Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Attila Şanbay’ın edebiyat yolculuğu

İlimizin yetiştirdiği önemli yazarlardan Attila Şanbay ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İşte Şanbay hakkında merak edilenler…

İlimizin yetiştirdiği önemli yazarlardan

İlimizin yetiştirdiği ve sanatın farklı dallarında isminden söz ettiren, ilimizi gururlandıran pek çok kişi var. Onlardan biri de İzmit’li yazar, Attila Şanbay. Şanbay bir romancı olmasının yanı sıra, bazı önemli bestekarlar tarafından bestelenmiş olan bazı Türk Sanat Müziği eserlerinin de söz yazarı. Kendisine edebiyat yolculuğu hakkındaki ve merak ettiğimiz diğer şeyleri sorduk. İşte söyleşinin tamamı…

Öncelikle röportaj için teşekkür ederiz.

Attila Şanbay : Ne demek… Asıl ben teşekkür ederim beni Nokta okuru hemşehrilerimle buluşturduğunuz için.

Klasik bir soru olmakla beraber; edebiyat hayatınız nasıl başladı?

Attila Şanbay: Tabii ki okuma merakı ile başladı. Oldukça küçük yaşlarda. Dokuzuncu doğum günümde, Meydan Larousse ansiklopedisinin, her cildi farklı ve tatlı renkte olan bir seti hediye edilmişti. On ciltlik bir setti. Larousse Gençlik’ti ismi. O zamanlar şimdiki gibi internet, bilgisayar ve cep telefonu yok… Çok şaşalı bir hediye, bir çocuk için bir ansiklopedi seti, çok çekici. Ben aynı gün, birinci ciltten başlayarak ve her gün bu ansiklopediyi okumaya başladım. Kısa zamanda tüm ciltleri bitirmiş ve dönüp dönüp tekrar okumaya başlamıştım. O seti kaç kez hatmettiğimi bilmiyorum. Bir süre sonra hangi konunun hangi ciltte ve kaçıncı sayfada olduğunu ezbere bilir olmuştum. Bir şeyler okumayınca rahatsız oluyordum. Yollardaki tabelalar mesela. Bir yolculukta, hiç sektirmeden hepsini okurdum. Yolculuk ettiğimiz araç biraz hızlı gidecek olsa ve tabelayı okuyamadan kaçıracak olsam, aracın camına yapışırdım ve başım neredeyse 180 derece dönene kadar o tabelayı takip edip mutlaka okurdum. Bu biraz rahatsız edici bir şeydi gerçi, kıvranırdım. Serdar Mahallesi’dir bizim semtimiz. Biliyorsunuz Seka Kağıt Fabrikası’nın bir ucu bir zamanlar, bizim mahallenin sınırlarına uzanırdı. İşte o en uçta fabrikanın hurdalığı bulunurdu. Etrafı tellerle çevrili, üstü açık büyük bir alandı. Yüzlerce, binlerce eski kitap, dergi ve gazete yığın halinde, o hurdalıkta yeniden dönüşümle yeni kağıt olmayı beklerdi. İşte ben ilk ciddi kitaplarımı, fabrikanın bekçileri tarafından kovalanmak ve birkaç gömleğimi dikenli tellerde yırtmak uğruna, o hurdalıktan edinmiştim. Bunlardan biri de Şeker Portakalı’ydı. On yaşlarında falandım. Sonra yıllarca böyle devam etti gitti. Yazmak, bir bebeğin konuşmaya başlaması gibidir bence. Bebek önce etrafındaki konuşmaları duyar duyar ve sonra, öylelikle konuşmaya başlar. Bu kaçınılmazdır. Okumak okumak okumaktan sonra da yazmak, belki böyle bir kaçınılmazlıktır. Kelimelerle o denli yatıp yuvarlanan bir insan, elbetteki onların büyüsünden kurtulamıyor. Bu, hız tutkunlarının, çok beğendiği bir otomobilin o güçlü motoruna hükmetme arzusu gibidir biraz da. Doyurucu ve yücelticidir. Kelimelerin büyüklüğünü bilen bir insan da onlara hükmetme arzusu duyuyor olabilir bu anlamda. Hem korkutucu hem cazip.

Ödüllü bir romanınız olduğunu biliyoruz.

Attila Şanbay : Evet. Vordonisi Kayıp Ada adlı romanım, 2018 yılındaki geniş çaplı bir okur oylamasında kendi alanında “Yılın En İyi Yerli Korku Romanı” ödülünü aldı. Yine aynı romanım 2019 yılında büyük yazar, tarihçi ve eğitmen Giovanni Scognamillo anısına düzenlenen “Fabisad-GİO” ödüllerinde de “Roman Ödülü” aldı.

“Aynadakiler” ve “Vordonisi Kayıp Ada” adlı romanlarınız, Dark Antoloji kitaplarında yer alan “Lunapark ve Bitmemiş Bir Gece” ile “Cenaze Namazı” adlı öyküleriniz… Roman ve öykülerinizde korku unusurunu kullanıyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mı?

Attila Şanbay: Salt korku kullanmıyorum aslında. Ana kurgum gerilim olmakla beraber mizah, fantastik, serüven ve dram gibi diğer kurguları da metnimin içine ölçülü şekilde yedirmeye çalışıyorum. Bana sorsanız bunun adı korku değildir. Fakat (ticari) yayıncılık dünyasında ana başlıklar belli olduğu için benim tarzımı tanımlayan net bir başlık yok. En yakın bu olduğu için de listelemelerde, korku kategorisinde gösteriliyor kitaplarım. Ama aşk romanı da yazmıyorum tabii ki. Seviyorum böyle yazmayı.

Tedirgin edici kitaplardan, duygulu aşk şarkısı sözlerine geçelim biraz da. Sözlerini yazdığınız Türk Sanat Müziği eserlerinden bahseder misiniz?

Attila Şanbay: Bazı kıymetli solistlerin albümlerinde, önemli koroların ve Trt başta olmak üzere bazı radyoların repertuvarlarında yer alan, bazı sanat müziği eserlerinin güftelerini yazdım. Üstatlar Halil Karaduman, Osman İşmen ve Hamdi Demircioğlu gibi hocalarla çalışma şansım oldu. Besteleri bu hocalarıma, sözleri ise bana ait olan on civarında eserimiz var. Gerek değerli ses sanatçıları gerekse bestekarlarla, dostluğumuz ve eser vermek anlamındaki dirsek temasımız devam ediyor. Umarım bu eserlere zaman içinde yenilerini de ekleyeceğiz.

Kitaplarınızın sinemaya uyarlanma durumu var mı?

Attila Şanbay: Evet. Bir süredir, bir romanımın dizi ya da sinema uyarlaması için bazı film yapımcıları ve yönetmenlerle görüşüyoruz. Uzun zamandır romanın dışında, senaryo prensibine de ciddi şekilde çalışıyorum. Bu olduğu takdirde, sinema için yeni senaryolar yazmaya devam edeceğim.

Keyifli ve samimi sohbetiniz için çok teşekkür ederiz ve başarılarınızın devamını dileriz. Son olarak okurlarımız için söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Attila Şanbay: Ben çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum. Nokta okurları ve tüm hemşehrilerime, kalpten sevgiler ve selamlar.

ATTİLA ŞANBAY KİMDİR?

Attila Şanbay, “Vordonisi Kayıp Ada” ve “Aynadakiler” adlı romanları yazdı. Dark İstanbul Yayınları’dan çıkan “Dark Antoloji” adlı seçki kitaplarına “Lunapark ve Bitmemiş Bir Gece” ve “Cenaze Namazı” adlı kısa öyküleri yazdı.

Vordonisi Kayıp Ada adlı romanı, iki farklı ödüle layık görüldü;

– 2018 Kayıp Rıhtım Okur Oylaması-“Yılın En İyi Yerli Korku Romanı Ödülü” ve

– 2019 Fabisad-GİO “Roman Ödülü”

Besteleri, üstatlar Halil Karaduman, Osman İşmen ve Hamdi Demircioğlu’na ait, farklı albüm ve repertuvarlarda yer alan bazı Türk Sanat Müziği eserlerinin sözlerini yazdı.

Çeşitli spor ve sinema dergilerine yazılar yazdı, editörlük yaptı. Halen yeni romanlarını kaleme alıyor, kitaplarından uyarlanacak olan film senaryolarına çalışıyor, fikir-yazın işlerine devam ediyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal medya Gebze’deki düğünü konuşuyor.
Sıradaki Haber Gebze’deki bu düğünü Türkiye konuştu! Öyle bir oynadı ki…