullanılması sağlanmadı. Libya’nın siyasi ve ekonomik altyapısı yerle bir edilirken, ABD ve müttefikleri bu süreçte kalıcı bir çözüm üretmekten kaçındı.