Anadolu kıskaca gelmez: Haritanın çevresinden gelen mesajlar

“Bir milletin coğrafyası, o milletin hem sınavıdır hem silahıdır.”

Yeryüzünün tam kalbinde bir ülke… Üç kıtanın kavşağında, üç denizin kucağında, enerjinin tam geçiş noktasında…
Türkiye sadece bir ülke değil, jeopolitik bir geçit, stratejik bir merkez, tarihsel bir sırt hattıdır.

Son yıllarda haritalara dikkatle bakanlar, bir “tesadüfler zinciri” değil, bir stratejik dizilim görecektir. Türkiye'nin etrafı bir satranç tahtası gibi düzenleniyor. Üsler kuruluyor, askerler yer değiştiriyor, limanlar derinleştiriliyor, silolar büyütülüyor. Amaç ne? Güya "istikrar" içinmiş... Oysa her taş, Türk yüzyılının önünü kesmek için döşeniyor.

HARİTA YALAN SÖYLEMEZ

Bugün baktığımızda, Türkiye’nin çevresinde bir yarım ay şeklinde dizilmiş ABD üsleri göze çarpıyor:

Batıda: Dedeağaç, Girit, Bulgaristan, Romanya
Kuzeyde: Karadeniz üslenmeleri, radar sistemleri
Güneyde: Suriye'nin kuzeyindeki geçici tesisler, Irak'ın kuzeyindeki hareketlilik
Ortadoğu'da: Ürdün, Katar, BAE, Bahreyn
Doğuda: Afganistan kalıntıları, Pakistan hattı
Bu tablo, bir "savunma refleksi" değil; bir çevreleme stratejisidir.

Ve açık söyleyelim:

“Küresel akıl, Türkiye’yi dostlukla değil, dengeyle terbiye etmek istiyor.”

AMAÇ: TÜRKİYE'Yİ ÇEVRELEMEK, BOĞMADAN BOYUNDURUĞA ALMAK

Bu üslerin varlığı; iki büyük stratejik gayeye hizmet ediyor:

1. Türkiye’nin bağımsız güç olma iddiasını dengelemek.
Çünkü Türkiye'nin Türk Devletleri Teşkilatı, Mavi Vatan, SİHA teknolojisi, savunma sanayi bağımsızlığı gibi çıkışları, ABD merkezli küresel düzen için "kontrol dışılık"tır.

2. Rusya, İran ve Çin hattına karşı bir ileri karakol oluşturmak.
Ancak bunu yaparken Türkiye’nin zeminini kullanmak istiyor ama Türkiye’yi denklem dışında bırakarak.

Yani plan şu:

“Anadolu'nun gövdesini kullan ama ruhunu devreden çıkar.”

TÜRKİYE UYUYOR MU? HAYIR BİLAKİS HARİTAYI TERSİNE ÇEVİRİYOR

Türkiye bu tabloyu sadece izlemiyor. Haritaya bakıp "ne oluyor?" diyen değil, haritaya yön veren ülke olma yolunda ilerliyor.

İHA’larımız sadece gökyüzünü değil, denklem üstünlüğünü ele geçiriyor.
MİT, istihbarat tarihinde yeni bir çağ açıyor.
Denizlerdeki güç projeksiyonu, Akdeniz ve Karadeniz’de dengeyi Türkiye’ye yaklaştırıyor.
Libya, Azerbaycan, Katar, Somali gibi alanlardaki etkinlik, kuşatmayı içeriden kırma stratejisine dönüştü.
Yani Türkiye, çevresine bakıp içe kapanan değil; çevresini aşarak çemberin dışına çıkan bir akılla hareket ediyor.

“Haritayı çizenler sanır ki biz sadece bakarız; oysa biz haritanın pusulasını değiştiren milletiz.”

SAVUNMA ARTIK SİPER KAZMAK DEĞİL, ZİHİN AÇMAKTIR

Türkiye, bu çevreleme oyununa karşı 5 katmanlı bir stratejik savunma modeli geliştiriyor:

Askerî caydırıcılık: Uzun menzilli füzeler, elektromanyetik harp sistemleri, hava savunma şemsiyesi
Jeopolitik yayılım: TDT, Afrika açılımı, Orta Asya ortaklıkları
Enerji bağımsızlığı: TANAP, TürkAkım, nükleer projeler
İstihbarat üstünlüğü: MİT'in operasyonel kapasitesi
Toplumsal bilinç ve medya savunması: Algı savaşına karşı milletin direnci
Çünkü artık güvenlik, sadece “sınırdan giren düşmana” karşı değil; ekranlardan giren zihinsel işgale karşı da kuruluyor.

“Tanklar sınırda durabilir ama medya topu beynin içine düşer. Türkiye bu gerçeğin çoktan farkında.”

SON SÖZ: KUŞATILAN DEĞİL, KUŞATAN OLMANIN VAKTİDİR

Türkiye artık bir şeyi net görüyor:

“Bizi kuşatmaya çalışanlar, aslında bizden korktukları için bunu yapıyor.”

Bu çevresel üslenme, Türkiye'yi durdurma çabasıysa…
Türkiye buna cevaben; “Anadolu Seddini” değil, “Türk Kemerini” kuruyor.

Ve bu kez oyunu değil, oyunun kurallarını değiştiriyor.

Çünkü strateji; hamle yapmak değil, rakibe hamle yaptığını zannettirip, aslında oyunu kendi zeminine çekmektir, Hilal Taktiği yani...

SON DAKİKA HABERLERİ

Gürkan Karaçam Diğer Yazıları